Ucuz işgücü ucuz enerji

A -
A +
Gözden ıraklar gönülleri yakın 'Dost Bangladeş'Bölüm-3 Yazı ve fotoğraflar: İrfan Özfatura / irfan.ozfatura@tg.com.tr Bangladeş, Türkleri de ısrarla yatırıma çağırıyor, mülkiyet hakkı, vergi muafiyeti, sermaye transferi ve kanun önünde eşit muamele vaad ediyor Dakka öyle dakkada gidilen bir yer değil. Aktarmalı ulaşabiliyorsunuz ve bir koca gün (hatta fazlası) yollarda geçiyor. Geçen yıl Türkiye'den 310 Bengalli iş adamı vize istemiş, bu yıl sayı 1200'e varmış. Bangladeş'ten vize isteyen Türk işadamlarının sayısında da yaklaşık 4 misli artış var. Eğer THY direkt uçuşlara başlarsa ticaret hacmi artar. İstanbul, Bangladeş'in Batıya açılan kapısı olur ki bu iki tarafa da yarar. Bangladeş ile ticaretimiz bu yıl 309 milyon dolardan 500 milyon dolara çıktı. Onlar genel de jüt satıyor, tekstil makineleri alıyorlar. Boyama, yıkama üniteleri filan... Ülkenin en büyük gelir kaynağı yurtdışındaki işçilerin yolladığı paralar. Sadece Suudi Arabistan'da 1 milyon Bengalli var. İtalya'da 140 bini aşıyorlar. Onlara özenen maceracılar riskli yolculuklara çıkıyor ya TIR kasalarında ya derin denizlerde boğulup gidiyorlar. Bunlardan bir kısmı Süleymaniye ve Küçükpazar'daki viranelerde kalıyor. Zor şartlar altında, onu yirmisi bir odada... Üç kuruşa bir iş bulacaklar da yevmiyeyi doğrultacaklar. Karınlarını doyuracak memlekete para yollayacaklar. Ucuz işgücü ucuz enerjiBangladeşliler tekstilde güçlüler ama marka olamamışlar, dileriz ortak işler yapılır, Türklerden öğrenecekleri çok şey var zira!TEKSTİL LOKOMOTİF Bangladeş ihracatının % 74'nü tekstil ürünleri teşkil ediyor, bu sektör en büyük iş kapısı. Lakin, becerikli bir elemanın alacağı taş çatlasa 50 dolar, vasatlar 30'u da alamıyor. LC Waikiki ve Simge Çorap üretime geçmiş, Sanko'nun da geleceği söyleniyor. Ülkede çıkarılan doğalgaz ve elektrik dünya fiyatlarının çok altında ama... Aması var, elektrik sık kesiliyor. Ucuz enerji ve ucuz işçilik seramikçilerin önünü açmış, bu işgücünün yıldızı parlıyor. Bengal Körfezi'nde ve ülkeyi ağ gibi saran nehirlerde yakalanan balıklar ihraç kalemi olabilir ama değerlendirilemiyor. Ama jüt (hint keneviri) denildi mi bir numaralar, dünyanın dört bir yanına lif satıyorlar. Bunlar halı çuval halat urgan imalinde kullanılıyor. Pirinç çok pahalandı diyorlar bakıyorsunuz 50 sent bile etmiyor. N'apsınlar, alım güçlerine göre konuşuyorlar. Ama paraya para demeyen zenginler de var. Hatta araba ve tablo koleksiyonu yapacak kadar... Eskiden n'olur n'olmaz diye bir ayaklarını dışarda tutuyor, İngiltere'de ev villa alıyorlarmış. Şimdi üretmenin tadına varmışlar, artık ellerini taşın altına sokuyorlar. Bütün bu tereddütlerin altında 70'lerdeki uygulamalar yatıyor. Mucib ür Rahman'lı yıllarda devlet devletçiliği denemiş, her şey ters gitmiş yine de geri adım atmamışlar. Hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırmacılık, bananecilik