Eskiden yoğurtlar ekşiyor muymuş?

Sesli Dinle
A -
A +

Ragıp dedemin not defterini okurken neler buluyorum neler… Tarihî olayları küçük küçük not etmiş. Sağlık konularında kendine ilginç gelen yazıları not etmiş. Bunlardan bir tanesi de Ahmet Aydın isimli bir profesörün yazısı. Diyor ki dedem “bu not torunlarıma...” Sonra da aşağıdaki yazıyı tırnak içinde yazmış kendi el yazısıyla.

 

“Eskiden anneler bebeklerine yoğurdu evlerinde kendileri yapardı. Şimdilerde çok az anne bebeğine kendisi yoğurt yapıyor. Yapsalar da şekerin esiri olan çocuklar annelerinin yaptığı yoğurtları ne kadar sağlıklı olursa olsun ağızlarına koymuyor. Normal yoğurtların ekşimesi artık engelleniyor ve içine şeker konularak, aslında yoğurtların yoğurt olma özelliği tahrip ediliyor. Anlayacağınız yakın bir gelecekte ekşiyebilen bir yoğurdu da bulamayacağız. Belki de torunlarımız dedelerinin zamanlarında bu tarz yoğurtların olduğunu kendi çocuklarına anlatacaklar.

 

Normalde bir yoğurdun 100 gramında 4-5 gram kadar şeker varken bu (şimdi satılan) birçok yoğurtta 16-18 gram şeker var. Maalesef birçok çocuk hekimi, bebeklere bu şekerli yoğurtları yemelerini öneriyor. Bunları yiyen çocuklar şeker bağımlısı oluyorlar ve sebze-meyve yemiyorlar. Yediklerinin çoğu unlu ve şekerli gıdalar ve abur cuburlar oluyor. Böylece gerekli vitamin, mineral ve lifleri alamıyorlar. Peki sonra ne oluyor? Gelsin diş çürükleri, ortodontik bozukluklar, hiperaktivite, otizm, diyabet, alerjik hastalıklar, sık enfeksiyonlar vb. Vücudumuza faydalı bakteriler (probiyotikler) birçok hastalığın korunma ve tedavisinde en önemli silahlarımız arasındadır. Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi tabii gıdalardan zengin bir diyet ile bu diyet içerisinde olması gereken fermantasyon ürünleri (turşu, ekşiyen yoğurt, klasik peynir, boza, sirke, tuzlama yiyecekler vb.) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırırlar. Pastörizasyon ve UHT ise gıdalardaki probiyotikleri büyük ölçüde tahrip eder...”

 

         Atilla Efe Altun

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

                  SEV…

 

 

 

Maye-i asliyen kara topraktır.

 

Devamın mayi-i gayrı mutlaktır.

 

O Hallak-ı âlem Cenâb-ı Haktır,

 

Halikını tanı mahlûkunu sev…

 

 

 

Cümle âlem yaratıldı ne için?

 

Gizli hazineyi tanımak için,

 

Ancak yaratıldık ibadet için,

 

Ubudiyet budur, mabudunu sev…

 

 

 

Manayı ibadet nedir ki, gafil.

 

Ahlaksızsan âbid olsan da rezil.

 

Kul: “Hasbünallahü ve ni’mel vekil”

 

İsterse bilmesin, balığını sev…

 

 

 

         Hafız Necati Karaköse-Özvatan/Kayseri

 

 

 

 

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

 

 

MAYE: Esas. Temel. Maya.

 

ASLİYE: Ana, asıl, esas, temel.

 

HALLAK: Yaratan, halk eden. Allah.

 

UBUDİYET: Kulluk, kölelik.

 

MA’BUD: İbadet edilen, yaratan, Rab.

 

ABİD: İbadet eden kimse.

 

KUL: De, söyle.

 

HASBÜNALLAHÜ VE Nİ’MEL VEKİL: Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.