31.12.2008 - 01:00 | Son Güncelleme: 31.12.2008 - 01:00
Feldkamp, basketbola gerek!..
Tam bir ayıp!.. Basketbol adına ayıp. Galatasaray adına ayıp. Onca basketbolcu, onca teknik adam ve menajer adına ayıp.
Tam bir ayıp!.. Basketbol adına ayıp. Galatasaray adına ayıp. Onca basketbolcu, onca teknik adam ve menajer adına ayıp.
Hele hele Galatasaray antrenörü Murat Özyer adına çok ayıp!.. Onca ağabey adına ayıp. Dahası ayıbın da ayıbı!..
Nedir ayıp olan?..
Galatasarayın, kolu kanadı kırılmış, paralarını alamadıkları için antrenmanlara çıkmamış, en iyi yabancı oyucularını şu veya bu sebepten maça getirememiş, adeta ne kalmışsa onunla sahaya gelmiş ve de cezalı hocası tribünlerde oturan Beşiktaş önünde düştüğü durum ve basketbol diye oynadığı yürekler acısı şey!..
Şey diyorum, zira o şey basketbol değil, oyun değil!..
O şey tam bir rezalet!..
Alan savunması yapıyorlar; 5 adam bir Cevheri tutamıyor; dahası; atıyor Beşiktaşlılar girmiyor; Galatasarayda topa zıplayan yok, gene alıyor, gene atıyorlar, gene girmiyor, gene alıyorlar gene atıyorlar, gene girmiyor, gene alıyorlar gene atıyorlar, gene girmiyor, gene alıyorlar bu defa Galatasaraylılar acz içinde ancak faul yapıyorlar, topu gene Beşiktaşlılar oyuna sokuyor ve bu defa atıyorlar; saydınız mı kaç defa; takım olarak sahada Beşiktaşlılara üstten bakacak kadar uzun boylu onca Galatasaraylı basketbolcu varken oluyor bunlar ve bir maç boyu sürüyor bu tablo; vah ki ne vah!..
Defansta böyle olan Galatasaray ofansta nasıl?..
Orada çok daha acı ve ne yazık ki komik şeyler oluyor!..
Topu kapan Galatasaraylı basketbolcu yaşlı oyuncuları daha Beşiktaş potası önüne ve altına yerleşmeden sallıyor, girdi girdi, girmedi, topu kapan Beşiktaş Galatasaray potası önünde fink atıyor; Galatasaraylı yaşlı oyuncular sahanın yarısından bile potalarının altına zor dönüyor!..
Dönmüş olsa ne yazar; işte yukarıda ne yazdığını anlattım; attı Beşiktaşlılar, aldı Beşiktaşlılar, attı Beşiktaşlılar, aldı Beşiktaşlılar, attı Beşiktaşlılar!..
Koca Galatasaray, son periyodun ilk 5 dakikasında 2, evet yazı ile sadece iki ve de son 5 dakikasında 3, evet yazı ile sadece üç sayı atabiliyor!..
Tribünde ağabeyler, bana kalırsa amcalar hatta tamı tamına tribündeki dedeler, herhalde fıtık oluyorlar ve ağabeylik nasıl olur dersi veren Beşiktaşlı Halûk Yıldırımı seyrediyorlar!..
Kenarda çırpınan ama, topu alıp potaya salmamaktan başka bir şey yapmayan Galatasaraylı basketbolculara söz dinletemediği açık açık görülen bir antrenör, kıpkırmızı bir yüz ile zıplayıp duruyor!..
Arkasında bir de ağabeylerin antrenörü ve de başka bir unvan ile varmış galiba, ama o da nafile!..
Bunca adama rağmen, takım disiplini sıfır, oyun (O da ne ki?) disiplini sıfır; basketbol sıfır!..
Bence Galatasaray Yönetimi disiplin tutkunu Feldkampı teknik danışman olarak yanlış takıma getirdi; onu basketbol takımının başına getirmeliydi!.. Defansta iki ön liberolu 2-3 ve de ofansta 2 santrforlu 3-2 taktiği ile ve de disiplinli bir alan savunmasıyla, Beşiktaşı yener, sözünü dinlemeyeni de, bir sezon boyu yedek sırasında oturtur, takım ve oyuncu disiplinin ne menem bir şey olduğunu, bu sorumsuz basketbolculara öğretir; Murat Özyere de Bir hoca, kendini bu duruma düşürür mü diye fırça çekerdi!.
Maçta bir başka komedi de, TVde maçın anlatılışı ve yorumlanışı idi!..
Anlatıcı ve yorumcu, muhteşem mücadele gibi lâflar edecek kadar naklen yayın dalkavukluğu yaptılar, maç boyunca!..
Artık Galatasaray maçın kontrolünü aldı deyip, bunu sık sık tekrarlarlarken, Galatasaray ancak beraberliği yakalayıp, bir sayı öne geçebilmişti ve kontrolü ele almışken (!) de maçı 58-66 kaybetti!..
Ama bir şeyi itiraf etmeliyim; TV başındakilerle adeta alay eden ve binlerce izleyiciyi aldatabileceklerini zanneden bu ikili olmasa, basketbola adına yüz karası olan bu maçı seyretmek çok zordu; bizi bol bol güldürdüler de, hakemlerin son düdüğüne kadar basketboldan başka her şeye benzeyen bu şeye tahammül edebildik!..