TGRT FM'in emektar programıcısı Hülya Düzgün: Radyonun Güzin ablası

TGRT FM'in emektar programıcısı Hülya Düzgün: Radyonun Güzin ablası

YAŞAM Haberleri

Her sabah dinleyicilere dert ortaklığı yapan Hülya Düzgün, yeri geliyor insanları depresyondan çıkarıyor, yeri geliyor karı kocayı barıştırıyor.

GİZEM DUMAN
Herkes onu sesiyle tanıyor aslında. Kurulduğu günden bu yana (yaklaşık 20 yıldır) TGRT FM'de radyoculuk yapıyor. İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Sektöre en önemli okul olan TRT'de girmiş. Zaten düzgün diksiyonunu buna borçlu olduğunu söylüyor. Hâlâ çıkaramadıysanız, üst başlığı da okumadıysanız kimden bahsettiğimizi açıklamanın vakti geldi; Hülya Düzgün... Şu an 9:30-11:00 arası "Hülyalı Sabahlar" isimli programı sunuyor. Sadece radyoculukla da meşgul değil.... Bir süre TGRT'de sağlık programı sundu. Masal ve fonetik diksiyonla ilgili kitapları var. Zaman buldukça ders veriyor. Eşiyle birlikte bir de ajansları var. Gelin kendisini daha yakından tanıyalım...
Daha önce başka yerlerde çalıştınız mı?
TRT'de bir dönem çalıştım. TGRT'de çok uzun yıllar sağlık programı sundum. İlk uzmanlaşmış, içinde reklam olmayan sağlık programını biz yaptık. Hafta sonu ekrana gelirdi ve reyting listesinde hep üst sıralarda olurdu. Bana hep "Doktor hanım" derlerdi. Sağlığı çok seviyorum. Yayıncı olmasaydım doktor olmak isterdim. nbsp;
TGRT sizin için ne ifade ediyor?
Eşimle burada tanıştım, burada evlendim. Burada çalışırken anne oldum. Hafta sonu gelirdim mesela. Çocuğu bırakacak yer bulamazdım. Getirirdim, teknisyenin kucağına oturturdum. Ben içeride yayına devam ederdim.
Yayın saatinizden memnun musunuz?
En güzel saat bence. Çünkü kadınlar çocuklarını okula, eşlerini işe gönderince yalnız kalıyor. Onlara arkadaşlık ediyorum. Kendi aramızda şöyle bir şey yapıyoruz. Benim için de bir açık çay koyuyorlar. Bazen erkeklerin kulaklarını da çekiyoruz. Çocuklara karşı pozitif bir ayrımcılığımız var. Çocuk dostu bir program. nbsp;
Sizi sesinizden tanıyorlar, simanızı bilmiyorlar. İster miydiniz tanınmak?
Ben radyoyu tercih ediyorum. Televizyonun aşağıya çeken tarafları var. Mesela ışık iyi değil. Güzel çıkmıyorsunuz. Makyajınız saçınız güzel yapılmamış oluyor. Radyoda öyle değil. Kelimelerinizle, sesinizle, sıcaklığınızla insanları oraya çekiyorsunuz. Sadece sizin sesinize odaklanıyorlar. Bu çok güzel bir şey. nbsp;
Dertlerini anlatanlar da vardır mutlaka...
Olmaz mı! Birisi diyor ki, "Bugün siz olmasanız ne yapardım.." Tabii ki bensiz de devam edecek hayatına. Ama siz ondan sorumluluk çıkartıyorsunuz. "Allah razı olsun" diyor. Yayıncı olmasam bu cümleyi duyamam. Kimse yolda geçerken size bunu söylemiyor. Oturduğumuz yerden bir sürü kişiye hitap ediyoruz. Stüdyo kapkara bir kutu. "Şimdi sizinle konuşuyorum, birazdan intihar edeceğim" diyenler de oldu. Çevirmeye çalıştık. Depresyonun eşiğinde çok sevdiğimiz bir dinleyicimiz vardı. Bir başka dinleyicimiz, çocuğu olmadığı için üzerine kuma getirmekle tehdit ediliyordu. Bunlara da şahit olduk. Güneydoğu'dan bir dinleyici aradı bir gün. Kocası onunla hiç dışarı çıkmamış. Bir kere birlikte hastaneye gitmişler o kadar. "O önden gitti, ben arkasından yürüdüm" dedi. Hiç dışarı çıkmak için de talepte bulunmamış. "Ama sizin buraya geleceğinizi duysam, kavga etmek pahasına sizi görmeye gelmek isterim" dedi. Ne kadar güzel bir şey. Bu terapi gibi. Bana "Güzin Abla" derler. Eşler arasında tartışmalar oluyor zaman zaman. Diyorum ki, "2-3 gün sonra unutucaksınız. Hatta bunlara güleceksiniz. Arıyor dinleyici diyor ki; "Ne iyi oldu söylediğiniz. Kocamla tartışmıştık. Günlerdir uğraşıyorum, bir yüzüme bakmıyor. Siz böyle söyledikten sonra 'Hadi Allah'a emanet ol' dedi en azından çıkarken..." Bunlar çok hoşuma gidiyor. nbsp;
TGRT FM'in emektar programıcısı Hülya Düzgün: Radyonun Güzin ablası

