Türk diplomasisinin önceliği ekonomi...

A -
A +
Bu hafta katıldığım bir toplantıda, İsveç ve NATO meselesinin ayrıntılarına vâkıf olduk. Konusunda uzman ve ciddi kulis bilgisine sahip olan kıymetli isimlerle yaptığımız sohbet hem zihin açıcı hem de bilgilendiriciydi. Açıkçası her gün döviz, faiz ve borsayı soranların yanında bu tip meseleler benim için daha temel ve önemli geliyor. Hatta akıl çalıştırdığı için daha fazla tercihim oluyor...
 
Şimdi Türkiye'nin diplomasideki son ataklarının anatomisine geçelim... 
Her şeyden önce Hakan Fidan-İbrahim Kalın-Çağatay Kılıç üçlüsünün ABD ve Batı ile yakınlaşmanın doğru olacağını telkin etmesinin son yaşananlarda etkisi olduğunun altı çiziliyor. Diplomasi ideal olanı değil mümkün olanı başarmak olduğu için, bu tecrübeli isimlerin rasyonel adımları tasarladıklarını söyleyebiliriz. Daha önceki görevlerinde bu beklentiyi doğrulayacak örnekler sergilediler.
 
Ancak bu süreç oldukça sabır isteyen adımların neticesinde meyve verecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla gelişmeleri tam olarak kavrayabilmek için yazının başında belirttiğim toplantıdaki uzmanlara yönelttiğim soruları ve verdikleri cevapları sizler için derledim. 
 
- Türkiye'nin attığı adımlara Putin ne diyecek?
 
Zaten zor durumda olduğu için sadece sembolik tepki verebilir. Büyük ihtimalle Türkiye atacağı adım hakkında Rusya'ya önceden bilgi vermiştir. Tek anlaşılmayan nokta Ukrayna'ya Azov Taburu komutanlarının teslim edilmesi. Rusların hiç hoşlanmadığı bu durumun mutlaka bir sebebi var.
 
Ancak şu ana kadar perde arkası öğrenilemedi. Rusların Uluslararası Ceza Mahkemesine yaptığı bir müracaat var. Bunu biliyoruz. Bu askerlerin "savaş suçlusu zanlısı" ilan edilmesinden önce Ukrayna'ya gönderilmeleri "sıcak kestaneyi avuçta tutmama" isteği olarak da tarif edebiliriz. Putin'in de aynı suçtan mahkemeye beklendiğini hatırlayalım... Konuya geri dönersek, Türk tarafının atılan adımlarla ilgili Ruslara "size karşı değil ama ekonomik olarak bu adıma mecburuz" dediğini tahmin ediyoruz. Şu an için Türk diplomasisinin tamamen ekonomik ihtiyaçlar üzerine kurulduğunu söyleyebiliriz. Bu arada tahıl koridoru konusunda Türkiye'nin çabaları devam ediyor ama Rusya tarafı bu işten fayda elde edemediklerini defaatle ifade ediyorlar. Yine de bazı ülkelerde aşırı yığılmalar meydana geldiği için Rus tahılının piyasalara gitmesi zorlaşıyor. Putin'in -istemese de- "evet" demek zorunda olduğu ortada. 
 
- Wagner meselesi Türkiye'nin kararlarını etkiledi mi?
 
Sanmıyoruz. Bize göre Wagner olayı şahsi bir mesele. Putin'in şans eseri gözdesi olan bir adamın hızla yükselişi ve Blackwater tarzındaki bir yapılanmanın başına geçişi, nihayetinde kendisini kullanılmış hissedince başkaldırışı var. Aynı hikâyeyi Osmanlılar zamanında Yeniçeriler de yapardı. Amaç daha fazla para ve bir de hoşlanmadıkları kişinin kellesini istemekti. Sonunda iyice azıtıp Sultanın kellesini istedikleri zaman da olmuş ama Putin ile alakalı şu an için böyle bir durum gözükmüyor. 
 
- Rusya-Ukrayna Savaşının bitmesi yakın zamanda mümkün mü?
 
