Kimseye yük olmamalı

A -
A +

Şu üç günlük dünyada bazı şeyleri o kadar büyütüyoruz ki deme gitsin. Bazen düşünüyorum “acaba ben mi farklıyım?” diye. Bazı insanlar ne kadar da meraklı insanlara yük olmaya. Hakikaten dünden razılar asalak bir sülük gibi kan emmeye. Bu insanlar kibarlıktan anlamaz, bunların yüzüne karşı kırıcı ve bir o kadar ağır konuşacaksın. Bu insanlara kibarca konuşarak, laf arasında biraz da mizah katarak derdinizi anlatamazsınız...

 

Ben misafirliğe giderken bile on kere düşünürüm mesela. Kaçta gidilecek, kaçta dönülecek, ne kadar kalınacak bütün bunları hep hesaplarım. Gece yatıya kalmamak için elimden geleni yaparım. Kimseyi rahatsız etmemek lazım hem de bu devirde. Herkesin kendi hâlinde bir hayatı var. Kimseye söyleyemediği handikapları var. Misafirin tabii ki başımızın üstünde yeri var. Burada eleştirdiğim nokta, misafir ayağına beraberinde dert ve sıkıntı getirenlere. Dertlerini ve sıkıntılarını sana bulaştıranlara...

 

Bence herkes kendi evinin önünü süpürmeli. Böylece hem her taraf temiz olur hem de kimse birbirinden şikâyetçi olmaz. Sorunlarımızı, dertlerimizi öncelikle kendi aramızda çözmeliyiz. Elimizin altında çare varken. Biraz uğraşıp sorunumuzu çözmek yerine başkalarına havale etmek. En hafif tabirle kolaycılık değil de nedir!

 

İnşaatta amelelik yaptığım dönemde bizim başımızda bir çavuş vardı. Bir gün çalışırken çavuşa denk geldik. Elinde en az 50 kg gelecek bir hilti ile depoya gidiyordu. Yanımdaki arkadaş ile beraber sorduk: “Abi bunu sen niye götürüyorsun, bize söylesen biz de götürürdük.” Çavuşun bize verdiği cevap enteresandı:

 

“Oğlum ben arkamdan kimseye laf ettirmek istemem. Şimdi herkesin elinde iş var. Ben desem ki ‘al şu hiltiyi depoya götür.’ Tamam alır götürür ama arkamdan laf eder bir hilti için beni ta depoya yoruyor" diye... “Zaten şimdi elimde iş yok. Hazır boşken götüreyim, dedim." 

 

Çavuşun da dediği gibi, imkân varken çaba sarf edelim. Kimseye yük olmayalım. Yük olmamaya çalışalım vesselam.

 

     Abdullah Karakoç

 

 

ŞİİR

 

 

Hele bir çay koy

 

 

 

Hele bir çay koy,

 

İçinde yeniden umutlarımız demlensin.

 

Hele bir çay koy,

 

Suyuyla birlikte

 

Rızkımız da bereketlensin.

 

 

 

Hele bir çay koy,

 

Beklerken sabrımız sınansın.  

 

Rayihasıyla ruhumuz okşansın,  

 

Yudumlarken gönlümüz ferahlasın.

 

 

 

Hele bir çay koy

 

Lezzetiyle neşem cûş u hurûşa ersin

 

İçince yorgunluğumuz ve kederimiz

 

Hitama ersin

 

Sohbetimiz, muhabbetimiz,

 

Hanemiz şenlensin  

 

 

 

Hele bir çay koy

 

İçmeye dilimiz besmele ile başlasın 

 

Bardaktaki rengini görünce

 

Gözüm hoşlansın

 

Şükrünü eda için

 

Başım secdelere kapansın.

 

 

 

Cüneyt Aybey/Turgutlu-Manisa

 

 

UNUTULMUŞ ESERLER

 

 

KURŞUNLU CAMİİ: Elâzığ Kurşunlu Câmii. Eskiden etrafında bulunan medreseler tamamen yıkılmıştır. Bugün park olarak kullanılan bahçesindeki asırlık çınar, eski eser niteliğini taşımaktadır. Câminin harim kısmı kare plânlı olup, kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmaktadır. Kubbe kasnağında 4 pencere vardır. Mihrap kesme taştan örülmüş, sade bir iniş hâlindedir. Harim kapısı yonca yaprağı şeklinde bir kemere sâhiptir. Bu tip kemer bölgede sevilen bir özelliktir. Son cemaat mahalli revaklı olup, orta kısmı beşik tonozlu, kenarlar ise kubbelidir. Kubbeler kurşunla kaplıdır. Minare son cemaat mahalline bitişik olarak yapılmış olmasına rağmen tamamen müstakildir. Kare kaide kısmından sekizgen ve sağır nişli gövde altına, oradan da oldukça uzun yuvarlak gövdeye geçilir. Kapı üzerinde iki kitabesi mevcuttur. Bir tanesi oldukça haraptır. İkinci kitabe ise kapı kemeri üzerinde bulunmakta ve üzerinde 1153 H. tarihi okunmaktadır. Câmi içinde abanoz ağacından yapılmış, sanat değeri büyük olan bir minber vardır. Bu minber aslında Ulucâmi'ye aittir. Ulucâmi onarılırken buraya getirilmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.