Gök kubbe altında

A -
A +

Tarihin tozlu sayfaları, makamın cazibesine kapılıp hırsına yenilmiş insanların hikâyeleriyle doludur. Nice devrimciler, nice adalet savunucuları, güç eline geçince zalimleşmiş; kardeşine merhamet göstermez olmuştur. Çünkü güç, sahibini çoğu zaman değiştirir.

 

Oysa gök kubbenin altında her insan eşittir. Herkes aynı havayı solur, aynı toprağa gömülür. Ama insan, Allah’ın geniş arzını paylaşmayı unuttu. Nimetleri birkaç kişinin elinde zincirledi. Paraya, makama, koltuğa âdeta secde eder hâle geldi. Ve gök kubbenin altı bir huzur yuvası değil, bir kavga meydanı oldu. Bir yanda emeğiyle helal lokma peşinde koşanlar… Diğer yanda o emeği sömüren azgın zenginler…

 

Oysa Allah’ın arzı geniştir, nimetleri herkese yeter. Paylaşılsa kimse aç kalmaz. Ama paylaşılmayınca kardeş kardeşe düşer. İşte bu noktada İslam’ın sunduğu sosyal adalet anlayışı bir kurtuluş kapısıdır.

 

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyuran bir peygamberin ümmeti, paylaşmayı şiar edinmelidir. Zekâtla, sadakayla, infakla malın kirini temizlemek, servetin sadece zenginler arasında dönüp dolaşmasını engellemek; faizden kurtulup emeği yüceltmek, serveti emanet bilip toplumun yararına sunmak… İşte İslam’ın ilahi terazisi budur.

 

Âyet-i kerimede “Ta ki o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın” buyurulmaktadır. (Haşr, 7) Bu âyet, paylaşımın ilahi bir emir olduğunu bize hatırlatır. Ey insan! Hırsına esir olma. Kardeşinin gözyaşını görmezden gelme. Unutmamak gerekir: Toprağın altında eşit olmayı beklemek kolaydır. Asıl olan bu dünyada adaleti tesis etmektir. Eğer yapmazsak 'Mahkeme-i Kübra’da boynumuz bükük kalır. Ama yaparsak… İşte o zaman, gök kubbenin altında gerçek eşitliği yaşamış oluruz. Ve bir gün huzur-u ilahîde tartıldığımızda, paylaşmanın, kardeşliğin ve adaletin izinden gitmiş olmanın huzurunu buluruz.

 

     Ahmet Özdemir

 

 

ŞİİR

 

     İhtiyarlık gelince

 

 

Elin ayağın tutmaz

 

Çöpünü kimse atmaz

 

Dertlerin asla bitmez

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Suların düzgün akmaz

 

Kimse yüzüne bakmaz

 

Evlatlar seni takmaz

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Dersin böyleymiş kader

 

Eden kendine eder

 

Dostların çeker gider

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Kendini hep yakarsın

 

Eğri büğrü bakarsın

 

Gözlüğünü takarsın

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Beyaza boyanırsın

 

Bastona dayanırsın

 

Öksürür uyanırsın

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Rüzgâr gibi eserler

 

Hemen sana küserler

 

Soluğunu keserler

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

İlerler her an yaşın

 

Ağarır saçın başın

 

Dökülür soğuk aşın

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Artık belin bükülür

 

Saç beyazlar dökülür

 

Ciğerlerin sökülür

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Kolay abdest alınmaz

 

Rahat namaz kılınmaz

 

Aradığın bulunmaz

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Evde yiyecek kalmaz

 

Kimse ekmeğin almaz

 

Kapını çalan olmaz

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

Her yerin ağrır sızlar

 

Hani oğlun hani kızlar

 

Yok olur hayırsızlar

 

İhtiyarlık gelince

 

 

 

          Mehmet Salih

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.