HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__

Prof. Dr. Emin Ersoy: Modern dünyanın sumo güreşçileriyiz

Düzenleyen: /
Prof. Dr. Emin Ersoy: Modern dünyanın sumo güreşçileriyiz
Obezite, Şişmanlık, Haberler, Obezite Cerrahisi Derneği Üyesi Ve Medistate Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Prof. Dr. Emin Ersoy, Haber

SAĞLIK Haberleri

Şişmanlığın temelinde enerji dengesi yatıyor. Yediklerimizle aldığımız kalori, hareketle harcadığımızdan fazla olursa yağ olarak vücudumuzda birikiyor.

Ziyneti Kocabıyık - Türkiye’de her beş kişiden biri şişmanlıkla mücadele ediyor. Diyetle kilo veremeyenler obezite cerrahisini tercih ediyor. 2016 rakamlarına göre ameliyat olanların sayısı 5 kat arttı. Türkiye şişmanlıkta rekor üzerine rekor kırıyor. Yakın zamana kadar Amerikan halkının problemi gibi görünen obezite salgını sonunda geldi bizi de buldu. En son TUİK verilerine göre ülkemizde obezite oranı 2008 yılında yüzde 15,2 iken bugün yüzde 30 oranında artış göstererek yüzde 20’ye ulaşmış durumda. Kısacası ülkemizdeki her 5 kişiden biri obeziteyle mücadele ediyor. Peki şişmanlıkla obezite arasındaki fark nedir? Hangi alışkanlıklar obeziteye yol açıyor? Diyetin alternatifi cerrahi mi? Her isteyene obetize cerrahisi yapılmalı mı? Bu soruları Obezite Cerrahisi Derneği Üyesi ve Medistate Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Prof. Dr. Emin Ersoy’a yönelttik...

¥ Şişman olmakla obezite arasındaki fark nedir?
Obezite ölçüsü vücut kitle indeksi (VKİ) ile ölçülür. VKİ, kilomuzu boyumuzun karesine böldüğümüzde çıkan sonuçtur. Bu rakam 25-30 arasındaysa fazla kilolu, 30’un üzerindeyse obez, 40’ın üzerinde ise morbid obez yani ölüm riskinin yükseldiği obeziteyi anlıyoruz.
Prof. Dr. Emin Ersoy: Modern dünyanın sumo güreşçileriyiz
ŞİŞMANLIK SALGIN GİBİ
¥ Türkiye için ne kadar önemli bir problem?

Giderek büyüyen bir problem. Cinsiyete göre dağılımda; kadınlarda obezite görülme sıklığı yüzde 44’ü, erkeklerde ise yüzde 27’yi aştı. Yani: Her beş kadından ikisi, üç erkekten birisi obez. Büyük tabloya bakıldığında 80 milyon kişiden 20 milyonun obezite hastası olduğunu görüyoruz. Daha sağlıklı ve mutlu toplum için bu salgının önüne geçilmesi gerekir. Çünkü obez kişi mutsuzdur. Kronik sağlık problemlerine yol açan obezite aynı zamanda devlet bütçesine yüktür. Obeziteye bağlı hastalıkların tedavisinin devlet bütçesine yüklediği 2,5 milyar dolarlık yükün hafifletilmesi gerekir.

¥ Niye giderek şişmanlıyoruz?
Şişmanlığın çok çeşitli sebepleri olmasına rağmen temel faktör yediklerimizle aldığımız enerji ile hareketle harcadığımız enerji arasındaki dengenin bozulmuş olmasıdır. Modern çağın getirdiği zamansızlık yüzünden kısa sürede ve yüksek enerjili yiyeceklerle beslenmeyi tercih ediyoruz. Aldığımız kaloriyi yakamayınca yediklerimiz yağ olarak vücudumuzda depolanıyor. Devasa görünümlü sumo güreşçileri de o bedene sahip olabilmek için binlerce kalori ile beslenip hareketsiz bırakılırlar. Biz de tıpkı modern çağın sumo güreşçileri gibiyiz. Eğer günlük ihtiyacımızdan fazla kalori alır ve bunu harcayamazsak fazlası yağ olarak depolanıyor. Kilo almamak için iki noktaya dikkat edeceğiz: Az kalorili gıdalarla beslenip, çok hareket edeceğiz…

