Afili devrimci: Mao Zedung

A -
A +
Afili devrimci: Mao ZedungBİZ OKUDUK DA N'OLDU? Mao gençlerin okumasından hoşlanmaz. Hanlin Akademisinde yaptığı konuşmada "Marksist yayınlara bile bakmayın" der "benim kitaplarımda her şey var!" Bu arada gizli muhalifler, Mao'nun kitaplarını yere göğe sığdıramazlar. Buna "hortlak haklamak" denir. Eski Çin inanışına göre bir şey ne kadar övülürse ömrü o kadar kısa olur zira. Aşırı yüceltilenler ansızın düşer ve parçalanırlar. Düşünebiliyor musunuz Mao methiyelerden bizar olduğunu saklamaz. Masallara efsanelere inandığına göre burjuvalıktan arınamamıştır hâlâ... Afili devrimci: Mao ZedungAfili devrimci: Mao ZedungMao ve arkadaşları takriben 10 bin kilometre süren uzun yürüyüş esnasında... Mao Zedung, 1893 yılında Hunan eyaletine bağlı Şaoşan köyünde doğar. Havalinin sakinleri eskiden beri imparatordan hoşlanmazlar. Nitekim Tayping ayaklanmasına da yardım ve yataklık eder, bedeline katlanırlar. Mao'nun dedesi haşmetmaaplarının sadık bendelerinden biridir, idam edilen köylülerin arazilerine konarak kirli bir servet yapar. Annesi mutaassıp bir Budist, babası ise paragöz bir çiftçidir. Mao da önceleri akranları gibi tarlada tapanda çalışır. Dedesi bakar pek çelimsiz, "bari kendini kurtarsın" der mektebe yollar. Klasik Çin tedrisatına Konfiçyus'un öğretileri hakimdir, saygı, itaat gibi başlıklar öne çıkar. Mao inadına dik başlıdır, ölümüne isyankâr... Ne ele ne avuca sığar... EVERİN DÜZELİR! Mektebi bitirince eşkıya hikâyelerine dadanır, krallara posta koyan halk kahramanlarını taklide kalkar. Belki uslanır diye evlendirirler ki 14 yaşındadır daha... Hanımı 18 yaşında güzelce bir kızdır, lakin onu eve bağlayamaz. Mao ani bir kararla Çang Şa'ya gider, "kardeş" adlı terör örgütü ile dağa çıkar. Sonra Hsiang'da bir okula yazılır. Polis okulu, sabunculuk, hukuk tahsili derken iktisatta karar kılar. Lakin eğitim dili İngilizce olunca kıvıramaz. Fikirleri oturmuş değildir. Bir ara Almanlara bayılır, bir ara Fransızlara hayrandır. Cumhuriyetin kurucusu Sun Yat Sen'e de toz kondurmaz. Siyasetin sertinden hoşlanır, sağ ya da sol fark etmez. Habire "yaşasın"lı, "kahrolsun"lu cümleler kurar, boşluğa yumruk sallar. Parasızdır, el kadar odada bir sürü öğrenci ile birlikte kalır. Çok okur, kafası karışıktır. Kâh devrimci olur, kâh monarşizme sıcak bakar. Bir ara sadece vücudu ile ilgilenir, yağmur ve güneş banyoları yapar, kış günleri nehre girer, uzun uzuuun seyahatlere çıkar. İmzası ilk defa "Yeni Gençlik" adlı bir dergide görülür, beden eğitimi ile ilgili sıradan makalelerdir bunlar. Rus Devrimi Asya'da büyük akis uyandırır. Mao o günlerde "Uyanık Halkın Kültürel Birliği" adlı bir örgüte takılmaya başlar. Uzak Doğu, Sosyalizm ile Batılı Hıristiyanlar marifetiyle tanışır. Nitekim ABD Üniteryan Kilisesi adına komünistlik yapan Katayama Sen, Pekin Üniversitesine el atar. Ardından Endonezya Komünist Partisinin mimarı Hollandalı Henk Sneevliet Çin masasına atanır. Fransız Komünistlerinden sağlanan ayni ve nakdi yardımla faaliyete başlar. AFİLİ MİLİTAN Mao o günlerde öğretmen okulundadır ve Ahlâk Profesörü Yang Çangki'nin kızı Yang Kaihui'ye sırılsıklam âşıktır. Bu kız kıpkızıl bir militandır, eğer