Kırım’da bir Kurban Bayramı...

A -
A +
“Bu koca kazanlarda pişen yemekler Allah rızası için yediden yetmişe herkese dağıtılmış.”
 
Kendisi Kırım Türklerindendi. Çok önceden gelip Türkiye’ye yerleşmiş bir ailenin ferdiydi. Kırım’a Osmanlı döneminde Bahçesaray ismi verilirdi…
Kendisiyle arada sırada çay içme bahanesiyle sohbet edip görüşüyorduk. Bir gün samimiyetimize güvenerek dedi ki:
“Sana bir şey anlatsam beni yanlış anlar mısın?"
“Ne alaka, elbette anlatabilirsin.”
Beni dinleyeceğin için şimdiden teşekkür ederim” dedi ve heyecanla anlatmaya başladı:
Hangi birini anlatacağını bilemiyordu.
Birkaç sene önce Kırım’a yani Bahçesaray’a giden heyetin içerisinde bu varmış. Kırım halkı, Tatarlar kendilerini çok iyi karşılamışlar. Kırım Hanı Giray Han’dan bu yana süregelen misafirperverlik kültürünü evlerinde yaşatmaya devam ediyorlarmış. İzzet ikram ederken misafire nasıl hürmet edeceklerini, saygıda nasıl kusur etmeyeceklerini bilemiyorlarmış. Çok şükür hâlen Türk kültür ve geleneği yaşatılıyormuş.
Oraya kurbanlık götürmüşler. Elbette ki fakir fukaraya kurban eti dağıtmak için. Et alamayanların yılda bir defa da olsa doya doya et yiyebilmesi için kurbanlarını orada kesmeye karar vermişler.
Hiçbir sıkıntı çekmeden, dinimizin emir ve usullerine göre ve yörenin kültürüne denk gelecek şekilde kurbanlıkları kesmişler. Yine bölgenin âdeti gelenek görenekleri üzere kurbanlıklardan yiyecekler hazırlanmaya başlamış.
Büyük büyük kazanlarda içine domatesi, fıstığı, soğanı biberi, çeşitli sebzeler ile bir yemek yapılmış.
Burcu burcu mis gibi kokmaya başlamış. Bu koca kazanlarda pişen yemekler Allah rızası için yediden yetmişe herkese dağıtılmış. Çocuklar, kadınlar yaşlılar sıraya girip tas tas almışlar, dua ederek ayrılmışlar…
Bu sırada iki olaya şahit olmuş Kırımlı komşum. Tekbir getirmek dışında okunması gereken dua olduğunda herkes başını öne eğmiş. Dua etmek için Kırımlıya yönelmiş herkes.
“Ama ben hoca, yani din görevlisi değilim” demiş. Yoksa bazı duaları elbette biliyormuş. Bu vesileyle yaşayan halkın dinî bilgisiyle ilgili öğrendiklerine üzülmüş. Çünkü bölgenin insanı Kelime-i şehadet getiriyor çok şükür, Fatiha suresini, ihlas suresini biliyor ama hemen hepsi bu kadar. Detaylı bir dinî bilgi bilen pek kalmamış. Bildiği duaları okumuş. Herkes de hayranlık içinde ve zevk alarak hürmet içinde onu dinlemişler.
O ara eski bir taksinin içinde, yaşlı bir teyze çağırmış onu. Gözleri çok az görüyormuş. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.