¥ Zamansızlık mı bizi şişmanlatıyor?
Düzensiz yeme alışkanlıkları ve kolay ulaşılan, hızla tüketilebilen yüksek kalorili yiyecekler şişmanlatıyor. Bütün bunların en önemli sebebi de şehir hayatının ortaya çıkardığı zaman problemi. Kahvaltıyı çalışma masasında börekle yapyor; öğlen yemeğini ayaküstü büfeden geçiştiriyor; akşam geç vakit eve ulaştığımızda ise gün içinde yiyemediğimiz ne varsa bol bol tüketiyoruz. Şişmanlıktaki bir başka faktör de fazla yemek. Gün içinde 3 öğünde dengeli beslenmek gerekirken bu öğün sayısı 7-8’e çıkıyor.

¥ Ara öğünlü beslenme yanlış mı?
Eğer gün içinde yemeniz gerekenleri bölerek yiyorsanız, yanlış değil. Ancak ana öğünlerde yediklerinizin üzerine ek olarak fazlasını ara öğünlerde yerseniz fazla kalori almış oluyorsunuz. Ayrıca bu ara öğünlerde insülin salgılanmasını artıracak yağlı şekerli yani yüksek kalorili yiyecekler tüketmek de obeziteye yol açıyor. Kalorisi yüksek gıdalarla insülin birden bire yükseldiğinde ve hemen artından düştüğünde tekrar acıkıyorsunuz. En kötüsü de gece ve akşam 8’den sonra yemek yemek. Bu saatte alınan enerjinin tamamı yağ olarak depolanıyor.

YİYEREK MUTLU OLUYORUZ
¥ Yemek yemenin psikolojik tarafı var mı?

Olmaz mı? Yemek yemek düzensiz hayat, çalışma, stresli hayatın getirdiği durumdan kurtulmak için de bir mutluluk kaynağı aslında. İnsanlar yiyerek de mutlu oluyor. Tıpkı sigara içmek gibi. Benim bir hasta grubum var dolabında çikolata ezmesi bulunduruyor. Gece uykudan uyanıp kaşıklarca çikolata ezmesi  yiyor. Niye diye sorduğumda ‘Hoşuma gidiyor’ diyor. Serotonin hormonu ile alakalı bir durum bu. Kimisi koşarak mutlu olur, kimisi seyahat etmekten hoşlanır. Bu grup insanlar da yemekten hoşlanıyor.
Günümüz insanı yemeyi sosyalleşmek için de kullanıyor. Arkadaş buluşmaları yemek masalarında oluyor. Öğleden sonra ev hanımlarının buluşmalarında kekler, börekler, tatlılar yeniyor. İki arkadaş buluşup bir çay kahve içmeye oturduğunda mutlaka yanında bir tatlı da yeniyor.
Prof. Dr. Emin Ersoy: Modern dünyanın sumo güreşçileriyiz
HIZLI YEMEK ŞİŞMANLATIR
Yemekten önce tatlı yemek iştah kesiyor: Yanlış. Daha çok acıktırır. Çünkü tatlı aniden insülin hormonu salgılatır. Kısa bir dönem tokluk yaşanır ancak daha sonra çok güçlü bir açlık duygusu hissedilir. 
ÖNCE ÇORBA VE SALATA: Hızlı yediğiniz zaman doyduğunuzu anlamadan çok yersiniz. Öğününüzü uzun sürede bitirin. Önce çorba ve salata ile başlayın. 10-15 dakika ara verin. Midenizden salgılanan tokluk hormonunun beyninize gitmesini bekleyin. Daha sonra diğer yemeklere geçin.
AKŞAM YEMEĞİNİ GECİKTİRMEYİN: Gün içindeki öğünlerinizde kalori yoğunluğu açısından ters piramit şeklini benimseyin. Daha kalorili yiyecekleri günün erken saatlerinde akşama doğru en az kalorili yiyecekleri tercih edin. Akşam yemeğini mümkünse en geç saat 20.00’de bitirin.

