Arkadaşını evimize getirme!

A -
A +

Birleşmiş Milletler 3 Aralık’ı Dünya Engelliler Günü olarak kabul etti. 1992 yılından bu yana 3 Aralık bu anlamda uluslararası bir hatırlatma günüdür. Yaşadığımız dünyada -Allah korusun- başımıza ne geleceği nasıl bir kaza geçireceğimiz ve nelerle karşılaşacağı hiç belli olmuyor. Bu konuda anlamlı bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum.

 

“-Anne-baba San Francisco’dayım. Artık eve dönüyorum ama sizden ricam yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum.

 

-Memnuniyetle oğlum, onunla biz de tanışmak isteriz.

 

-Fakat bilmeniz gereken bir şey var. O arkadaşım bir engelli. Savaşta ağır yaralandı, bir mayına bastı ve bir koluyla bir ayağını kaybetti. Onun şimdi gidecek bir yeri yok.

 

-Bunu duyduğumuza üzüldük oğlum, belki onun başka bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz.

 

-Hayır, onun bizimle yaşamasını istiyorum.

 

-Oğlum, sen bizden ne istediğini bilmiyorsun. O artık engelli ve bize korkunç bir yük olur. Bizim kendimize ait bir hayatımız var ve bunun gibi bir şeyin hayatımıza engel olmasına izin veremeyiz. Bence hemen bu arkadaşını unutup eve dönmelisin, o kendi başının çaresine bakacaktır.

 

Oğlu telefonu kapattı. Ailesi ondan birkaç gün sonra, San Francisco polisinden bir telefon gelinceye kadar haber alamadı.

 

Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrenir öğrenmez hemen San Francisco’ya uçtular ve bu olayın bir kaza değil, intihar olduğunu söyleyen polisler tarafından, cesedi tespit etmeleri için şehir morguna götürdüler.

 

Üzüntülü anne baba morgda kendilerine gösterilen evlatlarını tanıdılar ama o anda bilmedikleri bir şeyi daha öğrenip dehşete düştüler. Bu ceset kendi çocuklarıydı ve ne enteresan ki bir kolu ve bacağı kesilmişti.

 

Kendilerine o gün telefon açan oğullarının sakat bir arkadaşı olmadığını aslında kendinden söz ettiğini öğrendiler!..

 

           Aslan Torun

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

           PİŞMANLIK

 

 

 

Yalan dünya; sana nettim, neyledim,

 

Elimde, avuçta pişmanlık kaldı.

 

Günahı, sırtımda yüküm eyledim,

 

Elimde, avuçta pişmanlık kaldı.

 

 

 

Akar gözüm yaşı, silenim yoktur,

 

Derdimin dermanın, bilenim yoktur,

 

Kalmışım kenarda, gelenim yoktur,

 

Elimde, avuçta pişmanlık kaldı.

 

 

 

‘Koklasın yâr’ diye, gülleri derdim,

 

Onca yol katedip eline verdim,

 

Gönlünü almaktı, biricik derdim,

 

Elimde, avuçta pişmanlık kaldı.

 

 

 

Ana baba gidip vefat edince,

 

Kardeşler de bir bir sefer edince,

 

Gerçek dostum, dostunu terk edince,

 

Elimde, avuçta pişmanlık kaldı.

 

 

 

Aciz'im söylerim, sözü kendime,

 

Bir ömür söyledim, aciz nefsime,

 

Dağları yükledim, yorgun gönlüme,

 

Elimde, avuçta pişmanlık kaldı.

 

 

 

       A. GÖK (SULTAN DİVANINDAN)

 

 

 

 

 

 

 

GÜZEL YURDUMUZ

 

 

 

TAŞOVA-AMASYA: Taşova ilçesi, tarih boyunca çok çeşitli uygarlıkların yaşadığı bir yöre olmuştur. İlçede MÖ 5000 yılına ait yerleşim alanlarının kalıntılarına rastlanılmaktadır.

 

İlçenin çekirdeğini oluşturan  “Yemişenbükü” köyünün ise Anadolu’ya gelen Türk Boylarına ait küçük bir aşiret tarafından kurulduğu bilinmektedir. “Taşova” adını ise Destek, Uluköy, Esençay, Tekke ve Yeşilırmak vadisinin oluşturduğu verimli sahadan almıştır. Bitki örtüsü genellikle kayın, meşe, karaağaç ve çeşitli çamların bulunduğu ormanlardan oluşur. İlçenin en önemli akarsuyu ilçe merkezinden geçen Yeşilırmak’tır. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Orta ve doğu kesiminde alçak düzlükler vardır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri; şeker pancarı, buğday, arpa, üzüm, tütün, elma ve baklagiller olup ayrıca az miktarda kiraz ve ayçiçeği yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.