Rolleri değiştirdim

A -
A +

Hayatınızın provasını yapsanız, oyun kaçıncı perdede sona ererdi. Kendinize en iyi rolü alır mıydınız? Yoksa en iyi zordur deyip, perdenin kapanmasına 10 dakika kala bir rolle mi yetinirdiniz? Sizi sevdiğini söyleyen erkeğe çiçek kokulu örtülerde sevgi tadında yemekler hazırladınız yıllarca. Beyaz çarşaflarda uyuttunuz, bebek gibi büyütüp, çocuk gibi şımarttınız... Hayatınızın rolünü ona verdiniz... Perdenin kapanmasına az kala araya bir 'Az sonra' giriyor. Bu az sonra, eşinizle sınırlarınızı çizen başka kadın. Perihan Hanım, ellili yaşların ilk basamaklarında rolü başka bir kadına kaptırmış. Eşi Mehmet Bey, fazla uzaklarda aramamış başka kadını. Komşusu Zuhal, gözüne kestirmiş, Perihan Hanım kocam kırkından sonra azdı diye yakınıyor. Otuz yılda birlikte kurdukları işi, kazançlarını, ilk heyecanlarını anlatıyor. İlk ev, ilk araba, ilk çocuk... Evliliğin temeline atılan Mayıs gülleri gibiydi. Ama yaşlar, yıllar ilerledikçe, kayık gemiye dönüştükçe hayaller tek tek yerine oturunca daha ne kaldı sorusuna cevap geliyor. 30 yılda eksikler listesi azalırken, sevgi heyecan listesi yok oluyor. Mehmet Bey'de yaş elliye gidiyor. Zaman azaldı korkusu ile komşuya yan gözle bakıyor. Bakışı karşılık buluyor. Dünyası küçük evlilik ilk çatlağını alıyor. Perihan Hanım, içeri giren suları önce kovalarla sonra da kavgalarla püskürtmeye çalışıyor. Otuz yıllık gemi makine dairesinden yara aldı, yan yattı!.. Öylesini içine atacağına paylaşmaya gelmiş. Sarıya boyanmış saçlar, bakımlı hafif makyajlı bir yüz, pantalon ceket takımının içine giydiği saçlarının rengi bluzu ile Perihan Hanım hazır. Otuz yılın hesabını soracak. Anlattıkça açılıyor. 'Otuz yıllık evliliğim bir kadının gözlerinde, sözlerinde bitti' ben ona neler verdim, karşılığı bu mu? Biz kadınlar evliliği bir muhasebe şirketi gibi görmeye daha ne kadar devam edeceğiz. Bir türlü denk düşmeyen bilanço hesapları, şirketi hep zor durumda bırakıyor. Zarar bölümünde 'KADIN' yazıyor. Verirken almayı hesaplasak, birebir kuralına göre oynasak iyi kadın, vefakar anne rolüne uygun olmaz mıyız? Perihan Hanım'ın feryatlarını sanki Mehmet Bey duydu. Telefonda karı koca birbirlerini duymadan aynı anda konuşuyorlar. Mehmet Bey 'Ne yapalım' diyor. Artık anlaşamıyoruz, bunu anla. Ayrıl.' Öteki kadına toz kondurmuyor. 'Onu seviyorum, sana ne? Perihan Hanım, kendisine yirmi beş yıldır 'Seni seviyorum' demeyi unutan kocasının bu sözüne patlıyor: 'Öyle mi' 'Ben de boşanmam!' sağanak yağmur altında gülenle, ağlayan belli olmazmış. Sonunda hangisi gülecek, bekliyoruz. Mehmet Bey otuz yıllık karısına son yumruğu perde kapanmasına yakın patlatıyor: 'Sen de yıllarca kadın olsaydın, aklın yeni başına geldi. Karnını, göğüslerini yaptırdın. Gitti benim paralarım.' Bu da ne? Bir erkek canlı yayında karısına, mahremine beşinci vitesle giriyor. Perihan Hanım son yumrukla nakavt olacak gibi değil 'Tabii yaptırdım, oh olsun sana' Ellili yaşların ilk basamaklarındaki estetik bile bir kadının evliliğini kurtarmıyor. O eğitimli bir kadın. Aynı yaştaki kocasına göre şansı onda bir. Hayatına bir erkek, yeni bir heyecan nereden bulacak. Onun sevdiği yemeği, tatlıyı kim ısmarlayacak. Perihan Hanım kızgın, kırgın. Geri dönüşü yok. İkisinin yatağı, kalbi ayrıldı. Otuz yıl savaşlarında yenik taraf yine kadın oldu. Roller değişemez mi? Öyküyü yeniden yazmaya kalksam rolleri değiştirirdim. O kadar olsun değil mi? Ben de bir kadınım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.