Bahadır Yenişehirlioğlu: Ben oynarken de bir şeyler yazıyorum

Düzenleyen:
Bahadır Yenişehirlioğlu: Ben oynarken de  bir şeyler yazıyorum

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinde canlandırdığı Tahsin Paşa karakteri ve romanlarından tanıdığımız Bahadır Yenişehirlioğlu “Sinema ve edebiyat birbirinden ayrı şeyler değil, bir zincirin halkaları gibi” diyor.

Murat Öztekin / murat.oztekin@tg.com.tr - Bahadır Yenişehirlioğlu, hem kısa zamanda birçok eser yazıp, yüz binleri tesiri altına alan bir edebiyatçı hem de karakterleri yaşıyormuşçasına canlandıran bir oyuncu. Her şeyi geride bırakarak 2011’de yazarlığa başlayan Yenişehirlioğlu’nun daha ilk kitapları “ustalık eseri” olarak adlandırıldı, şimdiden 8 esere imza attı. ‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinde Tahsin Paşa’yı canlandıran yazar, geçtiğimiz günlerde de yeni romanı “Tahta At” ile okuyucu karşısına çıktı. Biz de kendisiyle hayat hikâyesini, romanlarını ve oyunculuğunu konuştuk…

BİR GÜN YAZACAĞIMI BİLİYORDUM
- 28 yıllık avukatlık hayatından sonra başlamış yazarlık serüveniniz. Kalemi elinize nasıl aldınız?

Ailem oldukça tahsilli bir aileydi. Zaten dedem de İzmir’in ilk belediye başkanıydı. Soner Yalçın, “Efendi” kitabında onun hakkında “Yenişehirli Ahmed Efendi, Sabetayistlere göz açtırmadığı için alaşağı edildi” diye yazar. Dolayısıyla kitapların içerisinde büyüdüm; klasiklerin hepsini okudum. Bir gün yazacağımı da biliyordum. Çok okuyan insanlar eğer kabiliyetleri varsa bunu kelama dönüştürüyorlar. 

- Siz de bunu yaptınız...
Ben yazacağımı biliyordum ama edebiyatçılar gözümde ulaşamayacağım kadar çok yüksekteydiler. 2011 yılında bu düşünceyi kırdım. 28 yıllık avukat olarak bütün kariyerimi bırakma kararı aldım. Bu, bilinmez bir yolculuğa çıkıştı benim için. Ancak öyle bir noktaya geldim ki eğer yazmasaydım infilak ederdim. İlk romanım olan “Beyaz Usta Siyah Çırak”ı rahmetli Erol Olçok çıkarmıştı, şimdi sekizinci romanıma ulaştım.


Bahadır Yenişehirlioğlu: Ben oynarken de  bir şeyler yazıyorum
Fotoğraflar: Bünyamin Çelik


SAKLI TARİH, ROMANLARIMDA 
- Romanlarınızda tarih teması büyük yer tutuyor. Resmi tarihe hapsolduğumuz için mi artık hakikati romanlarla anlatıyoruz?

Sorunuzun haklılık payı var. Bir resmî ideolojinin anlattığı tarih dayatması var bir de halk arasında da yaşayan hakiki tarih mevcut. Beni hep ikincisi alakadar etti. Yazı hayatıma başlayınca Türkiye için kırılma noktaları olan devirleri kaleme alma ihtiyacı hissettim. Maalesef tarih kitapları da çok okunan eserler değil. Roman bu sıkıntıya çare olabilecek bir edebiyat enstrümanı. Ben eserlerimde tarihi anlatırken bugünle de bağ kurarak gençleri içerisine çekmeye çalışıyorum. Resmî tarihin sakladığı kısımları roman vasıtasıyla insanlara sunuyorum. 

Bir kültürü sadece romanla bozabilirsin
- Yazarlıkta sizi besleyen şeyler neler peki?