ideoloji üzerine konuşacaksan kolay, gelir oturuverir yanına... Mao diyalektikten girer, gönül meselelerinden çıkar ve bi şekilde kızı bağlar. (Bu kadın bilahare Çang Kay Şek'in giriştiği temizlik harekâtında boğdurulacaktır.) Çin'in Kominist önderlerinden Li Ta Çao, Mao ile yakinen ilgilenir, ona üniversite kütüphanesinde iş ayarlar. Partide de bir yere getirecektir ama şaşkın çocuk adresi unuttuğu için 1922 kongresine katılamaz. Hollandalı Sneevliet kontrolünde yayılan Çin kızılları itidalli gider, yer yer ulusalcılara yanaşırlar. Hedef olmaktan çekinir, Koumintang içine sızarlar. Cumhuriyetin kurucusu Sun Yat Sen ölünce sular bulanır, Moskova, ÇKP'nin başına teşkilatçılığı ile tanınan Mikail Borodin'i yollar. Borodin küçük hücrelerden yanadır, yer altına inerler bir bakıma... Mao ve hücresi Hunan'da toprak sahiplerinin nasırına basar. Ancak hasımları da dişli çıkar, bakar pabuç pahalı, Kanton'a kaçar. Bu arada yükselmenin yolunun silahşörlükten değil, kalemşörlükten geçtiğini anlar. "Siyaset Haftası"na yolladığı makalelerle hızlı bir çıkış yakalar. Aksi konuşur, başına buyruktur. Nitekim tarım ağalarıyla hesaplaşmak için Hunan'da "Güz Hasadı" adlı bir eyleme maya çalar. Lakin bu gereksiz çıkış pahalıya patlar. Cezalandırılmayı bekliyordur ki, merkez komiteye alınır, parti basamaklarında tırmanmaya başlar. Zaman zaman kovulsa da umursamaz, Borodin'in desteği arkasındadır nasıl olsa... KIZILA ŞİDDET GEREK Mao'ya göre devrim çiçek resimleri çizerek gelmez. Şiddeti egemen kılmak gerekir ki, o da onu yapar. Eylemler artınca askerler üzerlerine gelir. Mao kâh suları zehirler, kâh tarlaları yakar. Kazandığı küçük zaferlerle büyük isim yapar. Karısı ve kız kardeşi öldürülse de yılmaz, kargaşadan güçlenerek çıkar. Neticede Çin hükümeti onu Moskova'ya şikayet eder. Politbüro patronları "tamam, tamam kulağını çekeriz" deseler de aksine önünü açar. 1931'de kurulan Çin Sovyeti'nin başına oturturlar. Mao daima en alttakilere oynar. Kaybedecek şeyi olmayan çulsuzları ayağa kaldırır. Irgatlara göre devrim toprak sahiplerinin fildişi yataklarında yatmak, karılarına kızlarına sarkmaktır. Ve bunlar ihtilal için gün saymaktadırlar. Mao belli bir sayıya erişince (1932) "Uzun Yürüyüş"ü başlatır, ancak hükümet mekanize birlikleri yollayınca dağılırlar. Bir süre Jinggang dağlarında gizlenir, burada köy ağasının albenili kızı He Zizhen'e göz koyar. İtiraz ne mümkün? Devrimci bu, ya alır, ya yakar! Japon işgali "Uzun Yürüyüş" için yeni bir bahane olur. Mao inatla ve ısrarla ilerler, beşi buzullarla kaplı 18 sıradağı ve 24 büyük nehri aşar. Bilhassa derin vadiler içinde çılgınca akan Tatu Nehrini geçmek zor olur. Gönüllüler ahşap tabanlı asma köprüyü ele geçirebilmek için intiharı göze alırlar. İktidar hırsı böyle bir şeydir işte... Adamlarının onda dokuzu ölse de lider işine bakar. ORMANDA İKİ FİDAN Peki bu ordunun ihtiyaçları neyle karşılanır? Tabii ki yağma ve soygunla. Ellerine öyle mal ve para geçer ki artar, taşıyamadıklarını halka dağıtırlar. Bu arada garnizonları basar, silahlara el koyar. Hapishaneleri boşaltır, hırlıyı hırsızı peşlerine takarlar. Yaklaşık on bin kilometre yürür ve sık sık çarpışırlar. Uçaklar enselerindedir. Nitekim