Sofrada pilav bulunmayınca yemeğin bittiği anlaşılmıyor!

A -
A +

>>> Hadis-i şerif * Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır. [İbni Ebiddünya] * Allahü teâlâdan başka şeyleri maksat edinmekten kurtulmak, kâmil îmân için zaruridir. [Se'âdet-i Ebediyye: 888.] * Harâmdan bir altını sahibine geri vermek, yüz altın sadaka vermekten efdaldir. [Se'âdet-i Ebediyye: 97.] ------ İsmail Rûmî Dergâhı'nın 1906 ramazanı, bir dergâh çalışanı tarafından gün be gün kaydedilir. Rûznâmeye göre hangi gün ne yendiği, hangi ilâhilerin söylendiği ve teravihe kimlerin gelip cemaatin kaç kişi olduğu yazar. Dergahın letâfetli iftar sofralarında ortalama 8-10 çeşit yemek vardır, sadece o gün pilav sofrada arz-ı endam etmez, bunun eksikliği ise şöyle kaydedilir: "Sofrada pilav bulunmayınca yemeğin bittiği anlaşılmıyor..." ------ Tophâne'deki İsmail Rûmî Dergâhı'nın 1906 ramazanı, bir dergâh çalışanı tarafındın gün be gün kaydedilir. Rûznâmeye göre hangi gün ne yendiği, hangi ilâhilerin söylendiği ve teravihe kimlerin gelip cemaatin kaç kişi olduğu yazar. Ama en ilginci 9 ramazan günü düşen nottur. Dergahın iftar sofralarında ortalama 8-10 çeşit yemek vardır, sadece o gün pilav sofrada arz-ı endam etmez, bunun eksikliği ise söyle kaydedilir: "Ta'amda pilav bulunmayınca yemeğin bittiği anlaşılmıyor..." Neredeyse Türk kimliğinin göstergelerinden biri olan pilav tutkumuz hemen her sofrada kendini gösterir. Emin olun bugün bile pilav bulunmayan soflarda eksiklik arayanları bilirim. Türk insanı damağına son derece düşkündür ve pirinç gibi bir nimeti, Çinliler gibi tuzsuz lapa pilav şeklinde asla tüketmez, ona hakkını verir. Biz öyle Uzak Doğu ülkelerininki gibi suya pirinç salmakla, yani pirinci haşlamakla ya da buharda pilav yapmakla yetinmemişiz. İşin içine kendi mutfak kültürümüzün vazgeçilmezlerinden biri olan tereyağını sokmuşuz ki gerçekten pilavın tereyağıyla yapılanı bambaşka bir lezzette olur. İranlı, Iraklı, komşularımızdan ve Özbek ya da Kırımlı soydaşlarımızdan öğrendiğimiz fıstıklı, üzümlü, havuçlu, ayvalı pilavları da bizdeki pilav çeşitlerine renk katar. Şunda şüphe yok ki, kaliteli pirinçten et ya da tavuk suyunda pişirilmiş, çok iyi demlenmiş, dolayısıyla pirinçleri tane tane ve kesinlikle birbirine yapışmamış halde bir pilav en görkemli ziyafet sofralarının baş tacıdır. Ne yazık ki son yıllarda diyetisyenlerin sağlıklı önerileri sayesinde artık tereyağı tencere dibinde ya var, ya yok! Hal böyle olunca o eski yağlı yüzlü pilavlar unutulmaya yüz tuttu, küçücük kalıplara sokulup tabakların kenarına garnitür olarak iliştirilmesi adet oldu. > Ziyafette 13 türlü pilav Tarihi neredeyse 8 bin yıl evveline dayanan pirince dair kayıtlar, 15. yüzyılda bile sarayda pilav yendiğini gösteriyor. Fatih'in sofralarında sade pilavın dışında sebzelisi, etlisi ve tavuklusunun yer aldığı kayıtlardan anlaşılıyor. Ancak pirinç nadir bir malzeme olduğu için çok uzun bir dönem pilav sadece zengin Osmanlı sofralarını süslüyor ve buralarda da sofranın en önemli yemeği konumuna yükseliyor. 