Neremiz doğru ki!

Düzenleyen:
Neremiz doğru ki!

SPOR Haberleri

Romanya ve Arnavutluk maçlarında gençlerin hiçbiri ışık veremedi. Yabancı oyuncu kuralı defalarca değişti, konu yazboz tahtasına döndü. Millî Takım’a menajerlerin futbolcu aldırdığı iddiaları ayyuka çıktı. Şimdi Mircea Lucescu hedefte. Ama geldiğimiz noktada belki de en az suçlu o.

Cahit Eroğul 

Millî Takım sahada aldığı sonuçlarla, çağdışı futboluyla içimizi acıtmaya devam ediyor. Çok değil daha 1,5 yıl önce methiyeler düzdüğümüz, Avrupa Şampiyonası’na büyük bir şaşaayla uğurladığımız Millî Takım, o zamandan bu yana büyük bir hızla düşüşe geçti. Yaşadığımız büyük kırılma şampiyonayla birlikte başladı. EURO 2016’ya 18. sırada giden Türkiye, üst üste yaşadığı hezimetlerle geçen ay FIFA’da 33. sıraya kadar geriledi. Romanya ve Arnavutluk yenilgileriyle bu düşüşün daha da sürmesi kaçınılmaz. Dünya Kupası treninin kaçmasından sonra EURO 2020 hazırlıkları çerçevesinde yapılan gençleştirme operasyonu da tutmamış görünüyor. Lucescu tarafından “Bazılarını ilk defa kampta gördüm” itirafıyla ay-yıldızlı kadroya dâhil edilen gençler son iki maçta bırakın parlamayı, ışık bile vermedi. Şimdilerde hedef tahtasında Millî Takım’ın hocası Mircea Lucescu var. Fatih Terim’in yerine büyük umutlarla göreve getirilen Rumen teknik adam birbirinden çelişkili açıklamaları, kadro seçimi ve oynattığı futbolla eleştiri oklarının hedefinde. Ancak geldiğimiz noktada belki de en az suçlu olan o. Millî Takım’a menajerlerin oyuncu aldırdığı iddialarının ayyuka çıktığı bir ortamda, Türk futbolunun probleminin ne olduğunu doğru bir şekilde ortaya koymak ve gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. 

Futbol Federasyonu
Türk futbolundan baş sorumlu olan kurum. Hem futbolun yönetiminde hem de yönlendirmesinde doğru adımları atmadığı bir gerçek. Yabancı kuralının tam 9 defa değişmiş olması bile bu konuda kafaların ne kadar karışık olduğunu ortaya koyuyor. Son alınan ‘Sınırsız Yabancı’ kararı da 2019’dan itibaren yeniden düzenlenecek. Kulüplerin yayın gelirlerinden aldığı pay ve 14’ten fazla yabancı için ödenmesi gereken ekstra paralar konusunda hep kulüplerin istediği doğrultusunda tavizler verildi. Dik duruş sergileyemedi. 

TFF kurulları
Disiplin, Tahkim, Hukuk, Etik ve MHK gibi TFF’ye bağlı alt kurullar, aldıkları kararlarla futbolun ve futbol adaletinin sürekli tartışılmasına sebep oldu. Bazen kişiye göre, bazen kulüplerin rengine göre verilen cezalar, kurulların adalet mekanizmasının sorgulanmasına yol açtı. Yarış başladıktan sonra ilan edilen cezai müeyyidelerle bazen kulüpler, bazen futbolcu ve yöneticiler mağdur edildi. 

Kulüp yöneticileri
Kulüp yöneticileri takımlarının hakkını koruma bahanesiyle hem TFF’yi hem de kurullarını yönlendirme ve baskı altına alma konusunda adeta uzmanlaşmış durumda. ‘Adalet istiyoruz’ çığlıklarının çoğu zaman “Evet, diğerlerine karşı adalet istiyoruz ama kendi adımıza ayırımcılık” manasına geldiğini söylemek yanlış olmaz. 

Futbolcular 
Çoğu futbolcu transfer masasında ‘profesyonel’ olduğunu hatırlıyor, bunu maalesef sahaya yansıtamıyor. TFF’nin sınırsız yabancı kuralından yakınırken, takımındaki yabancı oyuncudan daha iyi performans göstermek için yeterince çabalamıyor. Cenk Tosun gibi ‘iyi olan yerlinin yabancıyı kulübeye mahkûm ettiği’ örneği ortadayken, çalışmak yerine mevcut durumdan yakınmayı tercih ediyor. 

Teknik adamlar
Millî Takım’ın başında yıllar sonra bir yabancı teknik adamın olmasını kabullenemiyorlar ama ‘formsuzluklarıyla’ TFF’yi adeta buna mecbur bırakıyorlar. Birkaç iyi örnek hariç birçoğu ‘kulüp-yayıncı kuruluş-kulüp’ üçgeninde kaybolup gidiyorlar. Altyapıdan gelen gençlere neredeyse hiç yer vermiyor, yetişmelerine katkıda bulunmuyorlar. 

Taraftar
Tuttukları takımları ‘ölümüne sevdiklerini’ iddia eden fanatik taraftarlar çoğu zaman taşkınlıklarıyla kulüplerinin bol bol ceza almasına sebep oluyor. Sadece rakip takımı değil, bazen kendi futbolcusu ve yöneticisini de hedef alabiliyorlar. Bazen bir maçı, bazen bir şampiyonluk kutlamasını bile ağır cezaya dönüştürmeyi başarıyorlar! 

Medya
 Özellikle son yıllarda artan ‘kulüp aidiyetli’ futbol yorumcuları mevcut gerginliklerin üzerini kaşımayı ‘reyting malzemesi’ sayıyor. ‘Spor programı’ diye başlayan programlar ucuz magazin şovlarına dönüşmüş durumda. Saatler süren programlarda futboldan çok, futbol dışı konular ele alınıp köpürtülüyor. Ve ülkede futbol konuştuğunu, oynadığını, yazdığını, yönettiğini sanan ‘futbol paydaşları’ futbolu hep birlikte katlediyor...

Düzenleyen:  - SPOR
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...