>> Hadis-i şerif * Cennetteki güzel köşkler, sözü hoş, selamı çok, yemek yediren, oruca devam eden ve gece namazı kılan kimselere verilir. [İbni Nasr] * Zenginlerin zekatı, fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ, onlara nafaka gönderirdi. Eğer fakirler, aç kalıyorsa, zenginlerin zekat vermeyişindendir. * Yabancı bir kızı görüp de, Allahü teâlânın azabından korkarak, başını ondan çeviren kimseye Allahü teâlâ ibâdetlerin tadını duyurur. [Se'âdet-i Ebediyye] ------------- Ne yazık ki bir "insanlık utancı" olan açlık, günümüz dünyasının en temel ve öncelikli sorunu olmaya devam ediyor. Ve aslına bakarsanız insanlığın bu sorunu rahatlıkla çözümleyecek zenginlik kaynağı ve kapasite de yok değil. En basiti, dünyanın en varlıklı 225 kişisinin toplam servetinin sadece yüzde 4'ü tüm dünya nüfusunun asgari gıda, su ve sağlık ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyede. Bir başka örnek; ABD ve AB'de bir yılda sadece parfümler için harcanan toplam para ile bile dünya nüfusunun gıda problemini önemli ölçüde çözmek mümkün. Sadece geçen yıl dünyada silahlanmaya ayrılan para 1 trilyon 118 milyar doları aştı. Oysa şu anda açlık sınırında yaşayan 1.3 milyar insanın barınma, yiyecek, giysi ve sağlık harcamalarını karşılamak için 130 milyar dolar yetiyor. Bunun yanında gelir dengesizliği de her geçen gün artmaya devam ediyor. Verilere göre 1960 yılında dünya genelinde kişi başına düşen ortalama gelir düzeyi, yoksul ülkelerdeki gelir düzeyinin 11 kat fazlasıydı. Günümüz verilerine göre ise bu oran 32 kat fazla... > Günde 24 bin kişi ölüyor İnanılmaz ama, günde açlıktan dolayı 24 bin; evet günde tam yirmi dört bin insanın açlıktan dolayı yaşamını yitirdiği açıklaması BM'nin yetkilileri tarafından yapılıyor. Yapılan açıklamalarda şu tespitler de var: 1996'da 840 milyon kişi açlık ve yetersiz beslenmeyle karşı karşıyaydı. Bugün sayı 815 milyona düştü. - Her dört saniyede bir, bir kişi yetersiz beslenmeye bağlı nedenlerden ölüyor. - Her yıl 12 milyon çocuk ölümünün yüzde 55'i yetersiz beslenmeden kaynaklanıyor. - Az gelişmiş ülkelerde her 5 kişiden biri kronik yetersiz beslenmeyle karşı karşıya. Yapılan tespitlere bakıldığında; verilen sözlere rağmen 1996'dan bu yana (1996'da yapılan ilk Dünya Gıda Zirvesi'nden bu yana) sadece altı milyon kişinin açlık sorununa "çözüm" bulunmuş. Verilen rakam bu! Bu itiraftan sonra 1996'da 840 milyon aç insan sayısının -yeni aç insanların varlığını saymasak bile- nasıl 815 milyona indiği sorusu haklı olarak sorulabilir. Buna, 840 eksi 6 eşittir 834; 834 eksi 815 eşittir 19 milyon insanın bu arada ölmüş olabileceği varsayımıyla cevap verilebilir. Ama hesap bu haliyle de yanlışlığını korur. Hesapların yanlışlığının arkasında esas olarak gerçek durumun gizlenmeye çalışılması çabası yatıyor. Örneğin 2001 yılında verilen rakamlarla -800 milyon civarında insanın açlıkla karşı karşıya olduğu bilgisi- bu yıl verilen rakamlar aynıdır. Böylece bu bir yıllık süreçte çoğalan aç insanların