55 yıllık dağarcığımda çok şey var. Aslında fanatizmden uzak olan değerlerimiz beni besliyor. Sonsuz bir hayata doğru yelken açmış bir adamın, buradaki çabalarıyla öbür tarafını abat etme isteği benim yazdıklarım. Roman, çok mühim bir edebiyat dalı… Zira bir kültürü romanla var edip, romanla bozabiliyorsunuz. Global güçler topla tüfekle değerlerimize saldırdıkları gibi, eserleriyle de bunu yapabiliyorlar. Bu noktada bir romancının öz değerlerinden yola çıkmasının mühim olduğuna inanıyorum. 

Bahadır Yenişehirlioğlu: Ben oynarken de  bir şeyler yazıyorum

LAF OLSUN DİYE KİTAP YAZIYORLAR
- Günümüzde kitap yazan birçok manken ve sanatçı var. Bunlara nasıl bakıyorsunuz?

İyilerini tenzih ederim ama pek çoğu laf olsun diye yazılmış eserler. Hatta birileri tarafında kaleme alınıp, başka isimler tarafından yayına çıkarılan kitaplar bile var. Güzelliğiyle nam salmış birisi edebiyat kitabı yazabilir. Ama çoğuna baktığınız zaman hiçbir şey ifade etmeyen boş metinler ya da roman adı altında global sömürgecilerin pimi çekilmiş bombalarını görüyorsunuz.  Edebiyat para kazanmak için yapılabilecek bir şey değil. 

- Son romanınız ‘Tahta At’ta şatafatlı bir hayatın karanlık cihetlerini ortaya koyuyorsunuz? Televizyondaki ‘lüks hayatlara’ fazla mı özenti yaşıyoruz?
Tahta At, çocuk yetiştirme evine verilmiş iki kişinin hikâyesini ele alıyor. Bunula çok yaldızlı gibi görünen hayatların ne kadar çürümüş olduklarını ortaya koyuyorum. “Yalan bir hayatı nasıl yok edebilir?” sorusunun cevabı romanımda yer alıyor. Aslında bu eserimle, insanların aynaya bakmasını istiyorum.

- Roman sözleriniz internette çok paylaşılıyor. “Popüler yazar” olma endişeniz var mı?
Ben prototip bir yazar değilim. Fildişi kulesinde yaşayan, ulaşılmaz olup da mühim sayılan biri olmak gayesi taşımıyorum. Eğer romancı hayata temas etmiyorsa nasıl yazabilir. 

Büyük dedem matbaaya fetva veren şeyhülislam
- Yazarlığınızın yanında ‘Payitaht Abdülhamid’ dizisindeki rolünüzle de tanınıyorsunuz. Yazmak mı, oynamak mı sizin için en ideal? 

Sinema ve edebiyat birbirinden ayrı şeyler değil, zincirin halkaları gibi. Ben aslında oynarken de bir şeyler yazıyorum. Oyunculukta size bir senaryo verilir ama boşlukları da vardır. Ben de Payitaht’ta, Tahsin Paşa’yı oynamıyorum, onu yaşıyorum. Sultan Abdülhamid’in de zekâsı, İslam’a olan sadakati beni cezbediyor.

- Peki, bir senaryo fikriniz var mı?
Roman yazan birinin senaryo yazmaması gerektiğini düşünüyorum. Eğer romanlarıma ara verirsem yazmak istediğim senaryolar var.

-Dünyayı dolaştıktan sonra dini, hayatının merkezine yerleştiren Bahadır Yenişehirlioğlu “Daha evvel nasıl bir hayat sürüyordunuz?” soruma ise şu cevabı veriyor:  Ailem İslam’ı titizlikle tatbik etmiyordu ama maneviyata karşı da değillerdi. Dinî hayatıma kendim soktum. Zaten Osmanlı şeyhülislamı Yenişehirli Abdullah Efendi büyük büyük dedelerimden biri oluyor. Bunu Türkiye gazetesinin yıllar evvel neşrettiği İslam Âlimleri Ansiklopedisi’nden okumuştum. Kendisi o yıllarda matbaanın caiz ve lüzumlu olduğuna dair fetva vermiş. Dolayısıyla maneviyata çok uzak değildik.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...