Fatih’in zatının tanzim ve tahrifi…

A -
A +

Garplılar (Batılılar) bugünkü rafine teknik ve medeniyetlerinin inşasında Müslümanlar baş müessir (etkili) olduğu hâlde onları yok saymışlar, kendi medeniyetlerini Antik Yunan’ın halefi kabul etmişler ve bunu “tarih yazıcılığı” vasıtasıyla dünyaya kabul ettirmişlerdir.

 

Mamafih, İslam medeniyet dairesi içinde yetişmiş öyle insanlar olmuştur ki kudretli Batı “tarih yazıcılığı” alışkanlık kesbettiği (kazandığı) hâlde bunları yok sayamamıştır.

 

Bunlardan biri de Sultan Fatih’tir. Sultan Fatih’in ardında bıraktığı zât-ı manevisi “kudretli Batı tarih yazıcılığı”ndan dahi sıyrıldığı hâlde Türkiye’deki bazı seküler çevrelerin tahrifine bozmasına değişikliğe uğratmasına maruz kalmıştır. Bu konuda gerçekten ecdadımıza haddinden fazla haksızlık yapılmaktadır.

 

Bu mezkûr zümre (belirtilen grup) Fatih’in zihnî ve fikrî inkişafını (gelişimini) tamamladığı İslam-Osmanlı medeniyet dairesi ve muhitini (çevresini) yok sayıp Fatih’in büyüklüğünü Antik Yunan’a olan ilgisine bağlamışlardır. Hatta bunda o kadar ileri gitmişler ki Fatih’in yetiştiği muhitin ve medeniyet dairesinin değerlerine muarız (karşı) olduğunu dahi iddia etmişlerdir.

 

Fatih’in, kendisi ve Antik Yunan’ın muvaffakiyetleri haricine gözleri kapalı olan Garplılar dahi kabul ettiği hâlde Türkiye’deki bir kısım seküler çevreler ancak maksatlı bir tanzime (düzenlemeye) tutarak kabul edebilmişlerdir. Bu tanzimin, bu düzenlemenin ilmi olmadığı aşikârdır.

 

Umarız bu tahrifat, istikbâli inşa etmesi beklenen genç ve taze nesiller tarafından itibara şayan görülmeyecek ve tarihî şahsiyetler olduğu gibi tüm hakikatiyle tanınacaktır... Yani bu bozulmalar ve yanlış anlatımlar inşallah gençlerimiz ve yeni kuşaklar tarafından değer görmeyecektir. Onlar bu çalışmaları değerli bulmayacaklardır. Aksine tarihî şahsiyetlerimizi layık oldukları değerde öğrenecek, tanıyacak ve hakkıyla bir sonraki kuşaklara tanıtacaktır...

     Rumuz: “İndala”
 
 
 
ŞİİR
 
     SENİ SEVDİĞİM İÇİN
 
Küllerinden doğarım, güllerinden açarım
Bülbül olup uçarım, seni sevdiğim için
 
Lavantalar kıskanır, dikenlere yaslanır
Deli gönlüm uslanır, seni sevdiğim için
 
Git desen de kalırım, senle nefes alırım
Hem güler hem ağlarım, seni sevdiğim için
 
Pervaneler yanamaz, divaneler bulamaz.
Deli gönlüm bunamaz, seni sevdiğim için.
 
Gece olur aydınlık, kaçıp gider karanlık.
Hilal yapar tanıklık, seni sevdiğim için.
 
Acılarla büyüdüm, umutlarla yürüdüm.
Senin gibi görürdüm, seni sevdiğim için.
 
Çağırmadan gelirdim, sana kıymet verirdim.
Beklemekten delirdim, seni sevdiğim için.
 
Naz yaparak beklettin, aşka elem yüklettin.
Âşık gönlüm sabrettin, seni sevdiğim için.
 
Aciz kulum nihayet, aşkım meşhur rivayet.
Duyamazsın şikâyet, seni sevdiğim için. 
 
     Aciz-A. Gök (Sultan Divanından)
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
İSPİR-ERZURUM: İlçe ve çevresi, Doğu Anadolu’yu Doğu Karadeniz kıyılarına ve Kafkaslara bağlayan, tarihin çeşitli dönemlerinde askerî ve ticari amaç ile kullanılan doğal ve tarihî yollar üzerindedir. Çoruh Irmağı ilçe topraklarını sular. İklim şartları uygun olduğundan çeşitli tarım ürünleri yetiştirilir. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, fiğ ve patates olup, ayrıca az miktarda fasulye, çavdar ve soğan yetiştirilir. Merkez ilçenin sebze ve meyve ihtiyacının büyük bölümü Çoruh Irmağı kıyısında yetiştirilir.
Yaylacılık yöntemi ile hayvancılık yapılır ve en çok koyun ve sığır beslenir. İlçe merkezi, Şehir Suyu vadisinde, Hasan Dağı'nın güney eteklerinde kurulmuştur. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezidir. İl merkezine 140 km mesafededir. Erzurum-Rize kara yolu ilçeden geçer. Belediyesi 1886’da kurulmuştur.
İspir Fasulyesi erken pişmesi, suda şişmesi ve pişince kabuk atması; sindirimi kolay ve kendine has bir damak tadı olmasıyla ünlüdür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.