sayısıyla, dünyadaki açlığın gerçek durumu göz ardı ediliyor. > Verilen sözler tutulmuyor 2001 yılında acil gıda yardımına ihtiyaç duyan 18 Afrika ülkesi mevcut iken bugün bu sayı 23'e çıkmış durumda. Dünya Gıda Örgütü'nden yapılan açıklamaya göre, 511 milyon dolar yardımda bulunmayı taahhüt eden ülke ve kuruluşlar bu miktarın sadece % 56'sı oranında yardımda bulundular. Eğer bu durum önümüzdeki 10 yıl içinde de devam edecek olursa 45 milyon çocuğun, açlık nedeniyle hayatını kaybedeceği öngörülüyor. Öte yandan birçok ülke de Afrika'ya yaptığı göstermelik gıda yardımını önemli bir propaganda aracı olarak kullanıyor. Hatta Afrika'ya yönelik gıda yardımlarının bir bölümünün misyonerlik faaliyeti adı altında gerçekleştiği de bilinen bir gerçek. Açlık konferansının 2000'deki milenyum zirvesinde dünya liderleri 2015'e kadar açlığı yarı yarıya azaltma sözü vermişti. Ancak son duruma bakılırsa 2015'e kadar verilen sözün tutulması pek mümkün değil. Zira söz konusu kampanya için gereken 50 milyar dolarlık bütçe bir türlü toplanamıyor. BM Genel Sekreteri Annan yaptığı açıklamada, "Açlıkla mücadele programı için ayrılan kaynaklar giderek azalıyor, program tamamen çökebilir. Dünya genelinde açlık tırmanıyor" sözünü ciddiye almak gerek. Velhasıl kesin çözümü Batılı toplumlardan beklemek şu an için hayal... > Afrika yardım bekliyor Şükür ki son yıllarda yabancı yardım kuruluşlarının yanına eklenen çok sayıda İslami kuruluş da var. Ve yaptıkları hizmetler emin olun azımsanmayacak kadar çok. Sadece Islamic Relief adındaki bir yardım kuruluşu geçen seneki ramazanda tüm Afrika ülkeleri dışında; Afganistan, Mısır, Bangladeş, Bosna, Hindistan, Endonezya, Irak, Yemen, Çeçenistan ve Türkiye gibi toplam 23 ülkede 890.996 ihtiyaç sahibi insana 170.192 gıda paketi dağıtmış. Sadece bu yıl düzenlediği kurban kampanyası sayesinde 60.033 kurban kestirerek, bunları 24 ülkede 1.825.899 insana vermiş. Ülkemizde de bu anlamda öne çıkan iki önemli kuruluş var Deniz Feneri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) gibi... Afrika'daki pek çok ülkeye uzun yıllardır düzenli yardımlarda bulunan İHH, bu ramazanda Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'nın 150 km güneyindeki Habura Bölgesi'nde iki gün üst üste iki ayrı noktada gıda dağıtımı organizasyonu gerçekleştirdi. İHH ekibi, ilk gün 328 aileye, ikinci gün ise 400 aileye gıda dağıtımında bulundu. Malumunuz bu tür kuruluşlar hayırseverlerin yardımıyla ayakta kalıyor ve bu yolla faaliyetlerine devam ediyor. Açlıktan ölme tehlikesiyle burun buruna olan Afrikalı dostlarımız için kalbi birazcık sızlayanlar İHH'nin www.ihh.org.tr veya Deniz Feneri'nin www.denizfeneri.org.tr adresini ziyaret edip, nasıl yardımda bulunacaklarına dair detaylı bilgi alabilir. > "Kendimizden utanmalıyız!" İstanbul'un iflâh olmaz aşıklarından biri olan Robert Mantran, "16 ve 17. Yüzyılda İstanbul'da Gündelik Hayat" isimli kitabında orucu bir feragat ve arınma niyeti ile yapılan bir ibadet olarak