Kredi okuryazarlığı: Doğru kullan, varlığını artır!

Sesli Dinle
A -
A +

Bundan birkaç ay önce Türkiye’de Kredi Kayıt Bürosunun himayelerinde bireylerin kredi konusunda farkındalığını artırmaya karar verdik. Geçenlerde de İstanbul’da Lansmanını “Kredi Okuryazarlık Haftası” etkinliğiyle gerçekleştirdik.

 

Açılış konuşmasını Türkiye'nin OECD Büyükelçisi Prof. Dr. Kerem Alkin yaptı. Oldukça dikkat çekici anket ve rakamlarla dolu sunumunda, kredi okuryazarlığı ve finansal okuryazarlığın aynı zamanda Pisa Testi sonuçlarıyla ne kadar uyumlu olduğunu gösterirken, Türkiye'nin “çok kötü” durumda olmadığını ama farkındalık oluşturulmasının elzem olduğunun altını çizdi. Ancak OECD ülkelerinin tamamında finansal okuryazarlık iyi durumda gözükmüyordu. Mesela İtalya'nın hem Pisa Verileri hem de finansal okuryazarlığı oldukça kötü durumda, Estonya ise güçlü bir noktada gözüküyordu. Bunun da altını çizmem lazım. Bu konuda OECD'nin yaptığı çalışmaları dinledikçe, hem tebrik ettik hem de "yapılacak daha çok iş var" dedik içimizden. 

 

İlk panelde bendeniz moderatörlük yaparken, güçlü üniversitelerin akademisyenleri olan Erhan Aslanoğlu, Mehmet Levent Yılmaz ve Ata Özkaya Hocalar hem kişisel tecrübelerini hem de teorik ve pratik gerçekleri anlatarak harika bir özet çıkardılar: “Krediyi doğru şekilde kullanmak varlıkları artırır...”

 

Ben de, kendi tecrübelerime dayanarak, kredi kartları ve ihtiyaç kredileri haricinde genellikle konut ve otomobil almak için talep edilen kaynakların doğru kullanımı için bazı uyarılarda bulundum. Mesela bir taşınırı ya da taşınmazı satın almayı değerlendirirken ileride satmayı düşünüyorsak eğer, alıcıların ilgilenmeyeceği, sadece şahsımıza uygun düzenlemelerden kaçınmamız lazım. Daha iyi anlaşılması için örneklendireyim:

 

Bir otomobili satın aldığınızda içerisinde kendi keyfinize göre haddinden fazla değişiklikler yaparsanız arabayı satarken zorlanabilirsiniz. Satmaya kalktığınızda bir alıcı “Tamam iyi yapmışsınız da ben ilgilenmiyorum, benim istediğim şu marka şu model bir otomobildi. Sizin içine koyduğunuz müzik seti veya yaptığınız yenilikler sizi ilgilendirir. İstiyorsanız söküp götürün onları ama biz sadece arabanın kendisiyle, normal orijinal aksesuarları ile ilgileniyoruz” diyebilir. Bu durum alınan krediyi de verimsiz kılar...

 

Aynı şekilde bir taşınmaz, yani bir gayrimenkulün içine yapacağımız yatırımlar sökülür takılır vaziyetten çıkmışsa, başka bir eve taşındığınızda kullanamayacağınız yatırımlar ise, bizi zorlar.

 

Bunun daha kötü bir versiyonu da kiraladığınız evin içine aşırı yatırım yapılmasıdır. Çünkü bu ilave yatırımların bir amortisman süresi vardır, sıfırlanana kadar epey bir vakit geçer. İnsanlar genellikle çok sık ev, konut değiştirdiği için yapılan yatırım da sokağa atılmış gibi olur. Bir de bunların kredi kullanılarak yapıldığını düşünün. İhtiyaca değil ihtirasa kurban gitmiş kaynaklar olarak buhar olup uçar giderler.

 

 

 

 

 

Krediyi savurmayın!..

 

 

 

Elbette ki herkes kendi keyfini düşünecek ama satın aldığımız bir otomobilin ya da konutun içine toplam değerinin %10'undan fazla bir yatırım yapmışsanız kaynakları doğru kullanmamışsınız anlamına gelir. Konfor ve güvenlik haricinde -ki bunların da bir sınırı vardır- yapılan her masraf delik bir kovadan akan su gibidir.