16. yüzyılda pilav pişirme yöntemleri gelişmiş, aynı öğünde birkaç çeşit pilav yenmeye başlanmış. Şölenlerde ikramların zenginliği, etin yanı sıra pirinç pilavlarının bolluğuyla da ölçülür hale gelmiş. 17. yüzyılda Evliya Çelebi, Bitlis Beyi'nin kent meydanında verdiği ziyafette 13 çeşit pirinç pilavı bulunduğunu yazıyor. Bu da pilavların sadece Osmanlı sarayına özgü olmadığını gösteriyor. Ancak yine de nadide bir yemek olan pilavı sıradan halk yüzyıllar boyu ancak zenginlerin şölenlerinde tadabilmiş. Pirincin yaygınlaşması 18. yüzyıldan sonra gerçekleşiyor ve pilav artık orta halli insanların da sofralarının vazgeçilmez yemeği haline geliyor. Özellikle İstanbul'da bu yüzyıldan sonra pirinç buğday kadar tüketilir oluyor. > 1001 çeşidi pişiriliyor Pilav; kavurma, salma, süzme-haşlama, buharda ve lapa olmak üzere 5 şekilde pişiriliyor. Sade, susuz, lapa, sütlü, aside, salma, Özbek ve Acem pilavı özellikle saray mutfağında yapılan pilavlardan. Geleneksel Türk mutfağında pilavlar bölümünü zenginleştiren en önemli unsur, pilavın içine katılan malzemelerin çeşitliliğinden ileri geliyor. Domates, bezelye, sivri biber, havuç, mantar, patlıcan, kestane, kabak ve ıspanak sıcak pilav yapımında kullanılan sebzelerden bazıları... Kümes hayvanları ve kuzu etiyle pişirilen pilavlar olduğu gibi kuruyemiş ve bazen üzüm ihtiva eden pilavlar da var. Bunlar içinde Antep fıstıklı, bademli, dolmalık fıstıklı ve kestaneli pilav en sevilenlerden. Tel şehriye, arpa şehriyeyle ve bakliyat çeşitleriyle yapılan pilavları da unutmamak gerek. Bu arada Karadenizlilerin hamsiyi pilava sokma başarılarını da not düşmeden geçmeyelim... ------ >>> Fâtiha-i şerîfenin fazîleti Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Fâtiha sûresi, ölümden başka her derde devâdır." "Fâtihayı ve İhlâs sûresini okuyan, Kur'ân-ı kerîmin üçte birini okumuş sayılır." "Bir kimse evine gelince, önce Fâtiha sûresini daha sonra İhlâs sûresini okursa, Allahü teâlâ o evden fakirliği giderir, yerine huzur ve bereket ihsân eder." "Yatağa girildiğinde, uyumadan önce Fâtiha ve İhlâs sûrelerini okuyan, ölüm hariç bütün tehlikelerden emin olur." "Bir kimse, Cuma namazından sonra Fâtiha sûresini, İhlâs ve Mu'avvizeteyn sûrelerini yedişer defa okursa, Allahü teâlâ o kimsenin hem dünyasını hem âhiretini, hem de çoluk çocuğunu gelecek Cumaya kadar himayesine alır ve her türlü tehlikeden korur." "Yağmur suyunu toplayıp, üzerine fâtiha-i şerîfe, Âyet-el-kürsî, İhlâs ve Kul-e'ûzü sûreleri yetmişer kere okunur, bu sudan aralıksız yedi sabah içenlerin hastalıkları, ağrıları zâil olur." "Ey Câbir! Kur'ân'da nâzil olan sûrenin hayırlısını sana haber vereyim mi? Bu Fâtiha'dır. Onda her derde şifâ vardır." Abdülazîz Dehlevî buyurdu ki: "Yedi kere Fâtiha okuyup, dert, ağrı olan uzva üflenirse, şifâ hâsıl olur." ------ > Götüreceğin birkaç metre kefen Adamın biri oğluna; "Senden iki isteğim var, birincisi, öldüğüm zaman ayağımın birine eski bir çorap giydirmeyi ihmal etme. İkincisi ise şu ağzı kapalı mektubu beni