karısı He bombardımanda yaralanır. Mao çocuklarını bir köylüye bırakır. Bu yavrular daha sonra bulunamazlar. Kızıl lider sızlanan karısına "Hanım hanım!" der, "Yedi yüz milyon ağaçlı bir ormanda, iki fidanın lafı olmaz!" O günlerde Çin ordusu Japonlarla boğuşmaktadır... Mao devletin askerini arkadan vuran "hain" görüntüsü vermek istemez, Çan Kay Şek'e işgalcilere karşı birlikte vuruşma teklifi yapar. Çan Kay soğuk dursa da generalleri razı olur, başkana söylenecek söz kalmaz. Japonların silahları güçlüdür, iki tarafı da sustururlar. Çan Çungking'e sığınır, Mao ise Yenan'a. Bir mağaraya kapanır tam 12 yıl felsefe yapar, ünlü denemeleri "Pratik Üstüne" ve "Çelişki Üstüne"yi yazar. Bu arada "oportünistleri" tasfiye eder, partide pürüz bırakmaz. ÇAPKIN DEVRİMCİ Karısı He'yi tedavi görmesi için Moskova'ya henüz yollamıştır ki bir tiyatro kumpanyasındaki genç artiste (Jiang Qing) vurulur. Merkez konseyin itirazına rağmen çocuğu yaşında 'çıtır'la yaşar. Bu fettan kız Mao'yu parmağında oynatacak ve ilerleyen yıllarda Çin'in başına bela olacaktır. (Bkz. Dörtlü çete) Her devrimci gibi Mao da evhamlıdır, mevzu koltuk ise babasına bile acımaz. Yakın arkadaşı Çu En Lay'ın adını "ampiriste" çıkarır mesela. Hatta bir ara "haydi casusları yakalayalım" adlı bir kampanya başlatır. İhbar üstüne ihbar, canı yanan yanana... O günlerde Mao seyahatlerini Amerikan uçakları ile yapmakta, Amerikan silahları kullanmaktadır. Washington'lu diplomat Dixie ile aralarında su sızmaz. Millet katıra biner onun altında yayla gibi Chevrolet ambulans... Harpten sonra kaldığı yerden teröre başlar. Darp, cinayet, kundaklama... Başkan Çan Kay Şek güçlüdür ama gereksiz yere panik yapar, elindeki kartları oynamadan Farmoza'ya kaçar. Kızıllar Pekin'e ellerini kollarını sallayarak girerler. Mao'nun ilk mesajı hayli ağırdır: "Halk için demokrasi! Gericiler için dikta!" Demokrasiyi gören olmaz ama diktatörlük ortadadır ayan beyan. Halk mahkemeleri üç vardiya kalem kırar, mahkûmları diz üstü çöktürür, kafalarına kafalarına sıkarlar. Yerli yetikli insanları maymuna çevririr, kağıttan külahlar geçirip alaya alırlar. Hakaretin, tecavüzün bini bir para... Mâlum Çinliler Türklerden hoşlanmaz. Netice de Mao da bir Çinlidir ve gereğini yapar. Doğu Türkistan'da görülmemiş katliamlara imza atar. Mao'ya göre yeryüzündeki insanların yarısı ölse bile devrim için savaşılmalıdır. Hindistan lideri Nehru bu sözler karşısında dehşete kapılır adeta. Al sana bir Stalin daha... Dediğini de yapar, ülke acından kıvranırken nükleer silaha milyar dolarlar harcar. "ZEHİRLİ" ÇİÇEKLER! Mao'nun öngörüleri ne yazık ki pratiğe oturmaz. Ağaların elinden almakla toprakların verimi merimi artmaz. Eşitliği ancak dipte sağlayabilir, vatandaş doyamaz, ısınamaz, korku ile yaşar. Bir urba, bir kasket... Eğer imtiyazlı iseniz bir de bisikletiniz olur o kadar. Mao bakar işler sarpa saracak "100 çiçek" adını verdiği açılımla mesuliyeti paylaşmaya kalkar. Ülke aydınlarından en az yüzü çareler üretmeli ve bunlar programa konulmalıdırlar. Çiçekler ne yüzde, ne binde durur, artar da artar. Ancak çarelerin pek azı rejime sadık kalır. Mao bu çiçekleri "zehirli" ilan eder ve "zakkum" muamelesi