Elektriğin 139 yıllık ‘gelgitli’ hikâyesi

Düzenleyen:
Elektriğin 139 yıllık ‘gelgitli’ hikâyesi

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Elektrik” kitabı, ‘cereyan’la tanışma maceramızın yanı sıra bir buçuk asırda değişen hayat tarzlarına da ışık tutuyor...

Kültür Sanat Servisi

Medeniyet şahikası elektriğin keşfedilmesi, beraberinde bulunan araçlarla birlikte insanoğlunun hayatını çok değiştirdi. Yaptığımız işler, yaşama stilimiz, eğlencelerimiz... Elektrik, aklımıza ne geliyorsa tesir etti, dönüştürdü, bazen de yok etti... Faydaları elbette çoktu ama saadetimizden neler götürdüğünü bir de eskilere sormak lazım. Şimdilerde kesildiğinde şaşkına döndüğümüz elektrik, Türkiye topraklarına nasıl gelmiş hiç merak ettiniz mi? Birileri bu soruyu çok önce düşünmüş ve bir kitap meydana gelmiş. Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Prof. Dr. Ufuk Gülsoy’un İETT’nin katkılarıyla çıkardığı “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Elektrik” kitabından bahsediyorum. 3 yıllık bir emeğin neticesinde vücut bulan eser, hem İstanbul hem de Türkiye’de elektriğin tarihini, dokümanter film tadında okuyucuya aktarıyor. Önce hava gazı vesairleriyle aydınlanılan ‘nostaljik devirler’ anlatılıyor, sonra elektriğin İstanbul’a getirilebilmesi için yapılan teşebbüsler mevzu ediliyor. 

Kitaptan çok enteresan malumatlar ediniyoruz. Mesela, Osmanlıda elektriğin olmadığı devirlerde, geceleri sokakta fenersiz gezmek yasakmış. Sultan Abdülmecid zamanında Dolmabahçe Sarayı’nda gazhane inşa edilerek ilk defa hava gazıyla aydınlatma yapılmış. Sonrasında yeni gazhaneler kurularak “Cadde-i Kebir” (İstiklal Caddesi) başta olmak üzere şehir aydınlatılmaya başlamış. Elektrik içinse daha vakit varmış. İlk teşebbüs Sultan Abdülhamid devrinde gerçekleştirilmiş. Her şey 1878’de Fransız bir şirkete elektrik imali için neticesiz kalan bir imtiyaz verilmesiyle başlamış. “Devlet-i aliyye”, bu yeni teknolojiyi hafife almamış, tahsil için Avrupa’daki telgraf mektebine talebe gönderilmiş. 

ELEKTRİK RİSALESİ 

Aynı zamanda elektrik eğitimi için Maarif Nezaretinin tasdikiyle “Elektrik Risalesi” isimli bir kitap bile basılmış. O devirde Sultan’ın desteklediği Servet-i Fünun gibi gazetelerde de elektriğin faydaları anlatılmış. Avrupa’ya giden talebeler dönünce, hükümet “medeniyetin güzelliklerini yaygınlaştıran bir teknik” olarak görülen elektriği elde etmek için bir ‘fabrika’ kurmaya karar vermiş. Nihayet 1888 yılında Tersane-i Amire’de ilk elektrik fabrikası tesis edilmiş. Önceleri fenerler ve gemiler için aydınlatma cihazları yapılmış; sonraları burada yapılan elektrik motorlarıyla bazı binalar hatta vapurlar aydınlatılmış. İlk yıllarda teknoloji yeni olup, tehlike taşıdığı için kontrollü kullanıma izin verilmiş. Yangın tehlikelerine karşı, mesuliyet kullanıcılara yüklenmiş. Şehir henüz elektrikle aydınlanmazken imkânı olan müesseseler jeneratör cihazlarıyla mekânlarını aydınlatmışlar. O esnada imparatorluğun kalbi Yıldız Sarayı bile tamamen elektrikle aydınlatılmıyormuş zaten. 

TRAMVAY ÖNDEN BUYURSUN

20. asırda, GANZ firmasına verilen imtiyazla şehrin aydınlatılma safhası da başlamış. 1913’te Silahtar Ağa’da elektrik fabrikası kurularak, daha önce atla çekilen tramvaylar 1914 Şubatında elektriğe kavuşmuş. Şehre ilk cereyan da aynı ayda verilmeye başlamış. Kömürle çalışan bu santralde üretilen elektrik, İstanbul suriçine, Beyoğlu’na ve İstinye’ye olmak üzere üç koldan şehre dağılmış.. I. Cihan Harbi yıllarında kömür temini zorlaşınca elektrik üretimi büyük sekteye uğramış. Zaman zaman tramvaylar durmuş, mekânlar elektriksiz kalmış. Fakat harpten sonra elektrik üretimi artmaya devam etmiş; devlet daireleri, büyük meydanlar ve caddeler aydınlanmış... Cumhuriyet devrinde de imtiyazlı şirketler aracılığıyla elektrik hatları yayılmış. 1925’te Anadolu yakasına denizden döşenen kablolarla enerji ulaştırılmış. 1928’e gelindiğinde de İstanbul’da elektrik kullanan abone sayısı 50 bini aşmış. Elektrik, cumhuriyetin Batılılaşma politikalarını da perçinlemiş. Zira elektriğin aydınlattığı mekanlarda yaşama biçimi değişmiş, geleneksel alışkanlıklar kırılmış...

SULTAN ABDULHAMİD'İN ELEKTRİKLİ ARABASI

Devrin padişahı Sultan Abdülhamid de elektriğin Osmanlı topraklarına getirilmesini ciddiyetle takip etmiş. İlk teşebbüsleri yapan Sultan Abdülhamid, Alman gazetelerinde gördüğü elektrikli aletlerin getirilmesini emretmiş. “En zarif ve kullanışlılarından olmak üzere…” buyruğuyla Avrupa’dan elektrikle hareket eden arabalar sipariş edilmiş. Çok beğenilen bu arabaları şamdanlar, elektrikli fotoğraf makineleri takip etmiş...

Elektriğin 139 yıllık ‘gelgitli’ hikâyesi

Düzenleyen:  - KÜLTÜR - SANAT
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...