Pasaport; dünyanın en sessiz kitabı

A -
A +

Hepimiz onlarca, belki de yüzlerce kitap okumuşuzdur. Kimi kitaplar düşünce dünyamızı değiştirir, kimileri hayatımızı. Ama bazen, okumadığımız bir kitap vardır ki, o da hayatımızı kökten değiştirir. Benim için o kitap pasaportumdu.

 

Sayfalarında paragraflar değil, vizeler ve damgalar vardır. Ama her damga, kitaplardaki kıymetli bilgiler gibi çok şeyler öğretti bana. Her ülke bir öğretmene dönüştü, her yolculuk içime yeni bir sayfa açtı, hayata insana ve kendime dair.

 

Her vize bir ders gibiydi; her pul bir sınav. Bir ülkeye girişim bir başlangıç, her dönüşüm bir farkındalık notu oldu. Bu küçük kitap, bana hiçbir okulun, hiçbir öğretmenin öğretemeyeceği şeyleri öğretti.

 

Bir otelde, başka bir yatakta sabahlarken, lüksü değil, sadeliğin huzurunu buldum. Bir treni ya da otobüsü kaçırdığımda, uçağım rötar yaptığında plan yapmanın öneminin yanında akışa güvenmenin de değerini öğrendim.

 

Yol, benden daha sabırlıydı hep. Ve ben, onunla yürümeyi öğrendim. Konforu terk ettikçe, kim olduğumu daha net görmeye başladım. Çünkü insan, konfor alanının dışında gerçekten uyanıyor.

 

Az gelişmiş bir ülkede bindiğim eski bir otobüs beni canlı canlı 30 yıl geriye götürürken, yakın tarih dersi alır gibi oldum. Gelişmiş bir ülkede trende bilet kontrolünün olmaması, güvene dayalı bir sistemin nasıl bir ahlak dersi olabileceğini gösterdi. Bir şehri merakla keşfederken akşam bir bakıyorsun, 25 bin adım atmışsın. Günümüzün hareketsiz dünyasında bu adımlar, sadece bedene değil, ruha da iyi geliyor. Sokakta yön sorduğum biriyle dakikalar sonra kahve içerken, merakın insanı nasıl birbirine bağladığını anladım.

 

Gittiğim yerin dilini bilmesem de gözlerle konuşmayı, kültürünü bilmesem de kalple anlamayı öğrendim.

 

Perspektif meğerse hataların hediyesiymiş… Yanlış trene bindim, yanlış durakta indim, yanlış insanlara güvenip doğru dersler aldım. Her hata bana yeni bir bakış açısı kazandırdı.

 

Artık biliyorum ki yolculuk, bir yerden bir yere gitmek değil; kendine doğru ilerlemekmiş.

 

Kayboldukça yönümü buldum. Her yanlış dönüş, beni biraz daha “ben” yaptı.

 

Pasaportum sadece bir belge değil; bir ayna, bir harita, bir günlük. Bana şunu öğretti:

 

Dünya düşündüğümden çok daha büyük… ama aynı zamanda düşündüğümden çok daha yakın. Her sınır bir sabır testi, her ülke bir farkındalık dersi, her damga bir hatıra.

 

Ve sonunda anladım: En iyi hikâyeler yazılmıyor. Onlar yaşanıyor.

 

Ve yaşadıkların, seni sen yapıyor.

 

     Şaban Yıldız

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

          Ecdadın izinden

 

 

 

Yazmak gerek, bırakmaz peşimi satırlar

 

Neydi, bizi biz yapan o mazideki sırlar?

 

Gelir mi, yeniden o büyük, kutlu asırlar?

 

Şimdi ecdadın izinden yürüme vaktidir!

 

 

 

Koca bir miras kaldı haberin var mı? Bir bak!

 

Ne oldu ne bitti? Sen hiç etmez misin merak?

 

Şehit dedenin kanlarıyla sulandı bu toprak,

 

Şimdi ecdadın izinden yürüme vaktidir!

 

 

 

Maziye bakınca kaplar yüreğimi bir yara

 

Şimdikilerin derdi olmuş sadece para

 

Tertemizdir bu yol, kabul etmez tek bir kara,

 

Şimdi ecdadın izinden yürüme vaktidir!

 

 

 

Fedakârlık yapmayanın hiç olmaz cefası,

 

Belki sürer kısacık bir dünya sefası,

 

Elzemdir, müminin verdiği söze vefası,

 

Şimdi ecdadın izinden yürüme vaktidir!

 

 

 

Nerede kaldı emanetin, nerede davan?

 

Fayda vermez asla, peşinden gittiğin hevan,

 

Mücadele aşkındır, bu illetteki devan,

 

Şimdi ecdadın izinden yürüme vaktidir!

 

 

 

Tespih taneleri gibi dağıldı müminler

 

Ehl-i küfür bundandır ki kendinden eminler,

 

Devran değişti, uyandı binler, yüz binler,

 

Şimdi ecdadın izinden yürüme vaktidir!

 

 

 

Muhammed Ali Türegün/Gediz-Kütahya

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.