OBEZİTE CERRAHİSİ
Et, börek sevene tüp mide tatlı sevene gastrik by-pass

Obezite sadece estetik bir problem değil. Beraberinde kalp ve damar hastalıkları, diyabet ve hipertansiyona da yol açtığı için ölümcül olabilir.
Bizi neyin şişmanlattığını biliyoruz da, iş aldığımız kiloları vermeye gelince, çok da başarılı olamıyoruz. İşte bu noktada obezite cerrahisi devreye giriyor. Prof. Dr. Ersoy, ameliyat olanların sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, “Obezite Cerrahisi Derneği’nin son rakamlarına göre 2012 yılına kadar ülkemizde 4 bin civarında ameliyat yapılmış. 2016 yılında bu rakam 5 kat artarak 20 bine ulaşmış. Obezlerin sayısı arttıkça bu rakam daha da artacaktır” diye anlatıyor.

¥ Kilo veremeyen herkes obezite cerrahisi için aday olabilir mi? Sınırları nelerdir?
Obezlerin sadece yüzde 3’ü cerrahiye adaydır. Ameliyat için 2 şart var. Birincisi hastanın VKİ’nin 35’in üzerinde olması ve diyabet, hipertansiyon ya da kalp hastalığı gibi en az bir hastalığının bulunması;. ikincisi VKİ 40’nin üzerinde olmasıdır.  Morbid obezlerde ise biraz zayıflatarak ameliyatı yapıyoruz. Mesela kilo 150-200 ise önce mideye balon koyup bir miktar zayıflatıyoruz. Yaş sınırı olarak biz yapmadık ama literatürde 12 yaşında bile ameliyat edilen çocuklar var. Üst sınır ise hastanın genel durumunun cerrahiye uygun olmasına göre değişiyor. 

¥ Medyada çıkan bilgilendirmelerde bazı yöntemler tanıtılıyor ve diğerlerinden üstünmüş gibi gösteriliyor. Hastanın ameliyat şeklini seçme şansı var mı?
Hastanın belirli yöntem tercihiyle gelmesini kabul edemeyiz. Hasta sadece ‘obezite problemim var bana yardımcı olur musunuz?’ diye sorar. Tıbben endikasyonları varsa ve ameliyat olmasına engel yoksa, kendisine uygun yöntemi cerrah seçer.

¥ Tekniklerin birbirine üstünlüğü var mı?
Aslında yok. Hastaya göre bir teknik seçmek lazım. O hastanın hayat şartlarına, getireceğiniz riske, o hastanın bundan ne kadar fayda göreceğine bakılmalıdır. İki ameliyat türü var. Tüp mide ve gastrik by-pass…. Önceleri ağır şekerli gıdaları tüketmeyi sevenlere hem hacmin küçülmesini hem de emilimin azalmasını sağlayan gastrik by-pass ameliyatları yapılıyordu. Tüp mide ameliyatları daha çok bizim gibi Türk tipi beslenenlerde yani et, börek, hamur işlerini sevenlerde tercih ediyorduk. Uzun vadeli sonuçlarda bu iki ameliyatın birbirinden farkı olmadığı ortaya çıktı. 
Tüp Mide Ameliyatı-Sleeve Gastrectomy: Mide hacmini küçülten dünyada en sık uygulanan operasyon midenin yüzde 80’lik kısmı kesilir. Zımbalayıp çıkarılır. Midenin yemek borusundan itibaren kubbesi olan fasulye şekli, düz aşağıya inen bir boru hâline getirilir.
Gasrtik by-pass: Hem mide hacmini küçülten hem de gıda emilimini azaltan ameliyatlardır. Midenin üst kısmı kesilerek çıkartılır ve ince bağırsak buraya bağlanır. Gıdalar ince bağırsaklardan direkt geçer ve emilemeyince hasta kilo verir.

Düzenleyen:  - SAĞLIK
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...