Göreve yeni atanacak ekonomi yönetimlerine açık mektup

A -
A +

Birçok ülkede hükûmetler değişmeye başladı. Bazı ülkeler ise ekonomi yönetimlerinde ve Merkez Bankası yöneticilerinde değişime hazırlanıyor. Bazı ülkeler tarihsel alışkanlık sebebiyle dolarizasyon içinde. Elbette bunların neredeyse tamamı gelişen ülkeler. Bundan önceki idarelerin önemli kısmı rakamları eğip bükmek, dengesizliği denge olarak lanse etmek, merkezden yönetmek için diploması parlak ama tecrübesiz insanları göreve getirmek, mega projelere kaynakları harcayıp sosyal adaleti sağlayamamak, hiçbir zaman işlev göremeyen tavan veya taban fiyatlar uygulamaları yapmak yoluna girdiler.

 

Çok sayıda ülke ve bölgeye seyahat ettiğimde, kültür ya da yaklaşım farkı gözetmeksizin yapılan hataları tek tek not ettim. Dolayısıyla göreve yeni gelecekler için evrensel bir reçete hazırladım. Daha öncekilerin hatalarını tekrarlamamak için de hatırlatmalar yaptım. Aşağıda, kapsamlı reform paketinin detaylarını ve bunların muhtemel avantajlarını ve bunu yaparken kimlerin menfaatine dokunacağını açıkladım.

 

 

Acilen uygulanması gerekenler:

 

 

1. Resmî Rakamların Gerçeği Yansıtmasını Sağlamak:

 

Enflasyon ve büyüme gibi göstergelerin doğru ve şeffaf şekilde hesaplanması, ekonomide gerçek durumu görmeyi sağlar. Bu hem politika yapıcıların hem de vatandaşların bilinçli kararlar almasını kolaylaştırır, güveni artırır ve piyasalarda istikrar sağlar. Dolayısıyla öncelikle resmî rakamları açıklayan kurumları denetlemek, uluslararası hesaplamalar ve gerçeklerle ilgili oynamaların olup olmadığını tespit etmek gerekir. İlk iş bu olmalı.

 

2. Döviz Kuru Hakkında Gerçekçi ve Kademeli Serbestlik:

 

Döviz kuru dalgalanmalarının kontrol altında tutulması, ekonomi yönetimlerinin genel hastalığıdır. Kademeli ve gerçekçi bir serbest piyasa ortamında, piyasaların kendini yenilemesi ve dövizde serbestlikle istikrar sağlanması maliyetleri azaltarak fiyat istikrarına katkı sağlar. Kontrol ettikçe döviz kurlarının sert yükselişler yapması kaçınılmaz olur. Ayrıca kontrol edilen döviz kurları enflasyonla şişen millî gelirin dolar cinsinden ifadesini lüzumsuz şekilde büyütür. Bu da "illüzyon" oluşturur. Zenginleşiyormuş gibi gözüküp fakirleşme gerçekleşir.

 

3. Kamuda Kalıcı ve Ciddi Tasarruf:

 

Devletin mali disiplinini artırması, bütçe açığını azaltır, yüksek faiz maliyetlerini düşürür ve enflasyonla mücadele açısından kritik öneme sahiptir. Bu hem faizleri düşürür hem de kamu kaynaklarının özellikle eğitim, sağlık ve altyapı gibi alanlara yönlendirilmesini sağlar. Ancak, kamu büyüdükçe tasarruf etme imkânı azalır. Dolayısıyla kamuyu küçültmeden tasarruf etmek imkânsız hâle gelir. Bu bir siyasi tercihtir. Halkın refahını önemseyenler tereddüt etmeden bunu yaparlar.  

 

4. Diplomaya Göre Değil, Tecrübeye Dayalı Atamalar:

 

Yöneticilerin liyakatine ve tecrübesine göre belirlenmesi, kamu yönetiminde verimliliği artırır. Bu sayede, ekonomik ve yapısal reformların etkili şekilde hayata geçirilmesi sağlanır, devlet yönetiminde güven artar. Ancak her şeyi merkezden yönetme hevesi sebebiyle, parlak diplomalı ama tecrübesiz kişiler görevlere atanır. Çünkü “marifetli” değil “malumatlı” kişiler hep söz dinlerler. Enflasyonla mücadele etmek ve ekonomik sorunların üstesinden gelmek için vatansever, cesur, inisiyatif alan, tecrübeli, basiretli ve daha önceki görevlerinde başarı kazanmış kişileri tercih etmek gerekir.

 

5. Mega Projeleri Gündemden Kaldırmak ve Destek Mekanizmalarını Yeniden Yapılandırmak:

 

Bürokrasi ve israfın önüne geçmek, bir el konmuş projeleri yeniden değerlendirmek veya durdurmak, kamu kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlar. Bu da enflasyonla mücadelede maliyetleri düşürürken, dar gelirli ve emekli vatandaşlara doğrudan destek sağlar. Vatandaşın refahı, “en yüksek” ya da “en büyük” binalara ya da tesislere sahip olmaktan daha önemlidir. Bunlara sahip olunca vatandaşın refahının arttığına dair tarihte herhangi bir örnek yoktur.

 

6. Piyasa Denetimlerinin Etkinleştirilmesi:

 

Fiyat istikrarını sağlamak ve haksız rekabeti önlemek için piyasa denetimlerinin güçlendirilmesi gerekir. Bu sayede, fiyat artışları kontrol altına alınır ve enflasyonist beklentiler azaltılır. Gelişen ülkelerde maalesef bu iş savsaklanır. Göstermelik olarak bazı dönemler uygulanır sonra menfaat çevreleri bunu engeller ya da gündemden çıkarır.

