İnsanımız çevre konusunda ister köylerde ister şehirlerde; yaşlısı, genci, cahili, okumuşu hiç şuurlu değil… Sigara izmariti, poşet, çöp eline ne geçerse gelişigüzel caddeye, sokağa atıyor. Arabasının camından caddeye fırlatıyor. Yerlere tükürüyor… Burada bizzat yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Eşimle, evimize yakın bir parkta epey bir yürüdükten sonra bir kanepeye oturup dinlenmek istedik. Karşımızdaki kanepede genç bir kızla arkadaşı olduğu anlaşılan bir erkek oturuyordu. Ellerinde bir poşette kabak çekirdeği yiyor kabuklarını yer atıyorlardı. Kabukları ellerinde veya bir başka poşette biriktirip ya da iki metre ötelerindeki çöp kovasına atma zahmetinde bulunmuyorlardı. Bizim onlara dikkatimize de hiç aldırış etmiyorlardı. Çok üzüldüm ve sinirlendim. Tepki için birkaç söz söylemek istedim ama açık söylemek gerekirse ola ki ters bir söz işitirim iş uzar diye çekindim.
Sözle değil beden diliyle onlara amacımızı anlatmak için yakındaki büfeden gidip çekirdek aldım. Eşimle beraber yemeye başladık. Kabuklarını başka bir poşete biriktirip çöp kovasına attım. Bunu yaparken bizi gördüler ama hiç aldırış etmediler ve yine aynı şekilde devam ettiler. Üzüntüm ve sinirim tavan yapmıştı. Ben sessiz bir insan olmama rağmen böyle durumlarda sosyal tepkimi göstermeden çekinmem. Artık bu gençlere bir şey söylemezsem çatlayacağım. Ben onlara bir şeyler söylersem aramızda tartışma çıkacağı büyük bir ihtimal olduğu için eşim zorla kolumdan tuttu ve beni oradan uzaklaştırdı. Bütün park yerleri böyle çekirdek kabuğu ve sigara izmaritlerinden geçilmiyordu. Burnunun dibindeki çöp kutusuna değil de yere çöp atanlar, gelişigüzel yerlere tükürenler, eline geçen yiyecek ambalajlarını buruşturup elinden yere bırakanlar saymakla bitmiyor. Velhasıl çevremizi, yeşili, ormanlarımızı, sularımızı, denizlerimizi, tabiatı kendimiz bitirdiğimiz için şimdi hepsi bizden intikam alıyor, gelecek nesiller de davacı olacak.
Aslan Torun- Sağlıkçı Yazar
ŞİİR
Şu gönlüm
Ah şu gönlüm, tutmaz sözüm,
Yanar özüm, sönmez közüm.
Gül endamda, dudu gamda,
Canan nazda, can avazda.
Bülbül zarda, gül hazanda,
Yar sılada, kalbim orda.
Sıra dağlar, ırak yollar,
Canan ağlar, içim dağlar.
Hasta düştüm, gurbet elde,
Ümit ettim, esen yelde.
Belki gelir, can elinde
Selam söyler, yâr dilinde
Orhan Yavuz Ejder - Akhisar- Manisa
BİTKİLERİN DİLİ
LİMON: Mart-ekim ayları arasında beyazımsı-pembe renkli, güzel kokulu çiçekler açan, 3-5 m boylarında, kışın yapraklarını dökmeyen küçük boylu ağaçların meyvelerine limon diyoruz. Limon en çok Akdeniz Bölgesi'nde yetiştirilir. C vitamini deposu olan limon tabii antibiyotiktir.
Limon bağışıklık sistemini güçlendirir. Boğaz ağrısına iyi gelir. İçindeki potasyum sayesinde hücrelerin düzgün çalışmasına yardımcı olur. Limonun kabuğu antiseptik özelliğe sahiptir. Limon karaciğer sağlığını korumada çok faydalı bir bitkidir. Limon hazımsızlığa iyi gelir. Vücutta biriken serbest radikallerin atılmasına yardımcı olur. Hamilelikte mide bulantısına iyi gelir, bebeğin gelişimi için de faydalıdır.