Milei'nin kaderi Menem gibi mi olacak?..

A -
A +

Arjantin’in ekonomik ve siyasi tarihine baktığımızda, farklı zamanlarda farklı yaklaşımlarla öne çıkan iki önemli figür var: Carlos Menem ve Javier Milei. Her ikisi de ülkelerindeki ekonomik krizleri, yüksek enflasyonu ve siyasi karmaşayı aşmak adına büyük reformlar yaptı. Ama yöntemleri farklıydı ve doğal olarak attıkları adımların sonuçları oldukça farklı oldu. Gelin, bu iki lideri, politikalarını, ekonomi rakamlarını ve toplumdaki yankılarını detaylarıyla kıyaslayalım.

 

 

Carlos Menem: Sistem içi reformlar ve krizler...

 

 

Önce Menem’in yani "El Turco"nun dönemine yani 1989’dan 1999’a bakıyoruz. Menem, liberal ekonomi politikalarını esas alan, piyasayı serbestleştiren, özelleştirmeleri hızlandıran ve yabancı yatırımı teşvik eden bir liderdi. Kendisi özellikle “Convertibility Plan” ile tanındı; bu planla peso ile dolar arasında sabit bir kur oluşturarak enflasyonu baskılamayı amaçladı. Bu sayede, yüksek enflasyon ciddi ölçüde düşürüldü ve ekonomiye biraz nefes aldırıldı.

 

Ancak ulusal parayı dolara sabitleme fikri çok geçmeden zarar vermeye başladı. Enflasyon kısa vadede kontrol altına alınsa da, sonradan ciddi dalgalanmalara ve krizlere yol açtı. 2001’de yaşanan büyük ekonomik ve sosyal kriz ise, Menem’in politikalarının sürdürülebilir olmadığı gerçeğini gözler önüne serdi. Enflasyon büyük dalgalanmalara uğradı, işsizlik oranları yükseldi ve büyüme duraksadı veya negatiflere döndü. Özetle ulusal paraları dolara sabitlemek veya doları baskılayarak enflasyonu düşürmenin bir yanılsama olduğu bundan 25 yıl önce anlaşılmıştı. Bugün Türkiye dâhil hâlâ deneyen ülkeler var.

 

Menem’in ekonomik politikalarının başarısız olmasının birden fazla nedeni var. Rezervlerin ve döviz kurlarının yanlış yönetimi, özellikle finansal açıdan risklerin büyümesine yol açtı. Özelleştirmelerin gelir dağılımını bozması ve ekonomik eşitsizliği artırması da ciddi eleştiriler aldı. Ayrıca, piyasaların aşırı serbest bırakılması sonucunda oluşan oynaklıklar, krizleri tetikledi. Ekonomistler, Menem’in iktisadi politikalarını “kısa vadeli çözümler ve popülist yaklaşımlar” olarak görüp, bunun uzun vadeli doyurucu bir istikrar getirmediği görüşünde birleşti.

 

 

Javier Milei: Radikal ve popülist değişim arzusu...

 

 

Menem’den çok sonra sahneye çıkan isim Javier Milei ise, oldukça farklı bir profil çizmekte. Milei, ekonomi eğitimi olan, sosyal medya ve ana akım medyada aktif, “değişim” vaadiyle öne çıkan, anti-establishment yani kurulu düzenin karşıtı radikal bir figür. 2021’de milletvekili olarak Parlamento’ya girmesiyle politikadaki aktifliği artarken, hedefleri de netti: Devleti küçültmek, piyasayı serbestleştirmek ve enflasyonu aşağı çekmek.

 

Milei’nin temel politikası, devletin büyüklüğünü azaltmak ve piyasa güçlerine daha fazla alan açmak. Kamu harcamalarını kesip, deregülasyon ve özelleştirmeler yapmayı savunmakta. Ayrıca, merkez bankasının bağımsızlığını vurguluyor, para politikasında serbest piyasayı destekliyor ve fiyat kontrolleriyle enflasyonla mücadele ediyor. Biraz karışık bir durum. Yani piyasada serbestliğine inanıyor ama başıboş bırakmıyor.

 

İlk dönem verilerine göre, enflasyon hızla düşüyor istikrarlı bir hâle geliyor. İşsizlik oranları zaman zaman artış gösterse de, ekonomide köklü değişiklikler ile birlikte azalabileceği tahmin ediliyor. Ekonomik büyüme ise, ilk aşamalarda sınırlı olsa da, reform ve özgürleştirme adımlarının ekonomik faaliyetleri desteklemesi bekleniyor.

 

 

Milei’ye yönelik yorumlar:

 

 

Milei hakkında hem destek hem eleştiriler var. Yandaşları onun, halkın gerçek sorunlarına dokunan, piyasanın önünü açan ve devleti küçültmeye çalışan radikal bir lider olduğunu düşünüyor. Özellikle ekonomik özgürlükleri hayata geçireceğine inanıyorlar ve onun reformlarının uzun vadede ekonomiyi rahatlatacağına, enflasyonu tamamen düşüreceğine güveniyorlar.

