Tek kollu şampiyon -1-

A -
A +
Bu çocuğun moralinin yerine gelmesi için ne yapmalıyız?
-Bilemiyorum.
Annesiyle babası bu konuda çok çaresizdi. Çünkü bir iş kazasında biricik oğullarının sol kolu kopmuştu.
Bir ara onu teselli etmek için dediler ki:
-Evladım senin gönlünü yapabilmemiz elbette çok zor. Ama inan ki her konuda senin yanındayız.
Sol kolu kopsa da ana babasının bu vaadini bir fırsat olarak değerlendirmişti küçük çocuk.
Dedi ki:
-Sahi ne istersem yapacak mısınız?
-Evet… Senin üzülmemen için ne istersen onu yapmaya çalışacağız. Yeter ki gücümüz yetsin ve yapabileceğimiz bir şey olsun.
-Öyleyse önceden beri hayalimde olan karate kursuna gitmek istiyorum. Beni karate kursuna gönderin. Karateci olmama izin verin.
Anne baba göz göze geldiler. Önceden dövüşlerin sıkıntılı olduğunu kolunu bacağını kırabileceğini düşünüyorlardı. Onun için karateye çocuklarını göndermek istemiyorlardı. Ama bu kez zaten bir kolu yoktu ve karate konusunda da tehlikeli bir süreç yaşamazdı…
“Ama oğlum senin bir kolun yok” diyeceklerdi diyemediler. Boyun büküp üzüntülerini gizleyerek baş salladılar:
-Peki oğlum istiyorsan öğren…
-İstiyorum.
-Ama…
-Olsun ben tek kolumla da olsa karate öğrenmek istiyorum.
Baba çocuğunun bu karar üzerine yaşadığı sevinci görünce şaşırdı. Çocuk âdeta kolunu kaybetmeden önceki hâli gibi mutlu olmuştu. Onun bu sevinci ana babayı da sevindirdi…
Bunun üzerine derhal harekete geçtiler. Çocuğu en yakınlarındaki karate kursuna götürüp durumu anlattılar. Karate kursuna elverişle olmasa da karate kursuna kabul edilmesini istediler. Babanın karate hocasına son cümlesi şuydu:
-Ne olur, kolunu kaybettiği için yaşama sevinci kaybolan oğluma bu mutluluğu çok görme, onu kabul et hocam.
Ama karate hocasından hiç beklemediği bir cevap aldı baba:
-Beyefendi hiç merak etmeyin. Ben oğlunuzu karate kursuna kabul edeceğim. Hem ona çok iyi bir karateci olmayı da öğreteceğim. Hem öyle bir karate öğreteceğim ki, oğlunuz şampiyon olacak.
            Merve Azra Kuşoğlu
 
 
ŞİİR
 
            Aldandım
 
Gönül meclisinde çalınca sazım,
İçimi sızlatan tele aldandım.
Elimden ne gelir, böyleymiş yazım,
“Seviyorum” diyen dile aldandım.
 
Her yüze güleni ben gibi sandım,
Gurbetin aşına hasreti bandım,
Yürek ayrı yandı, ben ayrı yandım,
Dumanı tütmeyen küle aldandım.
 
Meçhule karıştım ömür dağında,
Ömrümü soldurdum gençlik çağında,
Gonca deremeden hicran bağında,
Bülbüle naz eden güle aldandım.
 
Arı, balı toplar çiçek özünden,
Yiğidin iyisi dönmez sözünden,
Akan yaş değilmiş meğer gözünden,
Ağlayıp kandıran kula aldandım.
 
Mustafa Sinan sen çekil aradan,
Neyi nasip eder bilmem Yaradan,
Bir Leyla uğruna, göçüp buradan,
Mecnun’a eş olup çöle aldandım.
              Mustafa Sinan Ay-Isparta
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
KUTADGU BİLİG: Yûsuf Has Hâcib’in 1069-1070 yılında yazdığı meşhur eseri. İslâmî devir içinde Türk Dili ve Edebiyatı’nın olduğu kadar, Türk Kültür Târihinin de asla ihmal edemeyeceği bir siyasetnamedir. Kutadgu Bilig, siyasi ve kültür bakımından, Türk-İslâm muhitinin (çevresinin) çok mühim bir merhalesini (aşamasını) teşkil etmekte (oluşturmaktadır). Böyle olmasına rağmen uzun müddet bir kenarda unutulup kalmıştır. Eser, Tavgaç Ulug Bugra Karahan (Hakan) Ebu Ali Hasan bin Süleyman Arslan Kara Han'a ithaf edilmiştir. Eser, yazı bakımından iki türlü alfabe ile yazılmıştır. Bunlardan biri Uygur alfabesi, diğeri ise Araplardan aldığımız İslâmî Türk alfabesidir. Kutadgu Bilig dört esas üzerine tanzim edilmiştir: 1. Doğru kanun (köni töri); bunu Küntogdı (hükümdar), 2. Saâdet (kut); bunu Aytoldı (vezir), 3. Akıl (ukuş); bunu Ögdülmiş (vezirin oğlu), 4. Odgurmış (zâhid) tarafından temsil edilmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.