Benim babam, ilk öğretmenim

Sesli Dinle
A -
A +

Babam, teknofestte daha önce derece almış bir insan. Belki bu sefer de alacak, bilemiyorum. Ama hedefinin bundan çok daha ötede bir şey olduğunu biliyorum. Babamın yerinde bir başkası olsa… Yani ondaki tasarım gücü... Belki çok daha başka işler yapabilirdi. Çok daha fazla para getiren işler. Ama o, yaptığı işten de, olduğu yerden de gayet memnun. Ben onu anladığımı zannediyorum. Biraz da sizin anlamanıza vesile olmak isterim.

İlk özel ders vermeye başladığımda babama çok soru sorardım. Ders planını nasıl ayarlayayım, saatleri nasıl olmalı? Doğru bildiğini zanneden ve bu yüzden kendini öğrenmeye kapatmış öğrencim olurdu mesela -ki bunun örneği çoktur.- Ona nasıl davranmalıyım? Ona aslında bilmediğini nasıl öğretebilirim? Ya da fazla çekingen öğrencim olurdu. Onu nasıl cesaretlendirebilirim? Bunların hepsini babamdan öğrendim ben. Ve ne yazık ki bunların çoğu üniversitede öğretilmiyor. Öğretmenler işin içine girdiklerinde, sahaya atıldıklarında öğrenirler bunların çoğunu. Sahaya atılmak... Teknofest, işte tam da bu imkânı sağlıyor.
Sadece bir ürün çıkarmak da değil mesele. Öğrencinin o ortamda kendisini ifade edebilmesi. Bugün Samsun'da babamın gözündeki ışıltıyı görebiliyorum. "Çocuklar hallederler, ben olmasam da yapabilirler..." Bir öğretmen için bundan daha güzel bir gurur olabilir mi?
İnsan yetiştirmek o kadar kıymetli ki!
Bugün araba yapmamızdan ziyade, ben araba yapabilirim diyen çocuklar yetiştirmemiz... İnanan, kendine güvenen çocuklar yetiştirmemiz. O kadar kıymetli ki! Öğrenmenin ve öğretmenin tadını alan insan, bundan kolay kolay vazgeçemez. (instagram hesabım: talebe2000)
           İrem Seyis
 
 
 
 
ŞİİR
 
   KARTAL YUVASI
 
Kartal yuvasındaydı
Gecenin karanlığında.
Sert bakışlarını saklamadı
Sabahın ayazında.
 
Ateş düştü yuvasına birden
Uçtu göğe doğru aniden
Avladı çakalları tepelerinden
Yuvasına döndü yeniden.
 
Teker teker kardeşlerini saydı
Birkaçından ses alamadı
Bütün şanıyla haykırdı
Sesi bütün dünyada yankılandı.
 
Yummadı gözlerini hilali için
Terk etmedi yuvasını yıldızı için
Verdi kanını kırmızısı için
Türk ordusu yılmaz vatanı için.
 
                      İsmail Şener
 
 
 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
HAYMANA-ANKARA:  Haymana ismini Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme Ana’dan almaktadır.

Hayme Ana, Ertuğrul Gazi'nin annesi, Osman Gazi'nin ninesidir. Hayme Ana, Oğuzların Bozok kolundandır. Kayı Boyuna mensup bir Türkmen kızıdır. Kayı Boyu önce Ankara'nın batısındaki Karacadağ yöresine yerleşmiş. Ankara'nın batısındaki Haymana ilçesi adını Hayme Ana'dan almıştır. Divan-ı Lügat-it Türk'te anlamı mera, otlak, yeşillik anlamına geldiği de yazmaktadır. Haymana 1127 yılından itibaren Selçuklu Türk hâkimiyetine girmiştir. Bugün Haymana'nın Kutluhan köyünün yakınında bulunan Kutluhan Camii ve miladi 1188 yılında yapılmış olan Yenice köprüsü Selçuklu eseridir. İlçe toprakları genelde platolardan meydana gelmiştir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa şeker pancarı ve baklagillerdir. Hayvancılık gelişmiş olup en çok merinos koyunu ve sığır beslenir. İlçe topraklarında manganez yatakları da vardır. İlçe belediyesi 1887'de kurulmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.