Eski ama eskimemiş bir ilişkiye geri dönerken arkanızda bıraktığınız insanı düşünür müsünüz? Kadınların çoğu evdeki huzur bozulmasın diye taviz vermeye devam ediyorlar. Erkekler de en istenmeyen isteklerini her şeylerini paylaştıkları kadınlardan istiyorlar. Karmaşık bir durum. Eşlerini onları seven kadınları "anne" gibi görmek tehlikeli bir yaklaşım. 25 yıllık evli bir çift düşünün. Siz kadın tarafını oynayın. Ben de erkeğin inanılmaz teklifini anlatayım. Savunmaya değer bir konu mu? karar verin! Ebru ve Şükrü evliliklerinin üzerindeki bulutları hangi rüzgârlarla dağıtacaklar. Tek rüzgâr var. Eğer Ebru kocasının anlattıklarını annesi gibi değerlendirirse evlilikleri kurtulacak. Mesele basit... Şükrü bey aşık. Ama Ebru'ya değil. 25 yıl önce beraber olduğu eski sevgilisine -aynı zamanda halasının kızı- Karısına, yaşadıklarına sığınarak "bekle dönerim" diyor. Kurnaz biraz da utanmaz. Ebru yayında can havli ile anlatıyor. "- Hangi kadın bu durumu kaldırır. Kocam eski aşkı ile yeniden buluştu. Bana da "bekle" diyor. Bu kadarı da fazla..." Ebru haklı... Sen gez, eğlen, oynaş, yaşa. Sonra kaldığın yerden devam... Yağma yok.. Ebru sinirli, kırgın. Benim kocam asla aldatmaz diyenlerdenmiş.. Şimdi kocasını eve almamakla tehdit ediyor. 2 çocuğu ile onu nadasa bırakan kocasının eve giriş iznini iptal etmiş. Şükrü beyin telefonu Ebru'yu daha da kızdırıyor. - Sen beni anlamıyorsun. Bekle bu da geçecek. Döneceğim... Şükrü beyi anlayan parmak kaldırsın. Kadını aşağılamanın en ağır yönünü kullanıyor. 25 yıllık karısından ayrılmıyor. Annesi ile derdini paylaşan ergen genç pozlarında karısından anlayış bekliyor. - Neden hem karın hem sevgilin. Şükrü bey iddialı: - Siz de beni anlamıyorsunuz. O -öteki kadın- eski aşkım. Akrabam. Bana geldi, sığındı. Yardım etmek istedim. Bu arada aramızda olanlar oldu. Şükrü bey kadın sığınma evi gibi. Yardıma hazır geri dönüşü aşk da bonusu. O aşık bir erkek ama karısını, çocuklarını ihmal etmiyor. Parasını veriyor. Sevgiyi de buzluğa koymuş. Zamanı gelince buzluktan alınıp çözülmeye bırakılacak.. Ebru kocasını affetmeye yanaşmıyor. Sosyal beraberlik denilen evlilik ne hale geldi. Erkek aşkını yaşayacak, heyecan bitince kaleye geri dönecek. Bu arada kadının tek görevi komutanın "bekle" emrini uygulamak. Kendini kadın sığınma evi gibi gören Şükrü bey "paranı veriyoruz" umursamazlığından biraz yumuşuyor. Karısı boşanmak istediğini söyleyince susuyor. Bir sonraki oyunda kaybedeceğini hisseden kumarbaz gibi oyundan çekilmek istediğini belli ediyor. Ebru ise kocasını kaybetmeyi göze almış. Düşünüyoruz da başkasına aşık kocasının itirafı ona fazla geldi. İtiraf mı, ihanet mi ağır. Eğer Şükrü bey itiraf etmeseydi Ebru bekler miydi?.. Bilemiyoruz, zor bir soru...