Erkek adı Cavid kız adı Cavidan!

A -
A +

Biliyorsunuz, ne zamandır "iz bırakan isimleri" anlatıp duruyoruz. Bugün yine öyle yapacak, "iz bırakan isimleri" yazacağız. Lâkin bir farkla, bu defa içinde insan hikayesi bulunmayacak... Biraz karışık mı oldu? Okuyun, anlaşılacak. Efendim Çanakkale'de yatan şehitlerimizin kabir taşlarını bakarsanız karşınıza bir sürü Mehmed çıkar. Kastamonulu Mehmed, Üsküplü Mehmed, Mardinli Mehmed... Milletimiz onların cümlesine "Mehmedcik" der ve Fatihasız bırakmaz. Anadolu'da dörtlemeler vardır sonra. Ahmed, Mahmut, Muhammed, Mustafa gibi... Ebubekir, Ömer, Osman, Ali... Hanefi, Numan, Malik, Şafi... Cebrail, Mikail, İsrafil... (Azrail Aleyhisselam da büyük melektir, ama adı pek kullanılmaz.) Ve aylar... Sefer, Recep, Şaban, Ramazan... Kızlarda Şevval!... Günlerden Cuma! Bedreddin, Şemseddin, Nasreddin, Nureddin, Vecheddin, Taceddin, Selâhaddin, Sebahaddin, Seyfeddin... Yani dinin ayı, güneşi, yardımcısı, nuru, vechesi, tacı, selâhı, sabahı, kılıcı... Bunlar her ne kadar "tin" ekiyle nihayetlenince mânâsızlaşırlarsa da "düzelsin" demekle düzelmez, galat-ı meşhur lügât-ı fasîhi baskı altında tutar. Ehli Beyt aşıkları Ali, Rıza, Esedullah, Cafer, Haydar, Kâzım, Murtaza isimlerine bayılırlar. Hatta halkımız Hasan Hüseyin ve Ali Osman ismini birlikte koyar. Bizim kızlarımızın adı ekseri Ayşe'dir. Bir o kadar da Haticeler, Zeynepler, Fatımalar... Sonra Kübralar, Zehralar... Müslümanlar bütün peygamberlere hürmet eder, oğullarını İsa, Musa, Harun, Yahya, İbrahim, İsmail, Nuh, Adem, İdris, İlyas gibi nebilerin (Aleyhüsselatü vesselam) adlarıyla şereflendirir, kızlarını da Meryem, Asiye, Zeliha, Hacer, Amine gibi asil isimlerle taçlandırırlar. Bir oğlu bir kızı olanlar Cemil Cemile, Tahir Tahire, Macid Macide, Fahri Fahriye, Naci Naciye, Nuri Nuriye, Sabri Sabriye, Sadık Sıdıka gibi isimlerle aynı anlama vurgu yapar... "Emel Temel", "Nimet Hikmet", "Dilek İpek" ikililerinde ortak mânâ yoksa da kafiye uyar. Bi de aziz milletimin şiirden hazzetmediğini söylüyorlar. Kerem ile Aslılar, Ferhat ile Şirinler, Yusuf ile Züleyhalar, Mecnunlar, Leylalar... Uğurlarına yazılmış sayısız mısra... Second name please Tanzimatla birlikte isimlerde bir dalgalanma yaşanır. Talâtlar, Ziyâlar, Agâhlar... Bir dönem Fransızlar gibi çift isim kullanılır. Tevfik Fikret, Ali Suavi, Halid Ziya, Cevad Rıfat, A. Djevdet, Fikret Mualla... Derken bir Kemal modasıdır başlar. Ali Kemal, Namık Kemal, Behçet Kemal... Soyadı kanunu ile falan oğlu filan, ya da filancazadeler devri kapanır. Telefon rehberinde sayfalar dolusu Öztürk, Türkoğlu, Bozkurt görürsünüz ki; soyadlar ayırıcı olmaktan çıkar. Herkes Aslan, Kaplan, Koç, Küheylan... Öyle ya Özkeçi, soyadı kime uyar? Cumhuriyetle birlikte Kurtuluş, Ülkü, İlke, Utku, Cumhur, Özalp, Gökalp isimleri sıkça duyulmaya başlar. Bürokraside yükselmek isteyenler Atanur, Ataman, Atakan, Atabay, Zeki, Çevik gibi isimlerde karar kılarlar. Bir de emir kipiyle şekillenen isimler vardır: Yücel! Yüksel! Güven! Emredersin paşam! Eller pantolan çizgisinde göğüs