 

7. Zorunlu Malların Üzerindeki KDV’yi %1’e indirmek:

 

Sade vatandaşın hayatını kolaylaştıracak mal ve hizmetlerin listesini 21. Yüzyıla uygun parametrelerle hazırlamak ve dolaylı vergileri en düşük seviyeye indirerek hayat pahalılığını azaltmak. Etkin fiyat kontrolüyle uygulamanın başarısını sağlamak.

 

 

Orta vadede yapılması gerekenler...

 

 

8. Tarım ve Gıdada Kendine Yetme ve Monopol-Oligopolü Ortadan Kaldırmak:

 

Gelişen ülkelerde tarım ve gıda her zaman problemli alanlar meydana getirir. Haksız kazanç ve zenginleşme buradan başlar. Enflasyonun temel sebebidir, hayat pahalılığının kaynağıdır. Eğer cesur bir hükûmet ya da yönetim tekelleşmiş yapıları bertaraf ederse, gıda fiyatlarındaki oynaklık azalır ve halk daha uygun fiyatlı temel gıdalara erişim sağlar. Bu durum hem enflasyonu düşürür hem de dayanışmayı güçlendirir. Tarladan tezgâha kadar ulaşım yollarındaki verimsizlik ve taşımadan kaynaklanan zararları da önlemek önemlidir.

 

9. Maliyetleri Düşürecek Altyapı ve Ticaret Düzenlemeleri:

 

Lojistik ve altyapıya yatırımlar yaparak mal ve hizmet akışını hızlandırmak, maliyetleri azaltır. Gümrük ve vergi politikalarının optimize edilmesiyle haksız kazançların önüne geçilir ve piyasa düzeni sağlanır. Hükûmetin asli görevi mal ve hizmet üretenlerin maliyetini düşürecek altyapı yatırımlarını yapıp, vatandaşa makul fiyatlardan satış yapılması için ikna etmektir. İş dönüp dolaşıp “refah” meselesinin önceliklendirilmesine çıkıyor.

 

10. Gayrimenkul ve Vergi Politikalarının Reformu:

 

Gayrimenkul sektöründe piyasa değerlerinin yaygınlaştırılması ve adil vergi politikalarıyla spekülasyon önlenir. Bu da piyasa fiyatlarının gerçeğe uygun olmasını sağlar ve enflasyonu istikrara kavuşturur. Birden fazla konut ya da gayrimenkul sahibi olanlarla alakalı vergi düzenlemeleri yapılması sosyal adalet için önemlidir.

 

11. Enerji ve Teknolojide Verimlilik:

 

Enerji arz güvenliğini sağlarken, maliyetleri düşürecek alternatif enerji kaynaklarına yatırımlar yapmak ve enerji verimliliğini artırmak, üretim maliyetlerini azaltır. Ayrıca, teknoloji ürünlerindeki vergilerin indirilmesi, tüketicilerin fiyat düşüşü ve istikrarlı enflasyon üzerinde olumlu etkiler sağlar.

 

12. Otomotiv ve Ulaştırma-İletişim Sistemleri:

 

Otomotiv üzerindeki yüksek harç ve dolaylı vergileri kaldırmak ve normal mal ve hizmetlerde standardize edilmiş KDV ve ÖTV oranlarını uygulamak, ulaşım maliyetlerini düşürür. Bu uygulama, halkın bütçesine rahat bir nefes aldırır ve fiyat istikrarına katkı sağlar. Ayrıca kredi kullanarak araç satın alanların yükünü hafifletir. Kamunun iletişim ve ulaşım sektörlerindeki payını azaltmak veya özel sektörde rekabeti artırmak da fiyatların düşmesine katkıda bulunur.

 

13. Gümrük Politikası:

 

İthalat üzerindeki vergilerin azaltılması ve ara malı lobisinin düzenlenmesi, piyasa rekabetini artırır ve fiyatların makul seviyelerde kalmasını sağlar.

 

14. Eğitim:

 

Eğitim sektöründe, maliyetleri düşürecek fakat kaliteyi koruyacak alternatifler geliştirmek ve fiyatlama konusundaki etkin denetim, toplumun genel refahını yükseltir...

 

Gördüğünüz gibi uzun vadeli bir madde koymadım. Çünkü enflasyonla mücadele ile refahın artırılması kısa ve orta vadede düzeltilmesi gereken meselelerdir. Gerçekçilik göreve yeni başlayanların “olmazsa olmazı”dır. Vatandaş ve iş dünyasıyla uygulanan reçetenin yan etkileri konusunda empati kuran bir iletişimde olmak, uzun uzun sunumlar yapmak yerine süreç içinde dert dinleyip not almak en doğru davranış olacaktır. Toplumun arkasında durmadığı hiçbir program başarılı olamaz. Gerektiğinde iktidar sahiplerine “olmaz” diyebilmek için atanan kişilerin tecrübeli ve sözüne güvenilir kişiler olması gereklidir. Siyaset kuşkucudur, söylediğine itiraz edene güvenmeden kolay kolay kabul etmez. Koltuğu korumak için çalışan kişi hiçbir zaman doğru iş için siyaseti ikna etmez. Bu sebeple iktidarların en büyük düşmanı eleştirenler değil, söz hakkı olmasına rağmen menfaat gereği susanlardır.

 

NOT: Mutlaka menfaat sahipleri yukarıdaki maddelerin bir kısmına itiraz edecektir. Ancak halkın refahı söz konusu ise, tavizsiz olmak gerekir. Bunun için hem toplum hem de siyaset arkanızda olmalıdır. Toplumla uzlaşmak mümkündür ama menfaat gruplarıyla uzlaşılamaz. Her zaman daha fazlasını isterler.

 

 

 

Prof. Dr. Emre Alkin'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.