yapar. Ardından "Büyük Sıçrama" hamlesini başlatırsa da umduğunu bulamaz. Bütün büyük önderler gibi o da kendini ulaşılmaz sanır, her konuda konuşur, bildiğine de bilmediğine de karışır. Alkış, alkış, alkış... Başı döner, çocuklaşır. Bırakın olgunları ağzı süt kokan tıfılları bile Maocu programa alır. Emrettiği yere yol açılır, dilediği noktaya liman yapılır. İyi de çelik üretimini planlarken ufak bir hata yapar. Tesisin kurulduğu yerde ne kömür madeni, ne de demir filizi vardır. Demiryolu hattı ile iş kurtulur ama astarı yüzünü aşar. Yine çiftçileri sanayiye kaydırmakla üretim artmaz, aksine tarım da dibe vurur, kıtlık başlar. 12 milyon insan telef olur bir yılda. Sahi, Bilimsel Sosyalizm böyle bir şey midir acaba? GEL OTUR, GİT DEFOL! Mao'nun en büyük yanlışı bedelini düşünmeden Kremline posta koyması olur. Kruşçev de Rus uzmanları geri çeker, zaten kör topal yürüyen sanayi hepten teklemeye başlar. "Büyük kurtarıcı!" bakar memleket düzelesi değil, topu taca atar. Marksizm üzerine derin tahliller yapması gerektiğini söyleyerek köşesine çekilir, yükü Çu En Lay'ın üzerine yıkar. (1957) 1958 Vuhan Kongresi ile Liu Şao Çi'yi eliyle cumhurbaşkanı yapar. Sonra pişman olur, Liu Şao Çi'yi revizyonist ilan eder ve ayağını kaydırır. "Gel" dediği gelecek, "git" dediği gidecektir. Parti yönetimi ve ordu elindedir nasıl olsa. 1966'da yeni bir şov peşinde koşar, tam 11 milyon kızıl muhafızı Pekin'e yığar. Düşünebiliyor musunuz 50 km uzunluğunda bir kafiledir bunlar. Ellerinde kitaplar, boyun damarlarını kabarta kabarta Mao'nun sözlerini çığırırlar. Gel de korkma! Ulu önder, artık karısı Jiang Qing ve yeğeni Yao Ven Yuan ile çalışmaktadır. Sen, ben, bizim oğlan... Aile boyu CacoCola! Ve teori ile bağdaşmayan şeyler olur, Halk Kurtuluş Ordusu, halkın canını yakar (1969). Kızıl muhafızlar karşı devrimcileri (!) öldürmekle kalmaz, etlerini kızartıp yakınlarının ağzına tıkar. Ceset ceset ceset... Kazıklar üzerinde kuru kafalar... Adam sanki Karpatlar'ın Voyvodasına nazire yapar. Köklü Çin medeniyetine dair ne varsa tahrip edilir, aydınlar sanatkârlar kör kurşunlara uğrar. Bu işgüzârlığın adını da "Büyük Kültür Devrimi" koyarlar. Afili devrimci: Mao ZedungSENEDE BİR GÜÜÜÜN!.. Senede sadece bir gün (ekim başında) devrim hatırlanır. Kızıl bayraklar, Mao resimleri fora edilir. Kızlar, oğlanlar kaz adımı yürür, tayyareler uçar, tanklar, toplar... Sonra... Sonra n'olsun? Mersolar, Kadillaklar dökülür yollara... Afili devrimci: Mao ZedungAfili devrimci: Mao ZedungAfili devrimci: Mao ZedungDeng Xiaoping DEVRİMİN 'DENG' HALİ Mao ölünce 1.50'lik bir adam (Deng Xiaoping) ipleri ele geçirir. Cüce Deng, Maonun dengi değildir ama dengeli gider. Meydan nutuklarında "kudretli Marx gökyüzünde oturuyor ve ne yaptığımızı görüyor" dese de Marksizm'in çare olmadığını bilir, Çin'i liberalleştiriverir. Cola ve sakızla başlayan macera fren tutmaz. Gençler dünyayı tanır, paranın tadını alırlar. Artık Çin'den de müteşebbisler çıkar ve ejderha kıpırdanmaya başlar. Sonrasını biliyorsunuz... Çin, milyonlarca milyonerli kapitalist bir ülke olur... Parfüm kokusu, fuhuş, kumar, taklit pazar, çakma markalar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.