İyi örnek olmaya çalışmak bir yetenektir. Olayların peşinden sürüklenmek yerine durumsal tahliller yapabilsek hem kendimize hem de çevremize yardımcı oluruz. Kendimizi aşan çevremizi etkileyen hatalarımız olur. Dünyanın kargaşası yetmiyormuş gibi bir de yanlış yorum ve uygulama kargaşaya neden oluyor.
Öğrendiklerimizi anladığımızdan emin olmalıyız. Gerekirse konuyu tekrar ele almakta fayda var. Kişi müthiş öğrenme isteği içinde olmalıdır. Konuya açıklık getireceği düşüncesi ile bir örnek sunmak istiyorum...
Hoca dersi anlattıktan sonra talebesine sorar: "Dersi anladın mı oğlum?" Talebe "Evet anladım hocam" der.
Hoca "Ama yüzün öyle demiyor" der. Talebe: "Dersi anladığımı açıklayan nasıl bir yüz lazım size?" diye sorar.
Hoca "Dersi anlayanın yüzü güleç olur" cevabını verir. Bizler birikmiş dünlerin ve korkulu yarınların ezici ağırlığı altındayız. Bugünü, dünün ve yarının ciddi tehdidi altında yaşıyoruz. Bu tasallutu önlemenin yolu olarak dünün pişmanlıklarını ve yarının endişelerini bugüne bulaştırmamak çare olarak gösteriliyor. Ne kadar da zor ve güçlük içinde de olsa insan bir günün kahrını çekebilir. Daha açıkçası bugünün zorlukları zaten kendine yetiyor. Dünü ve yarını işin içine karıştırmayalım. Zira geçmiş olmuş bitmiş pişmanlıklar bitmediği gibi beklentiler de bitmez. Endişe ederek hiçbir sorun çözülmez. Eğer bir sorun varsa onu korkusuzca ele almalıyız. Olabilecek en kötü durumu tahmin edip onu kabullenebilmeliyiz. Olabilecek en kötü durumla yüzleşmek zorundayız. Çünkü zihnimizin gerçek huzuru, olabilecek en kötüyü kabullenmekle gelir. Endişe ile baş etmenin yolu da budur.
Dr. Alexis Carel'in şu sözünü hafife almayalım: "Endişeyle baş etmeyi bilmeyenler genç ölür!" Bu rastgele söylenmiş bir söz değildir.
F. Gober kaygının etkilerinden bahsederken diyor ki: "Hekimlere gelen hastaların %70'i korku ve kaygılarını yenseler kendilerini tedavi edebilirler."
Basit hastalıklardan bahsetmiyorum.
Dr. Dempsey ise şöyle diyor: "Sinirsel sorunların nedeni sinirlerdeki bozukluk değildir. Hiçbir işe yaramama saplantısı, hayal kırıklıkları, kuruntu, kaygı yenilgi ve ümitsizliktir."
Korku ve başarısızlık zihinde üretilebiliyor.
Mustafa Ali Mahdum
ŞİİR
Selam olsun
Söyle neyin derdindesin, geçiyorken ömür?
Nefs bizi kendine esir eder, sömürür.
Elmas görünen dünya esasında bir kömür,
Bu hakikatleri bilenlere selam olsun.
Nefs nasıl terbiye edilir diye sorarlar.
Kalbin ilacını hep başka yerde ararlar.
İç huzuru isteyenler Rabbini anarlar.
Gönlü zikirlerle dolanlara selam olsun.
Sana dava diyorlar da ama dava nedir?
Davası tek dünya olanın hâli nicedir?
Davanın adını sorarsan hep tek hecedir
"Hak" davada koşabilenlere selam olsun.
Uyuyanları uyandırmak görevdir bize
Hak yolda olmadan düşman getirilmez dize
Yol belli bir bak ecdadın bıraktığı ize
Hak yolun yolcusu olanlara selam olsun
Zafer değildir seferdir bizde esas olan
Durabilir mi yerinde gönlü Hakla dolan?
Hak yolda yapıp ettiğindir gök kubbede kalan,
Hakk'ın yoluna revan olana selam olsun.
Muhammed Ali Türegün/Gediz-Kütahya
Alerjik Rinit Tipleri Nelerdir?
Saman nezlesinin şiddeti ortamdaki alerjenlerin miktarı ile ilişkili olarak değişmektedir. Saman nezlesine sebep olan alerjenler değişiklik göstermektedir ve alerjinin oluşma mekanizmasına göre farklı tiplere ayrılmaktadır. Mevsimsel saman nezlesi özellikle ilkbahar ve sonbahar gibi yılın belirli zamanlarında artmaktadır. Bunun sebebi polenlerin artması, ağaç ve çiçeklerden havaya karışmasıdır. Yıl boyu devam eden saman nezlesi ise özellikle kedi ve kuş gibi hayvan tüyleri, ev akarları ve böcek pislikleri gibi alerjenler ile ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple de saman nezlesine neden olan belirtilerin yıl boyunca görülmesi mümkün olmaktadır. Eğer şikâyetler sadece çalıştığı ortamda bulunan tahriş edici maddeler, kimyasal ve tekstil ürünleri sebebiyle ortaya çıkıyorsa mesleki saman nezlesi olarak bilinmektedir. [www.turkiyehastanesi.com]
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...