İŞ VE ANNELİK BİR ARADA ZOR YÜRÜYOR
Oğlum bakıcısına 'Anne' diyordu
Programın içeriğinden bahsedelim biraz da..
Haber okumuyorum. Programın içinde kısa bir bültenimiz var. Sonra yayına devam ediyoruz. Her gün bir konumuz oluyor. Dinleyici akşamdan diyor; "Hülya Hanım şunu konuşabilir miyiz?.." Ya da gündemde olan bir meseleyi tartışıyoruz. İyi bir kütüphanem vardır. Çok okurum. Biz önce okuyan sonra dinleyen en son konuşan insanlarız.
Yayın öncesi, sonrası nasıl geçiyor?
6'da kalkıyorum. 8.30'da buradayım. Yayın öncesi uzmanlarla yaptığımız röportajlar oluyor. Sonra onun üzerine konu geliştiririz. 11'de programdan çıkıyoruz. Öğleden sonra da bir sonraki gün ya da bir dahaki hafta için hazırlık yapıyorum. nbsp;
Özel hayatınıza vakit ayırabiliyor musunuz?
Oğlum küçükken hem çalışıp hem annelik yapmak çok zordu. Çok fazla ilgilenemedim. Annemle aynı binada oturuyoruz. Bütün özel günlerine annem giderdi. Okuldaki hiçbir kutlama fotoğrafında yokum mesela. Bir ara bakıcısına "anne" diyordu yeni konuşmaya başladığında. Hem üzüldüm hem sevindim. Demek ki "Bakıcı iyi bakıyor" diye düşündüm. Şimdi 13 yaşında. Artık çok problem olmuyor. nbsp;
Masal kitaplarınız var. Oğlunuz bu masallarla mı büyüdü?
Aslında o masallar oğlumun bana uydurduğu şeyler. Her akşam yatmadan mutlaka masal okurduk. Masal yazmaya başlardım. Ona sorardım. Kuş mesela... Ormanda uçarken çöp görmüş. "Oğlum, ne diyorsun" derdim. "Anneee, çok üzülmüştür.." "E sonra ne yapmış olabilir oğlum?.." "Onun gagası küçük, alamaz ki onu..." Ne yapacak peki." "Arkadaşlarını çağırsın..." İşte masallar böyle doğdu. Benim değil oğlumun masalları aslında. nbsp;
Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz?
Facebook'u çok iyi kullanıyoruz. "Hülyalı Sabahlar"ın sayfası var. Twitter ve İnstagram'ı da kullanıyorum. Facebook'ta paylaşımlarım daha çok. Balıkesir'de, İzmir'de oturan dinleyicilerim, "Hadi bir Hülyalı Sabahlar buluşması yapalım" diyor. Bu şekilde bir sürü etkinlik düzenliyorlar. Fırsat buldukça ben de katılıyorum. nbsp;
"Ölene kadar bu işi yaparım" diyor musunuz? Daha büyük hedefleriniz var mı?
Bu iş, "Ayaklarım geri geri gidiyor ama ne yapayım ekmek parası" deyip yapılacak bir meslek değil. Çünkü dinleyici sesinizden anlar. Dolayısıyla ben bu işi istediğim sürece yaparım. Onun dışında hem dinleyiciye hem bana haksızlık olur. Aslında sürekli kendi kendime konuşuyorum. Düşünsenize sürekli mikrofona bakıyorsunuz. Bir arkadaşım bana demişti ki, "Mikrofana baktığında ne hissediyorsun?.." Beni seyreden insanlar görüyorum. Öyle hayal etmezsem deliririm. nbsp;
TGRT FM'in emektar programıcısı Hülya Düzgün: Radyonun Güzin ablası

Kadınlar için ofsayt tanımı
Hülya Düzgün, futbolla yakından ilgilenen bir isim. Haftada bir gün yazarımız Hasan Sarıçiçek'le spor programı yapıyor. Hemcinslerine ofsaytı şöyle anlatıyor: "Alışverişe gittiniz. Çok güzel bir cüzdan gördünüz. Ama kasada çok sıra var ve indirim de bitecek. Sizin o cüzdanı kasada bekleyen arkadaşınıza ulaştırmanız lazım. Fakat arada o cüzdanı almak isteyen başkaları da var ve kasaya doğru koşuyor. Cüzdanı arkadaşınızın eline öyle bir atmalısınız ki rakip yetişemeyecek ama arkadaşınız eline aldığında da rakiple kasiyer arasında kalmayacak." nbsp;




UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...