Bazen düşünüyorum da...

A -
A +

Günlük hayatımızda her istediğimize kavuşamıyoruz, her arzu ettiğimizi gerçekleştiremiyoruz. Hatta istemesek de arzu etmediğimiz, üzüldüğümüz, çaresiz kaldığımız olaylarla karşılaşıyoruz… Bazen düşünüyorum, bizim inancımıza göre dünya bir imtihan yeri olduğuna göre “bu yaşadıklarımız da hep birer imtihan.” Hayatımızda başımıza gelen her sıkıntıyı, her derdi, her sorunu bağırarak, çağırarak veya ağlayıp gözyaşları dökerek çözeceğimizi sanıyoruz. Yanılıyoruz… Hâlbuki başımıza gelen sıkıntıların bir sebebini de kendimizde aramalıyız. Ben nerede yanlış yaptım diye sorabilmeliyiz… Kimseyi suçlamadan önce kendimizin bir yanlış yapıp yapmadığını kendimiz sorgulayabilmeliyiz. Bütün sebeplere yapıştıktan sonra yine de bize sıkıntı çıkaran, dert olan insanları, olayları vb. bize Allahü teâlâ tarafından gönderilen bir imtihan olarak da görmeliyiz. Ne diyor Marifetname’de İbrahim Hakkı hazretleri: “Hak şerleri hayreyler/Zannetme ki gayr eyler/Arif onu seyreyler/ Mevla’m görelim neyler/Neylerse güzel eyler..." Dolayısıyla belki de bir mükâfat olarak görmeliyiz kimi dertleri. Sabredersek ahirette karşılığını alacağımız bir mükâfat…

 

Her şeyden önce bir düşünelim dünya denilen şu gezegende yaşayacağımız en fazla seksen bilemedin yüz sene. Peki ya ahiret hayatı? Ebedi… Diğer bir ifade ile sonsuz. Sonsuz olanı, sonlu olana değişiyoruz. Üç günlük dünya meşakkatinde birbirimizi kırıyoruz sırf dünyaya farklı bakıyoruz diye. Yarın başımıza bir şey geldiğinde yardıma koşacak insanları kırıyoruz yeri geliyor. Hayat denen imtihanda soruları, bile isteye yanlış yapıyoruz, üstelik doğrusunu bildiğimiz hâlde. Sabrı bir kenara bırakıp karalar bağlıyoruz her sıkıntıda. Nefsimize ağır geliyor bu dünyalık işler galiba. Velhasıl hayatı akışına bırakmak lazım... Dinî vecibelerimizi yapıp sebeplere yapışmaktır yapmamız gereken. Allahü teâlâ mutlaka hakkımızda hayırlısı ne ise onu verir. Böyle de dua etmek gerekir. Mesela ben naçizane her duamda “Allah'ım hakkımızda hayırlısı ne ise onu bize ver” diye dua ederim.

 

        Abdullah Karakoç

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

             EMMİ

 

 

 

Yollar asfalt oldu beğenilmez,

 

Bolluk içindeyiz kıymet bilinmez.

 

Tüm nimetler yenir şükredilmez,

 

Biz nereye gidiyoruz bilinmez Emmi.

 

 

 

Kimsenin kimseye kalmadı güveni,

 

Eş dost akraba saklar olmuş kendini.

 

Kimseye paylaşamazsın derdini.

 

Bak etrafına yalanım var mı Emmi?

 

 

 

Bu çağda unutmuşuz örf âdeti.

 

Kendimiz sağlamaya çalışıyoruz adaleti.

 

Bu sebepten kimsenin belli değil niyeti,

 

Seven bile terk ediyor sevdiğini Emmi.

 

 

 

Yol birdir doğru birdir bilemiyoruz.

 

Öyle bir hâle geldik ki şaşıyoruz.

 

Eskidendi dostluk şimdi değer bilmiyoruz.

 

Dostun dostluğunu özlüyoruz Emmi.

 

 

 

Garip yolcum yazar geldiğimiz halleri

 

Dostlar unutur hak unutmaz bizleri

 

Onun rızasına uygun geçirelim günleri

 

Allah için sevelim birbirimizi Emmi.

 

 

 

          Garip Yolcu Ali Oturak-Espiyeli

 

 

 

 

 

UNUTULMAZ KELİMELER

 

 

 

İMTİHAN: 1. Sınav. 2. mecaz anlamda Güç, direnme, dayanışma gerektiren, sonucunda deneyim kazandıran zor bir durum.

 

MARİFETNAME: Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin başta ahlâk ve tasavvuf konularına yer veren çok yönlü eseri.

 

MÜKÂFAT: 1. Ödül. 2. Değerlendirici, sevindirici davranış.

 

VECİBE: Ödev, boyun borcu…

 

NAÇİZANE: 1. Haddi olmadan. 2. Çok küçük, önemsiz bir şey olarak.

 

TEREDDÜT: Kararsızlık, duraksama, ikircik, ikirciklik.

 

İSTİFADE: Yararlanma, faydalanma…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.