 

Ancak, bazı uzmanlar ve eleştirmenler ise onun bu söylemlerinin sürdürülebilir olmadığını, devleti küçültmenin halkın temel ihtiyaçlarını karşılamada sorunlar oluşturacağını iddia ediyor. Sosyal devlet alanlarının küçülmesiyle gelir eşitsizliklerinin artabileceği, yoksulluğun büyüyebileceği ve gelir uçurumlarının derinleşeceği endişeleri taşıyorlar. Ayrıca, piyasanın aşırı serbest bırakılmasının, kısa vadede ekonomik hareketlilik sağlayabileceğine dikkat çekiliyor, uzun vadede ekonomik dengesizlikler ve sosyal gerilimlerin artacağı endişesi de yok değil. Tüm bunlar Menem'e yapılan eleştirilerin neredeyse aynısı.

 

Birçok ekonomist ve analist, Milei’nin anti-kurum söylemlerinin, yalnızca popülist ve söylemsel bir yaklaşım olduğunu, gerçek anlamda sürdürülebilir bir ekonomik model sunmadığını belirtiyor. Bu yaklaşımın, özellikle sosyal koruma mekanizmalarını zayıflatarak, olumsuz toplumsal sonuçlara yol açabileceği savunuluyor. O zaman tekrar Menem'in hatalarını hatırlayalım.

 

 

Menem’in başarısızlık nedenleri ve farklı analistlerin görüşleri:

 

 

Uzmanlara göre, Menem’in iktisadi politikalarının başarısız olmasının birkaç temel sebebi vardı. En önemli nedenlerden biri, dış şoklara ve finansal krizlere karşı alınan tedbirlerin yetersiz olması ve kur politikalarının krizleri tetiklemesi. Özellikle, uluslararası finansal piyasaların spekülatif hareketleriyle kurun aşırı dalgalanması ve rezervlerin hızla erimesi, ekonomiyi kırılgan hâle getirmişti.

 

Bazı analistler, Menem’in dönemi boyunca uygulanan özelleştirmelerin gelir dağılımını bozduğunu ve büyük şirketlerin el değiştirmesine yol açarken, halkın ve çalışanların mağdur olmasına neden olduğunu düşünüyor. Ayrıca, sistem içi reformlar ve piyasayı düzenleme yerine, aşırı serbestleştirmenin piyasaları daha da karmaşık hâle getirdiği ve bu yüzden krizleri önceden öngörmenin zor olduğu vurgulanıyor.

 

Daha vicdanlı yorum yapanlar; Menem’in politikalarının, kısa vadede ekonomiyi hareketlendirdiğini kabul ediyorlar. Ancak uzun vadede yapısal sorunları çözemediğine dikkat çekmekteler. Enflasyon ve gelir eşitsizliği artarken, büyümenin istikrarlı olmadığı bir gerçek. Bu nedenle, birçok ekonomist “sistemi kısmen reforme etti ama krizlere karşı yeterince tedbir almadı” diyor. Ayrıca yapısal reformlarda birinci kademeyi tamamladıktan sonra ikinci kademe reformlara başlamadığı için de eleştiriyorlar.

 

 

Sonuç: Farklı yollar, farklı sonuçlar...

 

 

İki liderin hikâyesi, aslında ekonomik reformlar ve devlet müdahalesi konusunda iki farklı yaklaşımı temsil ediyor. Menem, piyasanın serbestleştirilmesi ve reformlar yoluyla hızlı büyüme ve enflasyon kontrolü hedeflemişti, ama bunun bedelini krizlerle ödedi. Milei ise, daha radikal ve popülist bir duruşla, devletin büyüklüğünü küçültüp piyasanın önünü açmayı amaçlıyor. Ama onun da uygulama aşamasında ciddi riskler taşıdığı ortada.

 

Özetle, Menem’in politikası biraz daha sistem içi reformların ve kısa vadeli çözümlerin ürünü oldu; Milei’nin politikası ise, köklü değişim ve anti-establishment duruşuyla hareket ediyor. Ancak, her iki liderin de deneyimleri gösteriyor ki, ekonomi politikalarında denge ve sürdürülebilirlik çok önemli. Hızlı çözümler kısa vadeli rahatlama sağlayabilir, ama uzun vadeli başarı için bütünsel ve dengeli bir yaklaşım şart.

 

Milei'nin Menem ile aynı akıbeti taşımaması için değişim sürecine hiç ara vermeden tam gaz devam etmesi gerekiyor. "Bu kadarı yeter" diyerek tekrar seçilmek için odak alanını değiştirdiği anda her şey eskiye dönebilir.

 

 

 

Prof. Dr. Emre Alkin'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.