Ortak kültür sınır tanımaz

A -
A +
Ortak kültür sınır tanımaz 

Son Akdeniz Ülkeleri Toplantısında Batılı monşerler Beşar'ı sıkıştırmış, Türkiye-Suriye yakınlaşmasından duydukları rahatsızlığı dile getirip parmak sallamışlar. Beşar'ın da kafası atmış, "Bakın mayınları kaldırdım" demiş, "Kızdırırsanız sınırları da kaldırırım!" Şam'da yaşayan bir Türk, sekiz yıldır buradayım, sadece bir tane sarhoş gördüm diyor halbuki bu ülkede alkol yasağı da yok. Sonra Suriye'de kapkaç olmaz. Bir kere halk hırsızın üstüne yürür, hırpalar, sonra karakolda buruştururlar, bir posta da kodeste geçer, canını çıkarırlar... Kısacası burası "emin" bir diyar. Said Amca bunu teyid eden bir hadise anlatıyor: "Yıllar evvel karayolu ile hacdan dönüyoruz Halep'te konakladık. Otomobilin tavan bagajına bavulları sarmışız, çözmeye başladım. Otelci sordu, "hayrola?" - İçeri alacağım, n'olur, n'olmaz. - Bi şeycik olmaz. Hiç uğraşma üstünde bırak. Bavullar üç gün boyunca sokakta kaldı, hakikaten kimse dokunmadı onlara... Genelde Arap deyince esmer kara kaşlı kara gözlü insanlar gelir aklımıza... Halbuki Suriyeliler kumralcadırlar, hatta aralarında sarışına kaçanları var. Çocukların yarısı renkli gözlü, çakır, yeşil, ela... Boncuk boncuk bakıyorlar insana. EVİNİZDE GİBİSİNİZ Emin olun dünyanın hiçbir yerinde Suriye'deki kadar rahat dolanamazsınız. İnsanı aynı bizim insanımız. Mutfağı bizim mutfağımız. Tesettürleri bile bize benziyor daha ziyade manto eşarp kullanıyorlar. Suriye'nin Türkiye ile uzun bir sınırı var, kültürler zaten hudut tanımıyor. Aynı ezgileri dinliyor, aynı lezzetlerden hoşlanıyor, dünya siyaseti hakkında benzer tepkiler veriyorlar. Halkı Müslüman ve büyük ekseri sünni Osmanlı'yla problemleri yok, dedelerimizden kalan eserleri de iyi korumuşlar. Onların da fukarası kağıt topluyor, seyyarları kaldırıma yayılıyor, aynı bizim hesap pamuk helva yapanlar, mısır kaynatanlar... Kışlar elbette daha yumuşak, bahar erken geliyor. Henüz nisan başında çağla bademler tezgaha düşüyor. Onların otobüsleri de fişek gibi, güya takometre var ama Türklerden teknoloji transferi yapmışlar, 120'yle de gitse 80 gösteriyor. DOSTLAR ARASINDA... Hafız Esad'lı yıllarda Suriye'ye hakim olan BAAS'çılar Türkiye ile gereksiz yere köprüleri atmışlar. Lakin halklar arasında bir sürtüşme hiç olmamış. Olamaz da... Tayyip Beyin ve Kürşad Tüzmen'in çabaları malum, Beşar Esad da kayıtsız kalmamış çağrıya. Ankara Şam arasındaki buzlar erimiş, iki başkent tekrar kaynaşmış yıllar sonra. Son Akdeniz Ülkeleri Toplantısında Batılı monşerler Beşar'ı sıkıştırmış, Türkiye-Suriye yakınlaşmasından duydukları rahatsızlığı dile getirip parmak sallamışlar. Beşar'ın da kafası atmış, "Bakın mayınları kaldırdım" demiş, "Kızdırırsanız sınırları da kaldırırım ha!" Ne kadarı doğru bilmiyoruz ama çarşı pazarda bunlar anlatılıyor. Başer'in hanımı Esma Türk asıllı, Humus eşrafından, ailesi "Itri" soyadı taşıyor. Suriye'de hayat ucuz, harcıyorsunuz harcıyorsunuz bitmiyor. Bozdurduğunuz paralar elinizde kalıyor. Aslında para bozdurmanıza da gerek yok, Türk parası her yerde geçiyor. Hatta Euro'nun kabul görmediği yerlerde liranın saltanatı sürüyor. Suriyeliler ailelerine çok düşkünler, hanımlar önde tutuluyor, çocuklar omuzda taşınıyor. Muhabbeti pek seviyorlar, komşuluk önemli, maaile toplanıp akşam gezmesine gidiliyor. Genelde ayrı oturuluyor, erkekler dama balkona çıkıyor, kadınlar misafir odasına kuruluyor. Bu sohbetler gece boyu sürüyor, bazen eve günün ilk ışıkları ile dönülüyor. CAN BOĞAZDAN... Hali vakti yerinde olanlar yemeği dışarıda yiyor. Olmadı sipariş veriliyor. Bazı evlerde aylarca tencere tıkırdamıyor. Lokantalar lunapark gibi, belki 5 bin kişiyi ağırlayabiliyor. Hiç aceleleri yok, patlamış mısırlar, kestaneler geliyor, nargileler tütüyor, mırralar yuvarlanıyor. Buna rağmen kilolu değiller, demek yakıyorlar. Tatlıcılık ayrı bir sanat, çok da ustalar. Kimse evde uğraşmıyor gidip erbabından alıyor. Kadayıf baklava on numara. "Şam fıstığı" bol ya, acımadan atıyor, halı gibi seriyorlar. Evleri de evlilikleri de bize benziyor. Görücü usulü yaygın, gelinleri genelde oğlan anaları seçiyor. Gençleri de görüştürüp fikirlerini alıyorlar. He derlerse kollar sıvanıyor, hazırlıklar başlıyor. Düğün cemiyetinde kadınlar evde, erkekler camide toplanıyor. Yanık sesli hafızlar Kur'an-ı kerim okuyor, cami avlusunda da dondurma dağıtılıyor, ağızlar tatlanıyor. BİZE BENZİYORLAR... Son yıllarda karışık düğünler de yapılmaya başlamış, bu yüzden yaşlılar Türk dizilerine pek kızıyorlar. Dizilerimiz (ne yazık ki) pek müessir, korkarım bazı hastalıklar sirayet edecek onlara. Film dediğin seyredilip geçilir ama bunlar kaptırıyor, abartıyorlar. Evlerde niza çıkıyor. Tartışanlar, boşananlar... Oyuncularımızı reklam panolarında görünce şaşırıyorum. Hani adaylık koysalar kesin mebus olurlar. Biliyor musunuz yabancı bir şehri gezerken hep şu soruyu sormuşumdur. "Bak bakalım. Hayatının kalan kısmını burada geçirebilir misin acaba?" Çoğu kez ölçerim tartarım İstanbul ağır basar. Tereddütsüz evet diyebileceğim birkaç şehir oldu. Bunlardan biri Şam... Halep, Humus, Hama da olabilir icabında... Evet burada yaşanır, hem fevkalade komşuluk yapılır bu insanlarla... Ortak kültür sınır tanımaz 

