'Bize belediye baksın'

Düzenleyen:
'Bize belediye baksın'

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Osmanlıdan günümüze şehirlerdeki problemleri ele alan karikatürler “Bize Belediye Baksın” isimli kitapta toplandı. Eser, aradan bir buçuk asır geçse de insanların aynı şeylerden şikâyet ettiklerini, renkli bir şekilde ortaya koyuyor.

Ağzına kadar dolu otobüsler, sık sık akmayan sular, bir türlü toplanmayan çöpler... Aslında Türkiye’de şehirlerin problemleri uzun yıllar hep aynı kaldı; yaşanan sıkıntılar ise karikatüristlerin için de bulunmaz malzemeydi. İşte belediyelerin sıkıntılarını mevzu edinen karikatürler, tarihin tozlu sayfalarından derlenerek, bir kitapta toplandı. Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan ve Dr. Şefik Memiş’in kaleme aldığı “Bize Belediye Baksın: Belediye Hizmetlerinin Karikatürlerle100 Yılı” isimli eser, Osmanlıdan Cumhuriyet’in 70’li yıllarına kadar, insanımızın ve İstanbul’un hangi dertlerle boğuştuğunu karikatürlerle ortaya koyuyor. 

TARİHE RENKLİ BİR BAKIŞ
Kitapta, Osmanlıda mizahın başladığı 1870’li yıllardan itibaren neşredilen karikatürler kronolojik sırayla veriliyor. Böylece tarihî akış içinde yaşanılan problemlerin nasıl geliştiği ve nereye doğru ilerlediği anlatılıyor. Eserdeki birbirinden farklı karikatürlere bakılınca yıllar geçse de yaşanılan sıkıntıların benzer şeyler olduğu görülüyor. Bazen de bu karikatürler “Keşke tek derdimiz bu olsaydı” dedirtiyor. Belediye karikatürlerinde, İstanbul’daki insanların sıkıntıları öne çıksa da arka planda hürriyet sarhoşluğunun yaşandığı devirlere, I. Dünya Savaşı zamanına, Cumhuriyet’in ilk yıllarına, tek partinin devrine ve Demokrat Parti ile gelen refah dönemine şahitlik ediliyor. Yalta’da dünya paylaşılırken, İstanbul’da yaşayanlarının açlıkla mücadele ettiği, büyük ekonomik bunalım kapıyı çalarken insanların dondurucu soğuk karşısında kömür telaşına düştükleri ortaya konuluyor. 

EN BÜYÜK DERT ÇÖP DAĞLARI 
“Bize Belediye Baksın” eserinden öğrendiğimize göre; şehir problemlerini anlatan karikatürlerin ilki, yine ilk mizah dergisi Diyojen’de neşredilmiş. Anlaşılan devrinin son teknolojisiyle imal edilen tramvaylara alışmak Osmanlı insanı için zor olmuş ve bu o ilk karikatüre yansımış. 20. asrın başında karikatürlere en çok yansıyan şeylerden biri de tahtaları çürümekte olan Galata Köprüsü’ymüş. Gaz kesilince yanmayan sokak lambaları da sık sık mizahın malzemesi olmuş. Devir ilerledikçe, problemler de değişmiş; 1960’lı yıllardan sonra ulaşım derdi çizerlerin vazgeçilmez mevzuları arasındaki yerini almış. Ancak temizlik problemi ve çöp sıkıntısı, belediye karikatürleri arasında rakipsiz bir şekilde ilk sırayı çoğu zaman korumuş. Çöplerin toplanmayıp, dağ hâline gelmesi ‘sivri kalemli’ karikatüristler tarafından hep tenkit edilmiş. Su sıkıntısı da şehirlerde hiç eksik olmamış, hizmeti eksik veren belediyeler hedefe koyulmuş. “Susuzluktan yanıyoruz” konulu karikatürlerse, özellikle 1920’lerde, 1960’larda ve 1970’lerde sıklaşmış. 

SADAKA VERMEDEN GEÇME!

Osmanlıda uzun yıllar tahtaları çürük kalan Galata Köprüsü de mizaha malzeme olmuş: “Çocuk:  Beybaba! Ne kadar çok sadaka veriyorsun…
Peder:  Ne yapalım oğlum, köprüden geçeceğiz… Başımız gözümüz sadakasıdır…”

'Bize belediye baksın'

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...