dolayısı ile işsizlik ve fukaralık hep o günlerden miras... ÖZELLEŞTİRME TAM GAZ Şimdi rejimin sadece adı sosyalist. Toplantılara başlamadan evvel bir hafız efendi Kur'an-ı kerim tilavetinde bulunuyor. Söze besmele ile başlıyor, Huda hafiz, fi emanillah diye noktalıyorlar. Devletçiliğin çıkmaz sokak olduğunu fark etmişler, bir yandan özelleştirme yapmaya çalışıyor bir yandan müteşebbisleri özendiriyorlar. Son 11 yılda özel sektör 4 milyar dolardan 14 milyar dolara yükselmiş. Bunu fevkalade sıhhatli buluyorlar nitekim % 5.5'lik bir büyüme oranı yakalamışlar. Türkleri de ısrarla yatırıma çağırıyor, mülkiyet hakkı, vergi muafiyeti, sermaye transferi ve arzu edildiğinde tesis taşıma izni veriyor, kanun önünde eşit muamele vaad ediyorlar. Odalar birliği Başkanı Enis-ül Hak "Ticaret önemli" diyor, "Bu ülkeler ticaret sayesinde Müslüman oldular. Artık dünyaya sadece AB ve ABD penceresinden bakmıyoruz, Türkiye'nin gücü iyiden iyiye hissediliyor. GÜLEN YÜZLERİ YETER Turizmden çok ümitvarlar. Özellikle uzunluğu 100 mil olan Coxpazar kumsalından ve Sunderban sazlığından para çıkarabileceklerine inanıyorlar. Kumsal 100 mil ama etrafında konaklama tesisi bulunmadıktan sonra... Sazlık işini de zor satarlar gibi geliyor bana. Efendim Bengal kaplanları, damalı karacalar... İyi güzel de nerde? Bak, bak, saz! Kaplanı gördün mü zaten film bitiyor. Son sözünüz "aaa kaplan" olabilir icabında... Bence Bengallilerin en büyük şansı gülen yüzleri, misafirperverlikleri. Fukaralıklarına rağmen çok temizler, evleri mescitleri çiçek gibi, pişirdikleri yeniyor. Bangladeş nüfusunun % 50'si 25 yaşın altında... Askerlik mecburiyeti yok ama meraklılar gönüllü olarak orduya katılabiliyorlar. Eğitim ücretsiz, okuma oranı hızla yükseliyor (bize % 53 olduğu söyleniyor) İngilizler bunca zülme rağmen hâlâ çok müessir. Dışarıda okumak isteyenleri imtihana alıyorlar. Ders başı 100 dolar. 5 dersten girdin gitti 500. Tahsil heveslilerinden yüz milyonlarca dolar tahsil ediyorlar. Özetlersek Bengalliler azla yetinen, şük-retmesini bilen, temiz, tertipli, çalışkan insanlar... Ah ellerinden bir tutan olsa... -BİTTİ- Ucuz işgücü ucuz enerjiİSTANBUL'UN ADI ÇIKMIŞ! Bangladeş'te trafik püsküllü dert. Sabah ve akşam saatlerinde bazı caddeler kilitleniyor. Bırakın itfaiyeyi, ambulansı, sultan olsanız fark etmiyor. Trenlerin otobüslerin üstünde seyahat etmek serbest. Üst katların ücreti daha mâkul. Zaten şehir içi ulaşım 2 ile 20 taka arasında değişiyor. Bir dolar 70 taka, yani iki takalık yola 35 kere gidilebiliyor. Halk otobüslerinin kaportaları harita gibi... Duraklara birbirlerine sürte sürte yanaşıyor, arkadan gelen vurup, öndekini itiyor. Boya çizilmiş, ezilmiş büzülmüş kimin umurunda? Koltuklar yırtık pırtık cam çerçeve arama. İçi konserve gibi dolu, üstleri salkım saçak insan... Muavinler merdivende