VER Bİ BURTAKA Diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi Suriye'de de meyve suyu satmak geçerli bir iş kolu... Elma, muz, ananas gibi meyveleri acımadan sıkıyor, doyurucu karışımlar hazırlıyorlar. Ortak kültür sınır tanımaz 

Suriyeliler aileye çok düşkünler. Fırsat buldukça çoluk çocuk gezmeye birlikte gidiyorlar...Ortak kültür sınır tanımaz 

KÜLTÜRLERİ DE AYNI, ÇARŞILARI DA... Suriye'de, her ne kadar sağda solda devlet başkanı posterleri görünüyorsa da baskı yok, ya da biz hissetmiyoruz. Fotoğraf makinesini, kamerayı rahat kullanabiliyorsunuz zira. Yanınızda yörenizde polis bitmiyor, objektifi kime çevirseniz gülümsüyor, el sallayıp poz veriyorlar. Onlar da Anadolu insanı gibi lokma paylaşmaktan hoşlanıyor, piknikçiler çıkınlarını gösterip "buyrun" diyorlar. Tarih boyunca değişik kültürlere ev sahipliği yapan Suriye'nin ciddi bir mutfağı var. Yoğurtlu dolma gibi Araplara has yemeklerden tutun, acemlerin etli safranlı pilavına kadar. Onlar da bizim gibi badılcana bayılıyor, hudaratsız (yeşilliksiz) yapamıyorlar. Yoğurdu zahter (kekik) ve zeytinyağı ile süslüyor, humusu baş köşeye koyuyorlar. Ortak kültür sınır tanımaz 

Yabancı dil bilmeden gezebilirsiniz Suriye'de Türkçe ile rahat dolanıyorsunuz. Esnaf kırık dökük de olsa dilimizi biliyor. Kaldı ki ülkede 4 milyon Türkmen var, bunlar bozulmamış bir Türkçe ile konuşuyorlar. Türkmenler daha ziyade Golan tepelerinde yaşıyorlarmış, İsrail işgal edince zor durumda kalmışlar. Mecburen büyük şehirlere gelmiş ama pek düzen tutturamamışlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında da Suriye'ye bir akın olmuş, özellikle şapka inkılabından sonra başı İstiklal mahkemesi ile derde girenler Hatay'a (O zamanlar Fransız idaresinde) geçmiş bir süre problemsiz yaşamışlar. Ne zaman ki Hatay da TC'ye geçmiş, inmişler aşağıya... Bunlar genelde eğitimli, ağır kamil insanlar. Suriye'de de itibarlılar, sözleri dinleniyor. Aslında memleketimizin de ihtiyacı var onlara. Muhiddin Arabi Hazretlerinin medfun bulunduğu Salihiye'de ve Kasiyun eteklerinde (Dağ Mahallesi) çok miktarda Anadolu asıllı yaşıyor. Onlara Muhacirin ya da Etrak deniyor. Etrak içinde hikayesi en yürek buranı elbette Vahideddin Han.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.