Hâlden anlamak...

A -
A +

İnsan sosyal bir varlıktır. Her ne kadar yalnızlığı seviyoruz desek bile insanlarla iletişime geçmek yani muhabbet etmek, birlikte bir şeyler paylaşmak, aktiviteler yapmak, sevincimizden ve hüznümüzden sevdiğimiz insanları haberdar etmek isteriz. Üstelik bu en doğal arzumuzdur. İnsan, insanlardan uzaklaştıkça yalnızlaşır, sürekli düşünmeye ve hayatı sorgulamaya başlar. Düşüncelerimiz hayatımızın akışını etkiler ve çok düşünmekten anı kaçırabilir ya da anlam arayışlarında boşluğa düşebiliriz. Oysa sevinçlerimizi, dertlerimizi hâlden anlayan bir dost yahut bir eş ile paylaştığımızda nasıl da açılır varılmaz sandığımız yollar, nasıl da aşılır aşılmaz sandığımız o koskoca dağlar…

 

En zor anlarımızda bize sarılan bir eş ya da sırtımızı sıvazlayan samimi bir dost eli nasıl da iyi gelir değil mi? Elbette “hiç yalnız kalmayalım” demiyorum. Fakat insanlarla iletişimde ve bir arada kalmanın önemini vurgulamak istiyorum. Yer yer hayatın gürültüsünden kaçıp kendi kabuğumuza çekildiğimiz zamanlar elbette olmalı… Elbette Rabbimizle baş başa kalıp kalbimizin sesini dinlemeliyiz. Fakat insanın insana muhtaç olduğunu da bilmeliyiz.

 

Ne yazık ki artan teknoloji bağımlılıkları sosyallikten epey uzaklaştırdı bizleri, tekrardan söylüyorum: İnsan sosyal bir varlıktır. İnsan kaçınılmaz bir şekilde insana muhtaçtır.

 

Yeter ki Rabbim kimselere yük etmesin bizleri… Gönlümüzden ve ömrümüzden bize kendini hatırlatan, varlıkta olduğu gibi darlıkta da yanımızda olan eşi dostu eksik etmesin. Dünya ve ahiret yaşantımızı güzelleştirecek insanlarla hemhâl eylesin. Hâlden anlayan insanlara rast gelelim. Evvela da hâlden anlayan insan olma gayretinde olalım. Zira ötesi hep gönül yorgunluğu…

 

     Kübra Can-Balıkesir

 
 
ŞİİR
 
     EFENDİM
 
Ben seni çok özledim efendim
Atomcuklara parçalansa da tenim
Senden başka var mı benim efendim?
Beni sana katar mısın efendim?
 
Şayet beni çağırırsan efendim,
Hayatımı feda eder gelirim.
Malım bakmam mülküm bakmam gelirim,
Şayet beni çağırırsan efendim.
 
Hatırımdan bir an çıkmazsın benim
Gözlerimden bir an düşmezsin benim
Toprağa girse de kefenim tenim
Sen benimsin bırakmam seni efendim.
 
Bana emanet olan bir canımla bedenim
Güzel amellerimi seninle edenim
İnananla beraber sana geleyim
Şayet beni çağırırsan efendim.
 
Ben seni öylesine özledim ki efendim,
Yaşlarımla boğuldu koca bedenim.
Bu beden ki sana ömür boyu hizmetçi,
Canla beden sana feda efendim.
 
     Mustafa Aydın
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
ZİYADE: 1. Çok, daha çok. 2. Fazla.
MÜELLİF: Telif eden, yazan, yazar.
PARE: 1. Parça, 2. Tane.
EŞRAF: Bir yerin zenginleri, sözü geçenler, ileri gelenler.
TEBESSÜM: Gülümseme.
TEKLİF: 1. Yapması için birinden bir iş isteme. 2. İncelenmek veya kabul edilmek için bir şey sunma; önerme. 3. Öneri.
MÜVEKKİL: Birini kendine vekil olarak seçen erkek.
TEYEMMÜM: Su bulunmayan yerde su niyetiyle toprak, kum vb. şeylerle abdest alma.
RİVAYET: 1. Söylenti. 2. Bir olay, bir haber veya sözü nakletme.
MÜRÜVVET: 1. Bir ailede çocukların doğumu, sünneti, evliliği, iyi bir göreve geçmeleri vb. olaylardan duyulan mutluluk, sevinç. 2. Cömertlik. 3. Yiğitlik.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.