Yarım kalan hesap…

A -
A +

CHP’li belediyelerde “içeriden” yapılan ihbar ya da itiraflarla yürütülen yolsuzluk soruşturmalarına İzmir de eklendi.

 

İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de dâhil olmak üzere, 158 gözaltı kararı var.

 

Zanlıların bir kısmı yine yurt dışına kaçmış.

 

Soruşturmanın en dikkat çeken dayanağı, CHP’li yeni İzmir Büyükşehir Belediyesinin ‘iç denetim’ raporu.

 

Elbette İçişleri müfettişlerinin ve Sayıştay’ın da tespitleri var ama belediye de -eski yönetim döneminde- kentsel dönüşüm bahanesiyle kurulan kooperatifteki usulsüzlüklerin 469 vatandaşı mağdur etmesi başta olmak üzere, 10 bin araç kiralamasından en az yarısının kaydının bulunmaması gibi fütursuzca yapılmış 20 milyar lirayı aşkın kamu zararını tespit etmiş ve bunu adli makamlara ulaştırmış.

 

Şayet yapmasalar, kendileri de suç işlemiş olacaklardı.

 

***

 

Bunun gibi operasyonlar peş peşe geldikçe, CHP’liler “Yolsuzluk, usulsüzlük sadece CHP’li belediyelerde mi var ki sadece bunlara operasyon yapılıyor?” diyerek, kendi belediyelerindeki vurgunun üstünün kapatılmasını istiyor.

 

Nitekim CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün İzmir’deydi…

 

20 milyar liranın üzerindeki zararı tespit eden belediyenin önünde, vurguna dair müfettişlerin raporunu yargıya sunan belediye başkanı ile birlikte ‘mağdur’ edebiyatı yaptı.

 

İlginç değil mi?

 

Size daha ilginç olan bir başka boyutu aktarayım.

 

İzmir, Beykoz gibi ‘içeriden gelen ihbarlar ve raporlar’ neticesinde birçok belediyede yürütülen soruşturmalarla, İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında çok büyük bir fark var.

 

Diğerleri usulsüzlük, yolsuzluk gibi suçlamalarla soruşturulurken, İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonların temelinde “suç örgütü” var.

 

Ekrem İmamoğlu, suç örgütünün yöneticisi olarak yargılanacak.

 

“Rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat karıştırmak, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek, PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek” gibi ciddi suçlamalardan teşekkül dosya, İmamoğlu’na en yakın isimlerden gelen itiraflarla günden güne kabarmakta.

 

Söylenen rakamlar, akıllara zarar.

 

Mesela ikinci adam Ertan Yıldız…

 

Sadece hafriyat işinden yurt dışına götürülen paranın yüz milyonlarca dolar olduğunu anlattı.

 

İmamoğlu’nun ultra zengin yaptığı eski sıvacısı Adem Soytekin, İstanbul’da inşaat yapmak isteyenlerin illa ki önünden geçmek zorunda kaldığı isimdi…

 

O da itirafçı oldu, örgütün para çarkının nasıl döndüğünü anlattı.

 

Bahsedilen rakamlar, milyar milyar…

 

Korkunç bir rüşvet ve vurgun ağı kurulup, sadece İstanbul değil, ‘adam atadıkları’ başka CHP’li belediyeler de şebekenin ağına dâhil edilmiş.

 

Kurdukları tezgâhın para trafiği, bugüne kadar ortaya atılan tahminlerin çok ama çok üzerinde çıkacak görünüyor.

 

Üstelik öyle fütursuz davranmışlar ki, ‘Ümraniye-Göztepe metrosunu yapacağız’ diye Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından (EBRD) aldıkları 60 milyon avro krediyi bile ne yaptıkları belli değil.

 

Geçenlerde Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, benim de katıldığım toplantıda, yaşadığı şaşkınlığı şöyle anlattı:

 

“Alınan büyük miktardaki kredisinin işe kullanılmadığını okumuş, şaşırmıştım. Ya bunda abartı var, çok doğru olduğunu düşünmüyorum, demiştim. O firmaların yetkilileri beni ziyaret ettiler. Ve tam da sizin söylediğiniz gibi 'Burada iş durdu, bunu lütfen siz teslim alın' dediler. Ben de anlattım hani nasıl devralabileceğimizi. 'Kredisi var zaten ve Mehmet Şimşek Bakan’ımız da 110 milyon avroluk son paketini de onayladı, devam edin niye durdunuz' dedim. 'Öncesinde gelen 60 milyon avro bizim işe kullanılmadı' dediler. Benim aklım durdu onu söyleyeyim..."

 

***

 

İşte böyle insanın aklını durduran bir vurgunla karşı karşıyayız…

 

Henüz, seçimde karşısına aday çıkarılmaması için İmamoğlu ekibinin, Avrupa’daki kolu üzerinden terör örgütüne aktardığı söylenen 100 milyon dolar iddiasına, 16 milyon İstanbullunun kişisel bilgilerinin İngiliz firmasına açılması gibi dosyalara gelemedik bile...

