Bir ben değil birçok sınıf arkadaşımın gözünde hocaların hocasıdır Prof. Dr. Mustafa Özbalcı... Hayatım boyunca da tanıdığım en ciddi ve en prensipli insanlardan biridir. Çok usta bir yazar ve şair olan öğretmenimizin en güzel çalışmalarından birisi de makaleleridir... Kendisi makalelerinde yerli ve millî düşünen, evrensele yerli ve millî kültürümüzün özellikleriyle ulaşma cehdini her daim besleyen her kabiliyete saygılı olan bir aydın, bir münevverdir... Her öğrencisine de bu düsturla bir şeyler kazandırmaya kararlı, yılmak yorulmak nedir bilmeyen bir akademisyendir. Yetiştirdiği öğrencilerin sayısını belirlemek mümkün değildir...
Bu abide şahsiyetin 1960'lı yıllardan başlamak üzere çeşitli gazeteler ve dergilerde sanat, edebiyat, kültür ve eğitim konularında pek çok makalesi ve şiiri yayımlanmıştır. Onun tarihle ilgili bir makalesinden "Târih Bilgisinin ve Eğitiminin Önemi" adlı makalesinden iki paragrafı sizinle paylaşmak istiyorum:
“Tarih şüphesiz sadece yaşanmış birtakım iyi ve güzel olayların hikâyesi değil, aynı zamanda birçok kanlı olayın, vahşetin, gözyaşının, acının ve ıstırabın da hikâyesidir. O sebeple, hiçbir millet tarihini, geçmişini, geçip giden zamanı yeni baştan yaşamayı pek istemez. Bu zaten mümkün de değildir. Ama tarihe sırt çevirmek, onu yok saymak, unutmak ve değiştirmek de elimizde değildir. Tarih vardır ve elbet onun bugüne taşıyıp getirdiği birtakım değerler de olacaktır. Bugün dünün bir devamıdır, diyerek gençlere ışık tutmuştur.
Fransız filozof, dilci ve tarihçi Ernest Renan’ın dediği gibi 'bir milleti yok etmenin ilk adımı, onun tarihinin çarpıtılması ve yanlış yazılmasıdır.' Ünlü Rus şair ve yazar Alexsander S. Puşkin de, 'Kendi geleceğinizi yazmak istiyorsanız, kalemi başkalarının eline vermeyin' demektedir. Bu sebeple olsa gerek, Cemil Meriç, Haçlıların en büyük zaferinin yanlış yazan tarih kitaplarımız olduğunu söyler. Zira Yahya Kemâl’in de dediği gibi, 'Tarihi yapan biz, yazan başkaları' olmuştur.” Teşekkür ederiz değerli Hocam...
Durdu Şahin/Şair-yazar
ŞİİR
DAĞLARDA GEÇTİ
Bilirim bu gönlüm sözümü dinler,
Bu gönlüm ezelden dağları seçti.
Rengârenk çiçekler rüzgârda inler
Çocukluk hayatım dağlarda geçti.
Bebekken öğrendim önce kelamı,
Her sabah kuşlara verdim selamı,
Sararmış akşamlar günün devamı,
Çocukluk hayatım dağlarda geçti.
Soğukta üşüdüm sıcakta yandım,
Horozlar ses verdi erken uyandım.
Kendimi böylece cennette sandım,
Çocukluk hayatım dağlarda geçti.
Yemyeşil çamların dibinde durdum.
Nergisle çiğdemin hatırın sordum,
Farkında olmadan kendimi yordum,
Çocukluk hayatım dağlarda geçti.
Kadir Fidan der ki sevmeyi bildim,
Hudutsuz dertleri ruhumdan sildim.
Dağlarla ağladım dağlarla güldüm,
Çocukluk hayatım dağlarda geçti.
Kadir Fidan-Dağların Şairi
GÜZEL YURDUMUZ
Buldan yemekleri
Denizli’nin Buldan ilçesinde birbirinden lezzetli balcan sovan, çağla dürümü, tere-marul dürümü, oğmaç, göce yemeği, çentme yemeği, küpeç kebabı, çörek dolması, pekmezli kabak yemeği, saraylı, incir tatlısı gibi yöresel yemekler vardır. Bunlardan çörek dolması şöyle:
Bir gün bekletilerek bayatlaması sağlanan yuvarlak fırın ekmeğinin üst tarafından kabuğu el girecek kadar kesilerek alınır. Buradan ekmeğin içi boşaltılır. Çıkarılan ekmek içi ufalanır. Kıyma kavrulur, rengi kızarırken içine tereyağı ve ufalanmış ekmek içi katılarak kavurma işlemine biraz daha devam olunur. Kavurma işlemi sona yaklaşırken içine iri taneli kırılmış ceviz ve maydanoz katılır. Kavrulmuş olan karışım boşaltılmış ekmeğin içine konur. Kesilmiş kapak da tekrar yerine konur. Bir tepsinin içine birkaç asma çubuğu yerleştirildikten sonra içi doldurulmuş ekmek çubukları üstüne konur. Ekmeğin üstüne sulandırılmış domates salçası dökülür ve tepsi fırına konur. Bir müddet sonra sulandırılmış domates salçasından ekmek üstüne biraz daha dökülür ve tepsi tekrar fırına konur. [buldan.bel.tr]