Ahir zaman insanı

A -
A +
Bin yıllar boyu yaşayan insanların tüm sıkıntı ve yanlışları günümüzde bir ömre sığacak hâle geldi. Bir Müslüman olarak ahir zamanın sıkıntısını Peygamber Efendimizden gelen bilgileri bizlere aktaran rasih İslam âlimlerinin nakillerden haberdarız. İlm-el yakîn sahibi olmak gönlümüze bir ferahlık veriyor. Çünkü olup bitenlerin olacağını bilerek bir teslimiyet limanına kavuşuyoruz. Lakin yaşananları gören ayn-el yakîn sahibi müminlerin yüreği hayatın kirinden derin bir şekilde etkilenmektedir.
Modern zamanların ortaya çıkardığı bulanık havanın tesiri herkese sirayet ediyor. Yanlış, bozuk ve gereksiz bilgilerle zihinler harap edilirken kalplere lazım olan gıdanın tüm yolları kapanıyor. Gıdasız kalan kalpler, gönül körlüğünü yaşarken; ölü gönüller ise her türlü yanlışı aleni hâle getiriyor. İnananlar için koca bir ıstırap avuçlarda duruyor. Fuzuli, bu devirde yaşasaydı herhâlde çok daha tesirli şiirler yazardı! Sürecin en tehlikeli kısmı yanlış ve kötü olanın normalleşmesidir. Bu normalleşmeye karşı duyarsızlık da ayrıca birçok musibete maruz kalmamıza sebep oluyor. Musibetler, ders çıkarmaya fırsat iken meselelerin farkında olmadan yaşayan insanoğlu için daha büyük savrulmalar ortaya çıkarıyor. Eleğin üstünde kalan sayısı gün geçtikçe daha bir azalıyor.
Tüm bu ahvalden sıyrılmak veya en az zararla hayat dükkânını kapatmak mümkün müdür? Tüm zorluğuna rağmen elbet mümkündür. Bu noktada elimizde iki büyük imkân var. Biri İslam âlimlerinin de tavsiyesi olan iyilerle beraber olmak diğeri ise Allahü teâlânın ahlakı ile ahlaklanmaya çalışarak Hakk-el-yakîn sahibi olmaktır. Kibre düşmeden ilim sahibi olmak hepimizin başlangıç noktasıdır. Akabinde ihlâsla gücümüzün yettiği kadar amel sahibi olmamız elzemdir. Unutmayalım ki zor zamanlarda yapılan ufak bir iyi işin karşılığı da büyük oluyor.
         Fatih Toprak (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni)
 
 
ŞİİR
 
     -Gelse de erguvan, lale mevsimi-
    İSTANBUL'UN BAHARI YOKTUR
 
Baharı böcek bilir, oynar sümbül dalında
Karıncalar telaşta, yol alır gül dalında
Bir gizli aşka, nağme okur bülbül dalında
Eskiler, İstanbul'un baharı yoktur derler
 
Boğaz seyrine çıkmış, zevk-i temaşa duyan
Üç günlük ömür için başın sallar erguvan
Lalelerle güzel günler görse de Emirgân
Eskiler, İstanbul'un baharı yoktur derler
 
                                        Rıdvan Üzel 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
YOZGAT/AKDAĞMÂDENİ: Yozgat’ın 103 km doğusunda yer alan Akdağmadeni 1815 yılında yerleşim yeri olarak kuruluyor. 1862 yılında da belediye teşkilatı kurulmuştur. Ülkemizdeki ilk belediye Beyoğlu Belediyesidir (1858)... Akdağmadeni Belediyesi ise 1862 yılında kurulan Türkiye’nin 2. belediyesidir. Ekonomisi tarım, hayvancılık ve madenciliğe dayanır. Meyvecilik yaygındır. Başlıca yetiştirilen meyveler elma, armut, kayısı, vişne, ceviz ve üzümdür. Ayrıca arpa ve çavdar üretilir. En çok koyun, tiftik ve kıl keçisi beslenir. İlçe topraklarındaki çinko ve kurşun yatakları işletilir. İlçede sanayi kuruluşu olarak bir deri farikası vardır. İlçe merkezi Akdağ'ın kuzey eteklerinde, çam ormanları içinde kurulmuştur. Yozgat-Sivas kara yolunun orta kesimlerinde yer alır. İl merkezine 113 km mesafededir. 1815'ten sonra bölgedeki gümüş ve kurşun yatakları işletilmeye başlanınca, ilçe merkezinde yerleşmeler başladı ve hızla nüfusu arttı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.