ilerde... Komutlar tekrar: Övüneceğim! Çalışacağım! Güveneceğim! Tamam, rahat! Savaş! Öcal! Vural! Hınçal!.. Abi bu ne öfke yaaa! Bizim alfabelerimizde Oyalar, Sunalar vardı sonra. Oya ip atla! Kaya top oyna... Kaya... Yalınkaya, Sarper, Yalçıntaş... Kadınlar uyanıktır, onlar yontma taş devriyle oyalanmaz, postu cilalısına yayarlar. Elmas nineler, Yakut hanımlar, Yeşim kızlar... Lâkin Tunç devri erkek egemendir icabında. Tunç, Tuncer, Tuncel... Tuncaylar, Aytunçlar... Adı "tunç"lu çocuklar "tunç"tan heykellere çelenk bırakırlar... "Doktor doktor kalksana!.." Moğol muhabbeti Tamam Mete, Atilla, Teoman gibi hakanlar Türk'tür, iyi de kılıcından Türk kanı damlayan Cengiz'de ne ararlar? Hem Timuçin, Kubilay gibi Moğol kağanlarında ne bulurlar? Bu arada "itibarlı isimler" ufak ufak erozyona uğrar. Ayşeler Ayşen, Ayşın, Ayça olurlar. Birileri İbrahim'i İbo, Mehmed'i Memo, Hasan'ı Haso diye yuvarlar. Şu güzel lisanımız Agop'ların merhametine kalınca köpeklerin adı Arab'a, böceklerin adı (haşa haşa) 'karafatma'ya çıkar. Nedense Türk filmlerinde Cabbar, Gaffar, Adil, Mennan, Kadir gibi Allahü teâlânın güzel isimlerini taşıyanlar zalim, ya da fırıldak olurlar. Çaktırmadan tahribat! Madem eskilerin Sema'sı, Feza'sı, Hilal'i, Zuhal'i, Necmi'si, Necmiye'si vardır, al öyleyse sana Gökben, Gökçen, Gökmen, Göksel... Yeniliğe bak! Ellilerde halk hayli politize olur, o yıllarda doğanlar Adnan, Berin, Celal, İsmet gibi isimler taşırlar. Derken Bülentler, Rahşanlar, Süleymanlar, Necmeddinler, Alpaslanlar... Sonra erli isimler revaç bulur. Ercanlar, Erdinçler, Erdoğanlar... İlk çocuk İlker, son çocuk Soner. Tamam da dükkanı kapattık derken bir tekne kazıntısı gelirse? Soner "sondan bir evvelki er" olur mecburen. Yeni doğana da "Dursun" derler. Kızlar da ilk "İlknur" olur, son "Sonnur", hesapta olmayanlara ise "Yeter" ismi düşer. Size bir sır vereyim mi, en tatlıları da "istenmeyen" veledler olur, çoğu kez yaşlı anaya babaya onlar bakar, ebeveynlerini utandırırlar. Bir ara hanlar ayaklanırlar: Erhanlar, Ayhanlar, İlhanlar, Gökhanlar, Batuhanlar. Ve kanlı isimler: Erkan, Özkan, Doğukan Satılmış, Anadolu'da sık kullanılan bir isimdir, hikmetini çözemedim ama bir bildikleri vardır mutlaka. Din, millet, vatan gibi değerler uğruna sattım manasına gelebilir mi acaba? Maksat yenilik olsun Eğer bir çocuğun adı İhsan, Muhsin, Tahsin, Hulki, Hulusi, Feridun, Nebahat, Neriman filansa dedelerinden ninelerinden biri o ismi taşıyordur mutlaka. Hasılı isimler iki kuşakta bir hatırlanır, tekrar piyasaya çıkarlar. Günümüzde ne yazık ki stadlar ve podyumlar belirleyici oldular. Adam üç oğlunun adını Metin, Ali, Feyyaz koymuş, Hakanlar, Okanlar, Rıdvanlar, Sibeller, Ebrular, Tarkanlar... Şenol, Birol, gool... Cem, Barış, Ajda, Berkant... Ünlülere serenat! Ünlü deyince hatırladım bir de Ünallar, Ünverler, Ünsallar var. Evet bir ismin kulağa hoş gelmesi önemli, ama ya mânâ? Sanem, put demek meselâ. Sude şiir gibi bir kelime ama ezik, sıvaşmış, bulaşmış gibi iç açmayan bir anlam taşıyor. İnternette tanışan iki genç evlenmiş barklanmış