defnedinceye kadar açma, defnettikten sonra aç oku" diye vasiyette bulundu. Zaman geldi adam öldü. Kefeni saracağı zaman, oğlu babasının vasiyetini arz ederek, "Babama mutlaka bir eski çorap giydireceğiz" dedi. İmam, "Olmaz, dinimize göre ölü kefenden başka bir şeyle gömülmez" dedi. Çocuk ısrar etti, ama fayda vermedi. Definden sonra oğlu babasının bıraktığı mektubu okumaya başladı: "Oğlum! Görüyorsun ya, o kadar malım mülküm olduğu halde, bir eski çorabı bile beraber götüremedim. Elbette bir gün sen de benim gibi öleceksin. Sana da birkaç metre kefenden başka bir şey vermeyecekler. Sana bıraktığım malı, iyi harca, sarf edeceğin yerleri iyi seç. Beş vakit namazını ve diğer ibadetlerini sakın aksatma, dinde bildirildiği şekliyle tam yap. Çünkü senin kabre götüreceğin amelinden başka bir şey değildir." ------ > Mükemmel pilavın sırları "Pilavı güzel yapan bütün yemekleri güzel yapar" derler. Gerçekten de malzeme çeşitliliği açısından bu kadar sade olup da yapılışı bu kadar dikkat ve özen isteyen başka bir yemek var mıdır bilmiyorum. Suyunu biraz fazla koyarsınız, lapa olur, demlenme süresini çok iyi ayarlamanız gerekir. Kıvamı tutturulamamış bir pilav, bütün bir yemek davetinin tadını kaçırabilir. İşte bu yüzden basit ama önemli ip uçlarına dikkat! * Pilavı pişirirken asla karıştırmayın. Çünkü sudaki pirinci karıştırmak nişastanın açığa çıkmasına ve tanelerin birbirine yapışmasına yol açar. Pilavın lezzetini artırmak için pirinci önce yağ ile biraz kavurmayı deneyin. Pilavın pişme suyuna eklenen sıvı yağ da pirinçlerin yapışmasını engeller ve pilavın tane tane olmasını sağlar. * Eğer sade pilav pişiriyorsanız, pişme suyuna ekleyeceğiniz 1-2 çay kaşığı limon suyu, pilavın rengini daha beyaz yapacaktır. Pilavın pişip pişmediğini pirinç tanesini ancak tadarak anlayabilirsiniz. Taze, yenilebilir yumuşaklıkta ama dişe gelir sertlikte olmalıdır. * Eğer tarifte verilen pişme süresi tamamlandığında pirinçler hâlâ fazla sertse ve pilav suyunu çekmişse, 1/4 ölçü sıcak su ilave edin. Pirinçler bu suyu çekinceye kadar pişirin. * Pişirmede karşılaşabileceğiniz diğer bir problem ise pilavın pişmiş ama lapalaşmış olmasıdır. Bunun da kolayı var. Pilavı çok kısık ateşte bir çatalla havalandırarak, suyunu tamamen çekinceye kadar karıştırın. ------ > İstanbul pilavı >> Malzemeler: 280 gram pirinç, 40 gram sıvı yağ, 2 su bardağı et suyu, 1 fincan haşlanıp kabuğu soyulmuş badem, 1 adet tavuk göğsü, 1 çay kaşığı safran, 1 fincan kabuksuz yeşil fıstık ve tuz. >>Yapılışı: Et suyuna safranı ilave edip kaynamaya bırakın. Badem ve fıstığı kaynar suya atıp 5 dakika bekletin. Kabuklarını soyun, az bir yağla bademi, fıstığı ve tavuğu soteleyip bir kenara koyun. Ayrı bir tencereye yağı koyup kızdırın. Pirinci ıslatıp yıkayıp süzdürün ve tencereye koyun. 5 dakika kavurun, tuzunu atın, sotelenmiş malzemeyi ilave edin ve et suyunu verin. 10 dakika demlendirin, karıştırıp servis yapın. * Mantar Çorbası, Karnıyarık, İstanbul Pilavı, Revani

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.