"Allahü teâlâ bizleri bu nimetin kıymetini bilenlerden ve iki cihan saadetine erenlerden eylesin..."
"1990'lı yıllardı Türkiye Takvimi ile tanıştığım zamanlar. Babamın eline bir vesile ile geçen bu takvim hayatımın çok önemli bir dönüm noktası olacaktı. Meraktan olsa gerek; takvim daha duvarımızdaki yerini almadan sayfalarını karıştırmaya başlamıştım...
Sayfalar arasında ilerledikçe düzenli olarak her ayın ilk ve son günü arasına eklenmiş bir yaprak ilgimi çekmişti. Birbirinin aynı olan on iki adet takvim yaprağı. Talimatlara uyarsam fotoğraftaki kitap setinin sahibi olacaktım. Ayları takip ederek ve kuralına göre 12 sayfayı hevesle biriktirdim. Sabırla sakladığım sayfaları, yıl sonunda zarfa yerleştirdim ve babamdan onları belirtilen adrese postalamasını rica ettim...
Kitaplarıma kavuşacağım gün belli değildi. Dolayısıyla her günün sabahına "Acaba o gün bugün mü?" diyerek uyanmıştım... Nihayetinde vakit tamam olunca kitaplarıma kavuşmuştum. Postayla gelen, Herkese Lazım Olan İman, Kıyamet ve Ahiret, çok kıymetli iki kitaptı. Titizlikle biriktirilmiş sayfaların meyvesi olan o güzelim kitapların kıymetini bilip amel edemedim. Gençliğin verdiği cahillik diyelim... Ama zarar görmeyecekleri şekilde özenle muhafaza etmeyi başarmıştım.
Aradan yıllar geçti. Evlendim. Beyimin vazifesi nedeniyle Siirt'te ikamet ettik. Yazları Ankara'ya ailemi ziyarete geliyordum. Bir defasında annemin "çok güzel bir radyo kanalı bulduk, komşularla toplanıp dinliyoruz. Sen de dinle kızım" demesi üzerine yıllar önce takvim yapraklarını karıştırırken hissettiğim o maneviyat ile TGRT'nin hazırladığı "Huzura Doğru" adlı programda, tekrar karşılaşmıştım. Bu nadide programın ailecek yakın takipçisiydik artık.
Siirt'e dönüş yaptığımızda henüz iki yaşını doldurmuş kızıma bu faydalı sohbetlerin sevgisini aşılamıştık. Saatini şaşırmadan dinliyorduk programı. Olur da bir engel çıkar da dinleyemeyecek olursam kızım "anne gel, dede başladı" cümlesini kurup sevinçle el çırparak, bizi ikaz ediyordu. Programın yanı sıra kitaplarımı da beyimle okumaya başlamıştık. Elimdeki iki kitabım başımın tacıydı elbet. Fakat setin devamını okumayı çok arzuluyordum. Hâsılı, uzun uğraşlarla Siirt'teki İhlas Mağazası'nda en değerli eseri, Osman Ünlü hocanın radyo programlarında bahsettiği her evde bulunması gereken Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye'yi bulmuştum. İşte en büyük hazine!..
Rumuz:"Nurdagül"