çocuklarının adını "Yahooo" koymuşlar. Kardeşlerinin ismi şimdiden belli, "Nur topu gibi bir Google, çıtı pıtı Excel, mini mini Word!" Çiçek bahçesi gibi isimler * Filiz, Çiğdem, Nergiz, Yasemin, Defne, Kiraz, Jale, Lale, Reyhan... Çiçekli isimler hanımlara yakışır, hele güllü olursa... Gül, Gülbeyaz, Gülçin, Destegül, Gülnihal, Gülcihan, Gülendam, Gülgün, Gülhan, Gülizar, Gülnar, Gülnaz, Gülseren, Gülsüm, Ayşegül, Gülbanu, Gülbahar, Gülşen, Gülten, Gülay, Gülnur... Bak Gülnur dedik de aklıma geldi. Bu isimlerin çoğunu (nur) parantezine alıp kullanabilirsiniz. Nuray, Nurten, Nurşen, Nurbahar, Nurbanu, Binnur, Ayşenur gibi... "Ay" çarpanıyla bir o kadar daha isim çıkar karşınıza... Ayten, Aynur, Gülay.. Sonra renkler: Arapça ezraktan (maviden) gelen Azra, ebyaddan (beyaz) gelen Beyza, esvedden (siyah) gelen Sevda, ahmerden (kırmızı) gelen Hamra, ahdardan (yeşilden) gelen Hadra güzel isimlerdir. Bir de sarıdan gelen Safra vardır lâkin mâlum kese yüzünden kullanılmaz. Leyla aynı mantıkla leyl (gece) kelimesinden türer ki şairler onsuz yapamazlar... Elvan ise renkler demektir alayını kucaklar. Esma-ül hüsna Allahü tealanın 99 güzel ismidir. Çocuklara konurken başlarına bir "abd" eki ilave etmek lâzımdır. Abdurrahman (merhamet eden Allah'ın kulu), Abdürrahim (Rahim olan Allahın kulu) gibi... Gafur (kullarının günahlarını bağışlayan) demektir ki tek başına kullanılamaz. Orhannn, Nalannn! Yeşilçam filmlerinde ise "ekolu" isimler prim yapar! Şimdi iki âşık düşünün, Boğaz'da... Filiii Zakın ile Cüneyyyy Tarkın, o ağacın altında... Ağır çekimde, hani yüzer gibi birbirlerine koşturuyorlar. "Orhannn!" "Nalaaannn!" Sondaki "n" önemli, zira finalden az önce "nı nı nınnn" gong vuracak, düğüm çözülecek, mevzu aydınlanacak. Ve bir can rüzgarıdır kopar. Özcan, Ercan, Uğurcan, Oğulcan... Mini mini Bircan, gözleri mercan! Bilahare otsal süreç. Çağla, Çınar, Melisa... Artırabiliriz aslında, Lahana, Pırasa... Dinng danng donnnng!.. Bayan Bitkiye Öznebat danışmaya... Eğer yetmişli yıllarda doğan bir oğlan çocuğu "Deniz" adı taşıyorsa "ihtimal" Deniz Gezmiş'e atıf yapılıyordur. Ulaş hakeza... Evrim, Devrim zaten aşikar... Buna karşı Kürşatlar, Asenalar çıkar. Ne zaman ki arabaların arka camlarına "Huzur İslam'dadır" bandları yapışır, Alpler, Alperler, Alperen olurlar. Yesevi yolu, derviş gaziler, Abdülkerim Satuk Buğralar... Sevtap, Anıl, Okşan yenilik adına çıkan asri isimlerdir, pek saltanatları olmaz. Muhafazakârlar da değişiklik arar ama Tuba, Büşra, Emre, Burak çok tutar. Unutulan sahabe isimleri Halid, Şeyma, Hamza, Bilal tamam da Ammar, Yasir, Sümeyye, Mus'ab koymaya kalkarsanız nüfus idaresinde cıngar çıkar. Usâme ne güzel isimdir halbuki, ah o 11 Eylül olmasa... Şimdi yeni bir moda çıktı, açıyorlar Mushaf-ı şerifi, parmaklarını rastgele bir yere basıp okuyorlar. Sanırım Aleyna bu yolla bulunmuş olmalı, yarın Aleyke, İleyke, Ellezi de koyarlarsa hiç şaşmam. Peki ya parmağınız kafir, facir, fasık gibi mânâlar taşıyan kelimelere takılırsa? Di mi ama...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.