Büyümenin anatomisi...

A -
A +
Çarşamba günü büyüme rakamları açıklandı ve ne kadar hassas dengeler içinde ekonominin yola devam ettiğini bir kez daha anladık. 
Deprem felaketine rağmen bir önceki yılın aynı dönemine göre %4 büyüme göstermek elbette önemli. Bir çeyrekten diğerine ise %0,3 büyümüş olan ekonomi aslında bazı kırılganlıkların varlığını da ortaya koyuyor. 
 
İlk çeyrek büyümesinin kahramanı özel tüketim. "Fiyatlar yarın artacak biz bugünden alalım" psikolojisi nihai tüketim harcamalarını bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %16,2 arttırmış gözüküyor. Kamu da harcamaya devam etmiş aslında: Geçen yıla göre %5,3 yükselmiş. Gayrisafi sabit sermaye oluşumunun %4,9 artması önemli ama içinden binaları eksiltmek gerekiyor elbette...
 
Gelelim dış ticaret tarafına: Uzun bir zamandır destek veren ihracat bu sefer büyümeyi aşağıya çekmiş. Net ihracat büyümeyi 2,8 puan, stoklar ise 6 puan aşağı çekmiş gözüküyor.
 
Bir de ana gruplara bakalım: Hanehalkı tüketiminin büyümeye 10,9 puan, kamu harcamalarından 0,7 puanlık katkı gelmiş. Yatırımların katkısı ise 1,2 puan olarak gerçekleşmiş.
 
Sektörel performanslara baktığımızda maalesef tarımda yılın ilk çeyreğinde %3,8'lik daralma tecrübe edilmiş olduğunu anlıyoruz. Bu aynı zamanda tarım için, 2021'in üçüncü çeyreğinden beri en sert daralma. Sanayide de üst üste iki çeyrek daralma yaşanmış gözüküyor. TÜİK verilerine göre yılın ilk çeyreğinde sanayi üretimi yüzde 0,7 daralmış. İnşaat ise %5,1 büyüme kaydetmiş. Deprem felaketine rağmen uzun bir zamandan beri ilk defa pozitif büyüme var inşaatta. Hizmetlerde geçen yılın son çeyreğinde olduğu gibi çift haneli büyüme var: %12,4.
 
Aslına bakılırsa uzmanların beklentisi yılın ilk çeyreğinde büyümenin %3,2 olmasıydı. Önceki çeyreğe göre de büyümenin %1,6 olması bekleniyordu. Dolayısıyla çıkan rakamlar yine kafa karıştırdı diyebilirim. Normalde öncü göstergeler olarak kapasite kullanım oranları ve sanayi üretimine bakıyoruz. Elbette nokta atışı tahmin yapmak, depremin yaşandığı bir dönem için oldukça zordu ama, bu beklentilerle gerçekleşmeler arasında bu kadar makas açılması düşündürücü.
 
Benim beklentim hâlâ %3 civarında bir büyüme ile yılı kapatacağımız yönünde. Eğer kredi kullanımı üzerindeki baskılar devam ederse, TÜİK'in tüm çabasına rağmen büyüme hızı yavaşlayacak. Dolayısıyla bu hafta sonu açıklanacak yeni ekonomi programının büyümeyi gözeten ama para-kredi mekanizmasını kurcalamayan bir tasarımda olması gerekiyor. Bankalara kredi veya diğer faaliyetlerinde devlet tahvili alma zorunluluğu devam ettirilirse, hem enflasyonu hem de ekonomik daralmayı beraber yaşarız. 
 
Resmî rakamlar ne derse desin, piyasalar gerekli mesajı veriyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.