Gevşersek referandumdan ‘hayır’ çıkacak

A -
A +
‘Ne referandumu?’ diyeceksiniz haklı olarak…
16 Nisan’da yaptığımızdan bahsediyorum.
Yüzde 51’le yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine ‘Evet’ dedik.
Peki sistem hayata geçti mi?
Hayır…
            ***
Ülkelerin tarihinde, kuralları yeni baştan düzenleyen hadiseler vardır.
Bunlara ya darbe denir ya da devrim
Türkiye de böyle çetin bir imtihandan geçti.
O tarih 15 Temmuz 2016’ydı.
Halkın gücüyle bir büyük işgal girişimi bastırıldı.
Az buz badire değildi…
Türkiye, ışıklı küreye el basan dördüncü ülke olabilirdi…
Rabbim fırsat vermedi.
            ***
15 Temmuz devrimi, halkın “Bu ülkede artık gerçek iktidar sahibi benim” dediği gündü.
Muhalefette bu mesaja en samimi yaklaşan lider, Devlet Bahçeli oldu.
Gücü artık tek muktedir ‘halk’a vermek gerekiyordu.
Gereğini yaptı…
AK Parti ve MHP el ele verdi, halkın dışında kimsenin iktidara ortak olamayacağı yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi 16 Nisan referandumuyla kabul edildi.
            ***
Gelelim bugüne…
Sistem değişikliği kabul gördü görmesine de, 8 ay geçmesine rağmen, henüz uyum kanunları Meclis’e gelmedi.
Geçenlerde Bahçeli de aynı serzenişte bulundu.
İyi haber şu ki, bütçe görüşmelerinden hemen sonra TBMM’nin gündemi uyum paketleri olacak.
            ***
‘Hayır’ cephesi ise pes etmiş değil…
Bütün planları, yeni sistemin fiilen hayata geçeceği 2019 seçimleri üzerine...
Yanlış anlamayın, sadece partilerden bahsetmiyorum.
Üst aklı, yan aklı, hepsi birlikte…
Hesapları, ne yapıp edip 2019’da yeni sisteme geçişi iptal etmek
Varlarını yoklarını ortaya koyup, Türkiye’yi parlamenter sisteme geri döndürmek…
            ***
‘Hayır’cıların ilk hedefi, referandumda ulaştıkları yüzde 49’un cesaretiyle ‘Evet’ cephesinden en az iki puan daha koparmak…
Daha doğrusu, bunu sağlayacak bir adayda buluşmak…
Bu ismin Meral Akşener olamayacağı anlaşıldı.
“Baraj yüzde 5’e çekilsin” demesi, kurduğu partiden ne beklediğini özetliyor zaten…
Ona biçilen görev, sadece “MHP’den ne koparırsan kâr” şeklinde…
            ***
Kendini bitirmiş bir Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’ın karşısına rakip olarak çıkması ise zaten beklenmiyor.
Ondan iyice umut kesilmiş olmalı ki, Muharrem İnce ismi, ince ince işlenmeye başlandı bugünlerde…
CHP’ye ivme kazandıracağından emin olurlarsa mutlaka deneyeceklerdir.
Ancak şu var ki, ‘Evet’ten oy devşirecek isim de Muharrem İnce değil.
Beklenen büyük turp, AK Parti’yi bölecek, oy koparma potansiyeline sahip bir başka isim…
Buna da aday görülen tek isim var; Abdullah Gül.
            ***
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görevde olduğu dönemde de parlamenter sistemden yana olduğunu açıkça söyleyen bir siyasetçi…
Son dönemde AK Parti ve yol arkadaşı Erdoğan’la arasına mesafe koyduğu bilinen bir gerçek…
Ancak, Türkiye’nin karşılaştığı onca tehdit, yaşanan bunca tecrübeden sonra risk alıp ortaya çıkar mı?
Hele ki vatandaş tabloyu bu denli net görmüşken…
Bu hiç de kolay değil…
Kaldı ki, çıksa bile, haklılığını hangi tezlerle anlatacak?
Birlikte saf tuttuğu insanlarla hangi ortak paydada buluşacak?
            ***
Daha önemli bir soru…
‘Hayır’cılar yüzde 50+1’i bulsa dahi, anayasa değiştirecek üçte iki çoğunluğa ulaşmaları mümkün değil…
Referandumla kabul edilmiş bir anayasa değişikliğini hangi güçle geri çevirecekler?
Bunun da hesabı şimdiden yapılıyor, merak etmeyin…
Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak bir iptal kararıyla referandumun tamamen çöpe atılabileceğini asla unutmayın.
Hem de 15 Temmuz şehitlerinin kanlarıyla birlikte…
Siz yeter ki düşmeye görün…
Burası Türkiye…
 
Gevşersek referandumdan ‘hayır’ çıkacak
 
************
 
İki dava adamı; Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Recep Tayyip Erdoğan
 
Star’ın Üstad'ın adına düzenlediği ödül törenlerinin hepsine katıldım.
Ve her gidişimde, eskilere daldım…
Gençlik yıllarımda başa sarıp sarıp dinlediğim iki şiir kaseti vardı…
Biri Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in kendi sesindendi…
Öbürü de Pınarhisar Cezaevi’ne girmeden Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu, yine çoğu Üstad'a ait şiirler…
 
Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun.
 
Sen ve ben gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız,
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız...
            ***
Hayat işte…
Nereden nereye…
Hiç aklıma gelir miydi; Erdoğan bir gün Cumhurbaşkanı olsun ve aynı salonda Üstad'ı birlikte analım…
            ***
Törenden bahsetmişken, söylemeden geçemeyeceğim bir husus…
Dostça sitem…
Üstad'ın anlatıldığı gecelerde, Necip Fazıl’ı ‘var’ eden hocası, büyük İslam âlimi Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinden yeterince bahsedilmemesini hep yadırgadım.
Önceki akşam dördüncüsü düzenlenen tören de öyle oldu.
Neyse ki Kültür Bakanımız Numan Kurtulmuş birkaç cümle söz etti de, hak biraz yerini buldu.
Gevşersek referandumdan ‘hayır’ çıkacak
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.