duruyor, kaportaya vurdukları darbelerle (herhalde bir nevi mors) şoföre mesaj yolluyorlar. Trafik ışığı yok, polisler sürücüleri ellerindeki değnekle hizaya sokuyor. Ehliyet ruhsat soranını görmedim, adaam sen de ceza yazsan ne yazar? Şehirler arası yollar üzerinde bisikletler, rikşalar, alış veriş yapanlar, sohbet buyuranlar... Aralarından zig zag çizerek geçeceksiniz, tabii lagalara düşmemeye çalışarak. Şoförümüzün adı Şahin. Ama doğan görünümlü şahin. Bulduğu boşluklara şimşek gibi dalıyor. Direksiyonun sağda olması insanı tedirgin ediyor, sanki millet üstünüze üstünüze geliyor. Bangladeş Dünyanın sayılı doğalgaz yataklarına sahip ama randımanlı işletemiyor. Yine de araçların ekserisi CNG (sıkıştırılmış gaz) yakıyor. Bu güzel bir gelişme, en azından havaları temiz, şehirler egzoz kokmuyor. Dakka'da 3 milyon rikşa var. Bunun 2 milyonu kayıtlı, patronların malı. Sahipleri rikşalarını kiralıyor. Günlüğü 40 taka, fazla kazan üstü sana... Rikşacılar küçük ücretlere "he" diyor, üç kuruşa saatlerce pedal basıyorlar. Ucuz işgücü ucuz enerjiSamimi Müslümanlar Bengal halkı Şeyh Celaleddin-i Tebrizî, Şeyh Siraceddin, Şeyh Celal Mucarad-i Yenanî, Mevlâna Ata, Şeyh Ata'ü'l-Hak ve Nur Kutb-i Alem gibi (Kuddise sirruh) gönül ehillerinin terbiyesinden geçmiş. Halkın veliyullaha karşı derin bir muhabbeti var. 16. asırda İmam-ı Rabbanî Hazretleri, talebelerinden Mevlâna Hanid Danişmend'i Bengal'e gönderiyor. Mübarek hem bidatleri ayıklıyor, hem de sünnet-i seniyyeyi yaymaya çalışıyor. Burdvan'da kurulan Nakşi dergâhı adeta meşale oluyor. Hacılar çok itibarlı, Haremeyn aşkı hudut tanımıyor. Bangladeşli garipler sırf kabe-i muazzamayı görebilmek, Ravdayı mutahharayı ziyaret edebilmek için bir yıl boyunca Suudlara hizmetçilik yapıyorlar. Ucuz işgücü ucuz enerjiMikro kredi makro fayda Biliyorsunuz Bangladeş mikro krediyi hayata geçiren "öncü ülke" olarak tanınıyor. Bu proje Prof. Muhammed Yunus tarafından ortaya konuyor. İlk kredi alan müşteri bir dilenci, kadıncağız sadece 1 dolar talep ediyor ve sakız satmaya başlıyor. Sonraki müşteri (Safiye Begüm) bir yumak ip alacak kadar para istiyor, bambuları bağlayıp tabure sehpa yapmaya başlıyor. O belde de tam 42 kadın dikişe, örgüye başlıyor, kimi birkaç avuç mısır alıp evinin önüne ekiyor... Dikkatinizi çekerim, 42 insanı heyecanlandıran meblağın hepi topu 27 dolar tutuyor. Bunlar bankaların dikkate bile almayacakları rakamlar... İşin enteresan yanı kadınlar borçlarına çok sadık çıkıyor, neredeyse hiç kaçak olmuyor. Ve iş büyüyor 1976'da kurulan Greeman Bank (aslında bir vakıf) 6,1 milyon Bengalli'ye ulaşıyor. Yoksullar çarpmadan, kimseye abanmadan yaşıyor, başları dik dolanıyorlar. Gasp, hırsızlık, terör ve uyuşturucu kullanımında net düşüşler tespit ediliyor. Ve bu çalışma Muhammed Yunus'a Nobel kazandırıyor (2006).
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.