 

Anlattıklarım kredi alabilecek bir skora sahip olanlar, kendine araç ya da gayrimenkul alabilecek durumdaki kişiler için tabii ki. Tavsiyemi hatırlatayım: Oturduğunuz konutun veya kullandığınız arabanın toplam değerinin %10’undan fazla bir yatırım yapmaya kalkmayın, çünkü satarken bu para size geri dönmeyecek ve paranızı da doğru kullanmamış olacaksınız.

 

Tekrar ediyorum, zevkimizle bir aracı kullanmak ya da keyfimizle arzu ettiğiniz bir konutun içinde oturmak tabii ki önemli. Ancak bunu yaparken de mantıklı davranmak zorundayız. Kiraladığı ya da satın aldığı evin içerisinde sürekli dekorasyon değiştirenler, sürekli olarak tasarımını, tarzını değiştirenler bu sebeple hep gülünç gelir. Harcanan paralar ciddi boyutta olur ve geri de gelmez. Çünkü yapılan hep moda işlerdir. Teknoloji ve moda değiştikçe mecburen bunu da birkaç senede bir değiştirmek mecburiyeti ortaya çıkar.

 

O yüzden tasarımlar ne kadar klasik ne kadar konforlu olursa o kadar iyidir.

 

Konforla lüks, ihtirasla ihtiyaç arasındaki ayrımı çok iyi yapmak lazım. Sahip olduğumuz mallara yapacağımız aşırı yatırımın bir daha geri dönmeyeceğini, ileride bu paraları çok arayacağımızın altını çizerek söylemek istiyorum. Çoğu zaman kişiler gelirleri düşük olduğundan değil, kullandıkları kaynağa hükmedemediklerinden dolayı tasarruf etmeyi başaramazlar. Bazen ihtiraslara bazen de aile üyelerinin istek ve arzularına yenik düşeriz, kullandığımız kaynaklarla varlıkları artırmayı bir türlü başaramayız.

 

Şimdi size güleceğiniz bir hikâye anlatayım: Bir tanıdığım gelecekte tasarruf etmek istediği parayı, bankadan kredi alıp mevduata yatırmıştı. Çünkü faizler çok düşüktü ve gelecekteki tasarrufunu taksit taksit ödemek suretiyle gerçekleştirmeyi akıllıca bulmuştu. Evdekilere sürekli “Kusura bakmayın kredi ödemem var” diyerek söz konusu meblağı onlardan kurtardı. Hem gülmüştüm hem de düşünmüştüm. Çünkü bakmakla mükellef olduğunuz kişileri mutlu etmeye çalışırken sonunda kendinizi mutsuz edecek şartların içine düşmek pekâlâ mümkün. Neden bunu söyledim derseniz:

 

Bugün mutlu etmek için çalıştığınız kişilerin gelecekte size bakacağına dair elinizde hiçbir garanti yok. Dolayısıyla bugünden itibaren belli bir kısmı uzlaşmayla, “Bu benim geleceğim” diye kenara koyun, kimse de ona dokunmasın, ihtiraslarıyla da sizi sınamaya kalkmasınlar. Ya da faizlerin ileride çok düşük olduğu bir zaman gelirse -inşallah gelir çünkü şu anda öyle bir ihtimal gözükmüyor, en azından yakın gelecekte- bu kıymetli arkadaşımın “sevdiklerimden kaynak kaçırma” diyerek esprili bir şekilde ifade ettiği metodu uygulayabilirsiniz.

 

Almayı düşlediğiniz istediğiniz varlıkları mutlaka vardır ama gelecekte alma zamanı geldiğinde maliyeti yüksek olabilir diye şimdiden bir kenara para koymak ya da bunun kaynağını oluşturmak isteyebilirsiniz. Bunlar çok önemli kararlar elbette.

 

Sözün özü: Tasarruf, gelire bağlı oluşan bir davranış değildir. Bunun altını çiziyorum. Her gelir seviyesinde yapılabilir. Yeter ki bunu yapmanın bir yolunu bulalım. Krediyi doğru kullanmak hem tasarrufları hem de varlıkları artırır. Ancak, ihtiraslarımızla ihtiyaçlarımız arasında kaldığımız sürece tasarruf etmeyi başaramayacağız. Bunu da belirteyim.

 

Krediokuryazarlikhaftasi.com'dan her türlü bilgiyi takip edebilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.