 

Yargı işte bunun için çalışıyor ve belki de Türkiye’nin geleceğini karartacak bir suç örgütü deşifre oluyor.

 

Bunun önemli bir dayanağı, örgütün 38. CHP Kongresi’nde delegelere dağıttığı para ve konut gibi rüşvetle partiyi satın almaya kalkışması olabilir.

 

Nitekim İBB yolsuzluk davasında verdiği ifadede, kurultaya ilişkin önemli bilgiler aktaran itirafçıların da dinlenilmesine karar verildi.

 

Yargı işini yapıyor, biz sürece bakalım…

 

***

 

Merhum Deniz Baykal’ın 2010’da kaset operasyonuyla Genel Başkanlıktan indirilmesinden bu yana partide yaşanan anormallikleri hep birlikte izliyoruz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu döneminde ne yazık ki FETÖ’nün siyasi ayağına dönüşen parti, aynı zamanda Kandil’in partisi ile de Erdoğan’ı devirmek için kol kola girdi.

 

2012’deki MİT krizi, 2013 yılındaki Gezi, 17/25 Aralık gibi silsile hâlinde gelen darbe girişimleri sürecinde siyaset sahnesine sürülen bir isim daha vardı; Ekrem İmamoğlu.

 

2014’deki mahallî seçimlerde AK Parti’nin siyasi hatalarından ustaca istifade ederek Beylikdüzü Belediye Başkanlığı ile başladığı siyasi hayatında, Makarios heykeli dikmek gibi tartışmalı birçok icraata imza attı.

 

2019’da ise yine AK Parti’nin müthiş beceriksizlikleri neticesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına ‘oturtuldu’.

 

Hakkını yemeyelim, öyle ya da böyle İmamoğlu iyi bir siyasetçi seçmeninin gözünde…

 

AK Parti’ye duyulan kızgınlıktan da nasıl yararlanacağını çok iyi bilen bir isim.

 

Buna bir de arkasındaki büyük gücü eklemek lazım, ki bunun için ‘oturtuldu’ ifadesini kullandım.

 

İBB başkanlığı adayı olduğu ilk seçimde ‘satır kaydırma’ gibi hilelerin tespit edildiğini, sandıkların yüzde 10 sayıldığında bile AK Parti adayı Binali Yıldırım ile arasındaki farkın 29 binden 13 bine indiğini, şayet AK Parti sandıkların tamamını saydırabilse bugün Ekrem İmamoğlu bir figürün olmayacağını çokça yazdım...

 

Ama bir el devreye girdi, gece yarısı hâkimleri adliyeye getirtti, CHP’nin “sandıkların yeniden sayılmaması” talebi kabul edildi, bu kararı veren hâkime Müberra Gürdal ertesi gün emeklilik dilekçesini verip, vazifesini yapma huzuruyla evine gitti.

 

YSK’nın ‘sözde mağdur’ edilen İmamoğlu’na karşı yeniden seçim kararı alması ise zaten felaketin habercisiydi.

 

İşte böyle böyle parlatılarak bugünlere getirilen, milyonlarca İstanbullu kar esareti yaşarken İngiliz Büyükelçisi ile yediği yemeği “Karla mücadeleden daha önemsiz değildi” diye savunan İmamoğlu için Özgür Özel’in kurduğu cümleler de manidar…

 

Oturduğu koltuğu İmamoğlu’na borçlu olan Özel ne diyor; İngiltere’ye kırgınız… İngiltere’nin menfaati AK Parti’de değil.

 

Siz buna bir de eski ABD Başkanı Biden’ın “Erdoğan’ı artık darbelerle değil, dostlarımızla birlikte devireceğiz” cümlesini ekleyin.

 

Kime güveniyorlardı?

 

Önce Kılıçdaroğlu’na…

 

O olmazsa Ekrem İmamoğlu’na.

 

Zaten o da bu merkezlerden aldığı güçle bu denli fütursuz davranıp, önce partiyi, sonra ülkenin yönetimini alabileceğini hesaplamış belli ki.

 

Benim gördüğüm bu…

 

15 Temmuz’da yarım kalan hesabı, birileri ‘dostlarıyla’ görmeye çalıştıysa da 2023’ü kaybetmiş olmaları, artık avuçlarını yalayacaklarının habercisiydi.

 

Nitekim ABD’nin yeni Başkanı Trump da bunu gördüğü için şimdi dünya başka türlü şekillenmekte.

 

CHP için de öyle.

 

FETÖ’cülerin İmamoğlu maskesiyle Avrupa başkentleriyle yaptıkları gösteriler ise boşuna!

 

Onların yarım kalan bir hesapları varsa Cenab-ı Allah’ın da bir hesabı var.

 

 

 

Yücel Koç'un önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mustafa GÖKÇINAR 3 Temmuz 2025 05:21

Teşekkürler yücel bey Çok güzel özet bu Allah korumuş ülkemizi