Türkçenin ve kültürümüzün yeni hâli

A -
A +

Şunu kabul edelim: Türk dili de kültürümüz de son yıllarda büyük bir değişim içinde. Bir sabah uyanıyoruz, sosyal medyada yepyeni bir kelime dolaşıyor. Dün “beğenmek” vardı, bugün “like’lamak...” Yarın kim bilir ne eklenecek sözlüğümüze? Özellikle gençler, dili hızlı, pratik ve esprili kullanıyor. Bazı büyüklerimiz bu duruma kızıyor ama ben şöyle bakıyorum: Dil yaşıyor, nefes alıyor, çağa ayak uyduruyor. Bu da aslında onun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

 

Kültür tarafında da benzer bir hareketlilik var. Eskiden Türk dizileri sadece bizde izlenirdi, şimdi Güney Amerika’dan Orta Doğu’ya kadar milyonlarca insan bizim hikâyelerimizle büyüleniyor. Türk mutfağı deseniz, artık kebap ve baklava dünyanın dört bir yanında menülerde yer alıyor. Hatta Avrupa’da gençler arasında Türkçe şarkılar dinleniyor. Yani kültürümüz sadece bize ait değil, dünyaya da açılıyor.

 

Tabii işin bir de tedirgin edici yanı var. Geleneksel değerlerimiz, hızla değişen yaşayış tarzları içinde biraz gölgede kalıyor. Bayramlarda kapı kapı dolaşan çocukların yerini artık dijital kutlama mesajları alıyor. O eski mahalle sıcaklığı, apartman dairelerinde kaybolup gidiyor. Yani kültürümüz yayılıyor ama içimizdeki bizi biz yapan bazı değerlerimiz de törpüleniyor.

 

Bence çözüm, değişime direnmek değil, ona yön vermek. Türkçeyi sahiplenmek, kültürümüzü modern hayatın içine ustaca yerleştirmek. Hem köklerimize bağlı kalıp hem de yeniliklere açık olursak, kaybetmek yerine kazanırız. Çünkü unutmayalım: Dil de kültür de bizimle birlikte yaşayan bir varlık. Ona ne kadar özen gösterirsek, o da bize o kadar güç katar.

 

     Mehmet Alver-Fatsa

 

 

ŞİİR

 

          Gazel

 

 

Nâşâd ola her kim göre giryende gariban

 

Devran döne handan ola elbette perişan

 

“Kim ağlayan bir yetim, garip görse mahzun olmazsa unutmasın ki devran muhakkak döner bugün gülen yarın ağlar.”

 

***

 

Mal bahş-i hüdadır sana bil etme ferâmûş

 

Hiçbir kere tok olmadı peygamber-i zişan

 

“Mal ve servet Allah'ın bir lütfudur unutma! (Onu aklınla kazanmış değilsin) çünkü bütün kâinat kendisi için yaratılan şanlı peygamber tok gezmiş değildi.” 

 

***

 

Heyhat ki ne kendin bilir ol kimse ne mana

 

Esrar-ı nihanı göremez nefse çalışan

 

“Yazık o kişiye ki kendini ve hayatın özünü tanıyıp bilememiş. Gizli olan sırları nefis sahipleri zaten bilemez”

 

***

 

Huffâş gibi zulmette eden kesb-i maîşet

 

Hoşlanmaz eğer etse tulû' şems-i dirahşan

 

“Bir yarasa gibi gece, karanlıkta yaşayıp geçimini sağlayan kişiler üzerlerine parlak bir güneş doğsun istemezler”

 

***

 

Müstağni-yi âlâm ile ekdar kamu âlem

 

Teymur kıla hunâb-ı dilin derd ile cûşan

 

“Herkes bilhassa Gazze ve sair memleketlerde çekilen elemlere ve kederlere gözlerini kapamış. Şair Teymur (Timur) ise gönlünün kanlı gözyaşlarını daha da coşkulu akıtsın.” (Çünkü gamsız olan insan olamaz)

 

     Timur Akkaş

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.