“Bunu nasıl başardın?..”

A -
A +
Hafta sonu çocuğunu parka götürmeye söz veren baba o gün geldiğinde tam gazetesini okurken çocuk babasına, verdiği sözü hatırlatır: “Baba parka gidecektik." Bir anda keyfi kaçan baba gazetenin ekinde verdiği dünya yapbozunu fark eder. Der ki:
“Bunu yaparsan gideriz...”
Oyunun uzun süreceğini düşünen baba çocuğunun kısa zamanda dönmesiyle şaşırır ve “nasıl yaptın” diye sorunca “Ondan kolay ne var baba, yapbozun arkasında insan resmi vardı onu düzeltince dünya düzeldi” der. Evet, dünyanın düzelmesi, huzuru insanın düzelmesi, doğru işler yapması ile mümkündür.
Hayat bir mücadeledir. İyiler ile kötülerin mücadelesi. Aslında asıl mücadele insanoğluna bahşedilen tabiattan, israf etmeden en verimli şekilde kullanması idi. Ama zaman içerisinde insanlığın çoğalması ile mücadelenin her şeyi değişti ve son geldiğimiz noktada insanın insanla yoğun mücadelesini görüyoruz hem de insanoğlunun aklını bütünüyle en üst seviyede kullandığı zaman dilimlerinde. İklim zirvesine havayı kirleterek giden liderlerin durumu dünyanın hâlini ortaya koyuyor.
İnsan unsuru ne yaparsa yapsın kendisini düzeltmediği sürece hiçbir zaman ne ferdî, ne içtimaî manada huzurlu yaşaması mümkün değildir. Yasaların, yönetmeliklerin de sonunda yapıcısı insanlar değil mi? Devlet bir yere görevli tayin ettiğinde ona güvendiği için o vazifeyi vermiştir ve o kişiye düşen layığı ile vazifesini ifa etmektir. Devlet dediğimiz mekanizma her daim o kişinin ya da kişilerin başına polisi jandarmayı dikecek hâli yoktur. Günümüzde bir suç işlendiğinde hemen “nerede bu devlet nerede polis” şikâyetleri ortalığı kaplıyor. Ve bu giderek de çoğalır hâle geldi. Devlet yeri geldiği zaman yine güvenerek vazife verdiği elemanları ile denetimlerini gerçekleştirir.
Mesela bizim medeniyetimizin değerleri bellidir ve her fert aldığı vazifeyi hangi şartlar altında nasıl ifa edeceğini çok iyi bilir. Burada kul hakkı, alın teri, helal rızık gibi kavramlar her daim unutmayacağımız ahlaki değerlerimizdir...
Bu şuurda olan bir çalışan için polis de, jandarma da her zaman ve mekânda kişinin içindedir kolay kolay “nerede bu devlet” dedirtmezler. Bu şuurda çalışırlar.
          Ahmet Tunahan-Eğitimci
 
 
 
ŞİİR
 
           Asuman
 
İnsanın da olur, yazı kışı,
Olur dertleri, ağrır başı.
Belli etmez belki dışı,
İçine akar gözlerinin yaşı.
Üzülme, bak yukarı,
Ne güzel yaratmış asumanı.
Gezegenleri, havayı, yıldızları,
Hatırlatır insana Allah'ını.
Sakın sıkma güzel canını,
Aç elini et duanın hasını,
Dert etme siler, derdini pasını,
Kabul eder elbet samimi duanı.
 
           Çağrı Tonyalı
 
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
MUHATAP: Günümüzde hemen her on kişiden dokuzunun yanlışlıkla çift t ile yani (muhattap) olarak yazdığı bu kelime, Arapça kökenli olup hutbe kelimesinden türemiştir. Yani 1. Hitap olunan, kendisine söz söylenilen anlamındadır. 2. Gramerde ikinci şahıs için kullanılır...
İRTİHAL: Arapça rıhlet kökünden gelmekte olup 1. Göçme, göç etme. 2. Ölme anlamındadır. Günümüzde bu kelime de her on kişiden dokuzunda yanlışlıkla irtihal yerine "intikal" olarak yazılmaktadır. Doğrusu "irtihal"dir.
MÜTEAKİP: Arapça sıra ile birbiri arkasından gelen, anlamındadır. Müteakiben kelimesi de arka arkaya, ardı sıra, peşinden anlamındadır. Bu da genelde yanlış yazılmakta ve örnek olarak “öğle namazını müteakip” yerine “öğle namazına müteakip” denilmektedir. Doğrusu “namazını müteakip”tir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.