Türk tarafı aylar önce Ruslara "biraz geri çekilin, gerisini bize bırakın" dedi ama ABD ve Almanya Putin'e onurlu bir geri çekilme fırsatı vermek istemedi. Bize göre ABD seçimleri bitene kadar bu iş bitmez. Biden'ın bu süreçte diplomatik ve siyasi bazı başarılara imza atması gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye'yi Batı'ya yaklaştırmak, bu yakınlaşma karşısında ambargoları kaldırmak, tabii ki F-16 gibi eski teknolojiye ait uçak ve diğer silahları satmak şeklinde sıralanacak bir senaryo oluşuyor. Bu arada Türkiye'yi "Rusya'ya uygulanan yaptırımları delen ülke" kapsamından çıkaracak bazı adımlar için ikna edecek başka güzellikler de gelebilir. Bu arada uzun bir zamandır ABD ve Türkiye arasında Başkanlar düzeyinde resmî bir ziyaret gerçekleştirilmediğini hatırlatmak gerekiyor. Büyük ihtimalle yakında bunun tarihi ve yeri açıklanacaktır. 
 
- Vilnius Zirvesi Türkiye için nasıl geçti?
 
Beklenenden daha iyi geçti. Hatta Körfez ülkelerinden liderlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a telefon ederek "nasıl geçti" diye sorduklarını öğrendik. Sebebi ise Türkiye'nin hâlâ "gri liste"de olması ve para hareketleri konusunda kuşkulu ülke görünümünü koruması. Dolayısıyla Erdoğan'ın "Bizi AB'ye üye yapın biz de İsveç'in NATO üyeliğini onaylayalım" demesinin aslında gri listeden çıkmak için Batı'ya yeşil ışık yakma girişimi olduğu söyleniyor. Bu arada Körfez ülkelerinin kendilerine yatırım için yeni bir alternatif arayışına çıktıkları zamanda Türkiye'nin gri listeden acilen çıkmak için çaba vermesini doğal karşılamak gerekiyor.
 
- Türkiye'de Meclis, İsveç'in NATO üyeliğini reddedebilir mi?
 
Sanmıyoruz. Burada muhalefetin herhangi olumsuz bir açıklaması yok. İktidar ortağı olan MHP'nin çıkışları var. Hatta birkaç AK Parti Milletvekili de benzer açıklama yaptı. Buna rağmen Cumhurbaşkanı'nın iknada zorluk çekeceğini düşünmüyoruz. Türkiye'de bazı büyük basın organları birkaç aydır İsveç ile ilgili olumlu haberler vermeye başladılar. Demek ki kamuoyu çalışması epey önceden başlamış bu konuda. Bu gelişmeler Türkiye'nin AB'ye yakınlaşması konusunda fayda verecek gibi gözüküyor. 
 
- Peki Türkiye'nin AB'ye yakınlaşması mümkün mü?
 
Elbette mümkün. Hatta bu konuda İsveç'in esprili bir sitemi var: "Sizin kızdığınız işleri Almanlar ve Belçikalılar da yapıyor ama onlara bize verdiğiniz tepkiyi vermiyorsunuz!" Türkiye tarafı bu durumu yalanlamıyor ama tavrını da belli ediyor: "Biz milliyetçi muhafazakâr bir seçmene hitap ediyoruz. Bu seçmen profili çantada keklik değil, PKK-FETÖ gibi terör örgütleri ve dinî hassasiyetlere saygısızlıkları kabul edemeyiz, ettiremeyiz. Sizler bu konuda doğru adımları atacaksınız!.."
 
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pek yakında bir Almanya ziyareti olacak. Dolayısıyla AB-Türkiye yakınlaşması için zemin yoklaması bu ziyaretle başlayacak diyebiliriz. Gerçi, bazı AB ülkelerinin "artık Türkiye ile pozitif bir ajandaya geçmemiz gerekiyor" diye kulis yaptıklarını duyuyoruz.
 
Bu da iyiye işaret...
 
İşte böyle. Bazen gerçeğin perde arkasını bilmekte fayda var. Aksi takdirde yüzeysel yorumlar ve kişilere olan sevgi ya da nefrete göre yapılan analizlere maruz kalındığında büyük resmi görmek mümkün olmuyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.