Mertlik ve vicdan

Sesli Dinle
A -
A +

İki darb-ı mesel paylaşacağım. Fransa adliyelerinin duruşma salonlarında “Değirmenci hadisesini unutma” anlamında bir levha asılıymış yıllar önce.

 

Hikâyesi de şöyleymiş: Adamın biri değirmenciyi ortadan kaldırmak istiyormuş ama kendisi sıska ve güçsüz, değirmenci güçlü ve seveni çok olan birisiymiş. Adam mertçe karşısına çıkamayacağı için kalleşliğe başvurmuş.

 

Önce bir bıçak yaptırıp üzerine değirmencinin adını yazdırmış. Sonra bir ara değirmenci savak tarafına gittiğinde değirmende un öğüten bir garibanı sırtından bıçaklamış. Bıçağı da adamın sırtında saplı bırakıp oradan uzaklaşmış.

 

Değirmenci su yollarını kontrol edip değirmene döndüğünde durumu görüp telaşla adamcağızın sırtından bıçağı çıkaracakken tuzağı kuran kalleş yanında birkaç kişi ile değirmenciyi suçüstü(!) yakalamış. Şahitler(!) de hazır. O yıllarda kriminal inceleme elbette ki yok. Kısa sürede değirmenci mahkemeye çıkarılır ve idama mahkûm edilir.

 

Değirmenciyi asarlar...

 

Aradan uzun yıllar geçtiği hâlde gerçek katilin bilinçaltında bu olay depreşir ve sokaklarda “adamı ben öldürdüm değirmenciyi astılar” sözünü her tarafta konuşmaya başlar. O yılları hatırlayan birisi mahkemenin yolunu tutar. Yeniden mahkemede yargılanan adam da hak ettiği cezaya çarpılır...

 

İkincisi de düzgün bir ailesi olan birine kötü niyetli birisi arkadaş olarak yaklaşır. Aslında kalleş, arkadaşının mutlu yuvasına göz dikmiştir. Niyeti arkadaşını öldürüp eşini almak ve malına mülküne sahip olmaktır. Nitekim toprakta çalışırken adamcağıza kurtulamayacağı bir tuzak kurup niyetini ortaya koyduğunda o anda ıssız bir ortamda olan arkadaşı kimseden nasıl yardım alabilecektir? Yükseklerden geçmekte olan turnalara dert yanıp seslenerek “Ey turnalar şahidim olun” diyebilmiştir.

 

Kalleş adam, her iki hedefine de kavuşur. Bir gün tarlada kadına hainlik ettiği arkadaşının ismini söyleyerek ve gökyüzünde uçmakta olan turnaları göstererek “gidiyor eski kocanın şahitleri” der. Akşam eve döndüklerinde kadının ilk yaptığı iş, durumu kolluk kuvvetlerine haber vermek olmuştur. Bu da mertliktir.
       M. Ali Mahdum

 

 

 

ŞİİR

 

                TÜRKİYE’M

 

Sevdalanmışım bir kere sana Türkiye’m…
Vermem bir karışını vermem Türkiye’m…
Toprağına taşına canım feda Türkiye’m…
Gözü olanın gözünü oyarım Türkiye’m…

 

Ezelden gelir benim sana sevdam…
Vazgeçemem, düşünmem başka bir vatan.
Duymasam ezanı semada yanar gönlüm,
Dalgalanmazsa göklerde al bayrağım Türkiye’m…

 

Göz koymasın sakın düşmanlar sana Türkiye’m…
Dar ederim dünyayı düşmanlara Türkiye’m…
Hedefimizdir Turan, Kızılelma Türkiye’m.
İlelebet cihan-ül ebet Türkiye’m…

 

                    Abdülkadir Yılmaz

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

EĞİTİM: “Yaşlı amcalara açılan kursta okuma yazma öğretmeye çalışan köy öğretmeni, çok basit sorularla onları eğitmeye çalışır... Der ki: “Ali camı kırdı” cümlesini ögelerine ayırın!

 

Yaşlı amca cevap verir:

 

-Allah cezasını vermesin o Ali'nin, Hocam kırılan camın parasını ben vereceğim, söz. :)

 

               *

 

Bir başka sınıfta yaşlı amcaya sorar: “Amcacığım sıfat nedir?”

 

Öğretmene yüzünü dönen yaşlı amca: “Hay Allah senden razı olsun hoca” diyerek elini yüzüne götürüp yüzünü sıvazlarken “aha sana sıfat” der... Halk arasında surat kelimesine sıfat da denilirdi...” [Mehmet Yağız]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.