Almaz koyunu aldırtmak!..

A -
A +

Koyunlar normalde doğum yaptığında içgüdüsel olarak yavrusunu yalar ve koklar. Böylece onu artık tanır ve emzirmeye başlar. Ama bazı koyunlar doğum anında travma yaşar ve bunu gerçekleştiremez. Tecrübeli çiftçiler bu hâle “koyunun aklı başından gitti” derdi. O zaman koyun kuzusunun kokusunu alamaz. Onu yavrusu gibi kabullenmez ve emzirmez. Çünkü normalde hemen döner yavrusunu koklar. Sonra kokladığını yalar onu kurutur. O koklama ve yalama sonrası kuzunun kokusu sanki iki mıknatısın birbirini tutması gibi eşleşir. Koyunun beynine mühürlenir o koku. İşte koyunun doğum anındaki travma sebebiyle yavrusunu koklayamadığı ve böylelikle koku kod eşleşmesi gerçekleşmediği için kendi yavrusunu emzirmediği duruma köylük yerde “almaz koyun hadisesi” deriz. Doğum travması yaşayan koyun kendi öz yavrusu olduğu hâlde kuzusunu emziremez. Ne yaparız böyle durumda? O hayvanı daracık bir alanda, daire gibi üçgen gibi veya küçük bir odada -yani hayvanın kaçacak yeri olmayacak şekilde- tutarız. Kuzu o hâlde koyunu emmek ister. Koyun ise kuzuyu tanımadığı için onu tepmek ister. Sonra çoban o koyunu tutar. Koyun kendi etrafında çırpınır ama dar yerde bir yere gidemez. Burada hayvan yine stres yaşar. Bu stresin nörolojik bir etkisi de var tabii… O an bir tas içindeki tuzlu su kuzunun sırtına, başına sürülür, kuzunun kuyruğuna sürülür. Aynı tuzlu su koyunun burnuna da sürülür. Bu arada koyun o daracık alanda başı dönünce doğum yaptığını zannederek tutar o yavruyu tekrar yalar ve koklar. Koklayınca tekrar o algı oluşmaya başlar. Böylece kuzuyu yavrusu olarak kabullenir. Eğer bu da çözüm olmaz ise o zaman hayvana ikinci bir korku yaşatılır. -Videolarda da gösterilmiştir- Bir çoban köpeği çağrılır ve koyunun yanı başında havlaması sağlanır. Koyun kuzuyu yalarken gözü köpekte olur. O korku anında da söz konusu kokuyu gayriihtiyari almış olur. Bu sürede kuzu da tekrar emmeye başlar. Bu arada bazı kuzular vardır annesi ölmüştür, bazı koyunlar vardır yavrusu ölmüştür. Böylesi durumlarda da bu işlem yapılır.

 

      Hakan Sağıroğlu-Konya

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

 

 

                YİNE DE

 

 

 

Benim için yoktan farkın yok artık,

 

Ayağına taş değmesin yine de,

 

Kalbim kitli, kapımdan da çık artık,

 

Gözlerine yaş değmesin, yine de.

 

 

 

Yıllar yılı bir ümitle bekledim,

 

Yanlış mıyım, hep kendimi yokladım,

 

Diyemedim, herkeslerden sakladım,

 

Baharına kış değmesin, yine de.

 

 

 

‘Aha bugün, aha yarın’ diyerek,

 

Sağır oldun, feryadımı duyarak,

 

Yoldan çıktın, yoldaşlara uyarak,

 

Tavuğuna kışt denmesin yine de.

 

 

 

Talan ettin, her kurduğum hayali,

 

Sana yeter masumların vebali,

 

Derdin değil kimselerin ahvali,

 

Azığına diş değmesin yine de.

 

 

 

Gıyabî söylendi bunca kelâmı,

 

Dostlar kesti muhabbetle, selâmı,

 

Yaradan seninle vermiş belâmı,

 

Yastığına baş değmesin yine de.

 

 

 

             Mustafa Özkahraman

 

 

 

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

 

AZİZİYE TABYALARINDAKİ EZAN: 8 Kasım 1877’de vuku bulan, bu savaş, tarihte 'Doksanüç Harbi' adıyla bilinir. Aziziye Tabyalarının düşmesi üzerine Erzurum halkı yediden yetmişe silahlanıp düşmana karşı kahramanca bir müdafaa yapma hazırlığı içindedir. 8 Kasım 1877 gecesi Erzurum mahallelerinde davullar çalınarak halk savunma için uyandırılır. Tanyeri ağarırken, Ayaz Paşa Câmii minaresinden sabah ezanı okunmaya başlar. Bu ezanı Osman Bedreddin hazretleri okur. Ezan, Erzurum’un dağı-taşı, deresi, tepesi, yamaçları, ağaçları sanki dile gelmiş ezanı tekrar eder gibi dalga dalga yayılır. Bu ezan halka bambaşka bir şevk ve cesaret vermiştir. Bu arada mehter de çalınmaya başlar. Erzurum halkı büyük bir heyecan ve cesaretle “Allah Allah” nidalarıyla, Aziziye Tabyalarını işgal etmiş olan Moskofların üzerine hücum eder. İlk hücumda düşman dağılmaya başlar. Erzurumlu miralay Bahri Bey, halkı gazâya teşvik için haykırır: “Urun gardaşlarım, dadaşlarım urun” Erzurum halkı bir çırpıda Aziziye tabyalarını Ruslardan boşaltmaya muvaffak olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.