tanımlar. İşte Mantran'dan ilginç satırlar: "Bu güç oruç sınavını Müslüman Türkler öylesine bir karakter gücüyle geçmektedirler ki, Batılılar buna hayran kalmaktadırlar: "Ne insanların durumu, ne günlerin uzunluğu ve sıcaklığı, ne iş yorgunluğu bu nefse hakimiyetten alıkoyabilmektedir ve buna karşı küçücük bir kusur bile çok ayıp sayılmaktadır; nihayet onların buna uyumdaki sebatları, kırk günlük perhizden kaçınmak için hastalık bahane eden, inançsızlıklarını hastalıkla örten Hıristiyanlığın büyük bölümü için utanç vesilesi olmalıdır. Bu uygulamanın tek amacının, gece boyunca tüm maddi zevkleri daha da artırmak olduğu iddia edilerek, oruç çok defa çekiştirilmiştir. Ama bu uzun yaz günlerinde, bir bardak su da dahil, nelerden mahrum kalındığını (Allah bilir ya İstanbul'da hava haziran ekim arasında bazen çok sıcak yapmaktadır) veya kışın mide boşken soğuğa dayanmanın ne kadar zor olduğunu bilmezden gelmek demektir." > Secde sûresinin fazîleti Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Kim Secde ve Mülk sûrelerini yatsı namazından sonra okursa, sanki Kadir gecesini ihyâ etmiş gibi sevâp kazanır." Câbir bin Abdullah buyurdu ki: "Resûlullah efendimiz Secde ve Mülk sûrelerini okumadan uyamazlardı." Muhammed bin Alkamî buyurdu ki: "Her gece Tebâreke ve Secde sûresini okuyanlara kabir suâli olmaz." Yahya bin Ebî Kesîr dedi ki: "Peygamber efendimiz eshâbına Secde ve Tebâreke sûrelerini okumayı emretmiştir. Zira bu iki sûrenin her âyeti diğer sûrelerin yetmiş âyetine bedeldir. Kim bu iki sûreyi yatsıdan sonra okursa, bu ikisini Kadir gecesinde okumuş gibi sevâp alır." Hâlid bin Ma'dân buyurdu ki: "Kurtuluşa götüren Secde sûresini okuyunuz. Zira bana ulaşan habere göre, adamın biri sırf bu sûreyi okur, başkasını okumazmış. Çok da kusurları varmış. Bu sûre o kişiye Allah katında kanat germiş ve şöyle yalvarmış: Yâ Rab, bu kulunu bağışla! O beni çok okurdu. Allahü teâlâ da sûrenin şefâatini kabul etmiş ve şöyle buyurmuştur: Onun her günâhına karşılık bir sevâp yazınız ve kendisini bir derece yükseltiniz." İbni Abbâs buyurdu ki: "Peygamber efendimiz, cuma günleri sabah namazlarında Secde ve Hel Etâ sûrelerini okurdu." >> Yozgat Böreği Malzemeler: Yarım kg ıspanak, 1 baş kuru soğan, 100 gram pastırma, 1 adet domates, 1 çorba kaşığı margarin, 1 adet yumurta, yarım kg yufka. Yapılışı: Ispanağı temizleyip, yıkadıktan sonra, su koymadan, kısık ateşte haşlayın. Haşladığınız ıspanağı hafifçe ezin. Bu arada bir tavaya margarini alın. Soğanı yemeklik doğrayın. Margarinle beraber kavurun. Domatesi rendeleyerek ilave edin. Pastırmayı küçük küçük doğrayarak tavaya alın. En son olarak da ıspanağı ve çiğ olarak malzemeye karıştıracağınız yumurtayı ve karabiberi ekleyin. Yufkaların her birini dörde bölerek içine hazırladığınız içten koyun. Dilediğiniz şekilde sarın (muska ya da paçanga böreği gibi olabilir). En son olarak kızgın yağa atın ve altın sarısı renk alana dek kızartın. > Ezo Gelin Çorbası, Tavuk Pane, Yozgat Böreği, Kadayıf