Erkekler de aldatılır!..

A -
A +

Biz kadınlar şefkati, acımayı aynı anda hissederek kendimizi erkeklerden farklı olduğumuza inandırmaya çalışıyoruz. İnsana ait duygular bir araya gelince rol dağıtımı yapıyor mu? 'Şefkat, sen kadına git.' 'Öfke' erkekte kal. İhanetteki istikamet erkek mi diyorlar? Mustafa Bey, kırk beş yaşında. Saçlarına çok beyaz düşmüş. Gözleri yere paralel konuşuyor. 'Yirmi beş yıldır, gece gündüz demeden hep çocuklarım için çalıştım, onları ev sahibi yaptım. Karımın bir dediğini iki etmedim, o beni aldattı?" Kulaklarımıza inanamıyoruz, daha doğrusu inanıyoruz da yüzümüz gözümüz yamuldu. Bir erkek milyonların önünde karım beni aldattı diye anlatıyor. 'Neden' desem ağlayacak. Demesem de anlatacak. O ikinciyi tercih ediyor. Yokuş yukarı çıkar gibi ağır ağır anlatıyor. 'Herkes bana karımın bir adamla ilişkisi olduğunu söylüyordu, inanmadım. İki kızım, evim, her şeyim tamdı. Dedikodu diye elimin tersi ile ittim. Keşke dokuz yıl önce söylenenleri dinleseydim...' Mustafa Bey'e hemen acıyoruz. Şefkatimizi vermeye hazırız. (Ahlar, vahlar koro halinde) zavallı adam yıllarca çalıştı. Karısının isteklerini yerine getirmek için uğraştı. Şunun yaptığına bir bakın, bu kadar sevgi dolu bir erkek aldatılır mı? Roller değişince sinirlenmek, acımak serbest. Kötü kadını merak ediyoruz. Nasıl dokuz yıl kocasını aldattı. Mustafa Bey görmeyen, duymayan bir insana dönüştü. Ağladı, ağlayacak. Biz kadınlar ağlamaya alışık olarak, ağlattığımız erkeğe üzgün gözlerle bakıyoruz. İşte o an! Mustafa Bey'in karısı merhaba bile demeden yayına bağlanıyor. 'Hepsi yalan, o evliliği yatak odası sanıyor. Beni kadın olarak hatırladı mı? Duygularımı anladı mı? 'Mustafa Bey suçlamaları dinliyor: Yıllarca durmadan çalıştım. O ev kolay mı yapıldı. Para nasıl kazanılıyor, haberin var mı? Kimseye inanmadım. Ama gerçek ortaya çıktı. Beni dokuz yıldır aldatıyorsun... Buraya kadar hüzünle dinledik karı kocayı. Ama bundan sonrası için hüzün sözcüğünü kullanmayacağım. Gülme krizim tuttu. Kadın, kocasının 'beni dokuz yıldır aldatıyorsun, utanmaz' sözüne ne dedi biliyor musunuz? Asla bilemezsiniz. Hemen alt satıra göz atın. - Dokuz yıl değil, yedi yıl!.. Pes, bu kadarını beklemiyorduk. Kadın iki yıllık suçlamayı kesinlikle kabul etmiyor. Neden etsin, iki yıl yediyüz otuz gün eder. Haklı, süre neyse doğru söylensin... Mustafa Bey bile güldü. Ağlamasından iyi. Bu kez ortaya mum ışığındaki baskın olayı geliyor. Adam (Mustafa Bey) bir gece fabrikaya giderken, yarı yoldan geri dönüyor.. Cep telefonunu salonda unutmuş, eve giryor.. Salonun ışıkları sönük, mum ışığı.. Koltukta kadın, ve öteki adam. Mustafa Bey parlıyor. - Kim o, kaçma. Adam toz duman. Kadın el yordamı ile ışığı açıyor... Öfkeli kocanın gözlerine baka baka soruyor: "Ne bağırıyorsun" - Nerde o? - Kim nerede? Kadın kocasının gördüklerinin hayal olduğunu iddia ediyor.. - Kimse yoktu salonda, mum ışığında oturuyorum. Mustafa Bey, kaçan öteki adama, karısının gözlerine bakıyor. Erkeklerin dilinde dolanan cümle birden aklına geliyor: 'Yatakta yakalansan bile inkar et!'

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.