Bahar mevsiminde şehirler arası yolculuk yapıyorsanız yol kenarlarında kırmızı gelincikler, sarı papatyalar, mor fesli deve dikenleri, sarı çiçekler ve yeşil yapraklı çiçekler sizi selamlar. Evet bu renk renk, şekil şekil envaiçeşit çiçekler yol kenarlarını süsler. Gözümüzün önüne bir çiçek tarlası manzarası veren bu çiçekleri acaba kim ekmiş kim sulamış kim gübrelemiş kim yetiştirmiştir(?) Çocukluğumdan beri hep merak ederim bu yol kenarlarındaki, kırlardaki, dağlardaki çiçekleri kim yetiştirir.
O çiçeklerle zemin yüzünü süslendiren rengârenk tezyin eden Kim ise bizi yokluk karanlıklarından varlık alemlerine çıkaran, sonra bize hayat bahşeden, sonra mükemmel bir vücut veren, bu vücudu da muhteşem organlar ile donatan; sonra bize ruh veren, sonra akıl sahibi yapan Zat-ı Zülcelal de O’dur. Sonra yine sayısız rızık içinde yüzdüren Rezzak-ı Hakiki olan O yaratıcıdır. Çünkü O bir tek midemizin hatırına yeryüzünü rızık sofrasına çevirmiş, çeşit çeşit nimetlerini bahşetmiştir.
İşte biz kullarını yoktan var ederek vücut, hayat, ruh, akıl, rızık veren yüce Rabbimiz gönlümüze güzellik hissi vererek gözümüzün önündeki manzaraları da çiçeklerle, ağaçlarla, nebatat dediğimiz bitkilerle süslemiş bize güzel manzaralar resmetmiştir. Hava, su, yiyecek gibi temel ihtiyaçlarımızı karşıladığı gibi kalbimizdeki sevgiyi, gönlümüzdeki güzelliği, gözümüzdeki estetik zevkini de önemseyerek yer yüzünü çiçeklerle tezyin etmiştir. O kadar çok çiçek vardır ki O yüce Allah’ın isimlerini, sıfatlarını, güzelliklerini bize renkleriyle, şekilleriyle, kokularıyla ve de faydalarıyla gösterirler. Kâinattaki her şey gibi her bir çiçek de bize Rabbimizi tarif eder. O bazen bir mektup olur bizim onu okumamızı ister. Bazen bir kaside olur bizim onu söylememizi ister. Bazen bir nakış olur Allah’ı tefekkür etmemizi ister. Çiçeklerin dilini öğrenebilsek Yunus gibi “sordum sarı çiçeğe...” diyebilsek ne güzel olurdu...
Cüneyt Aybey/Turgutlu-Manisa
ŞİİR
DOSTLUK
Ölene dek durur hep sözünde
Sevgi yatar özünde
Her şey gelip geçer de
Dostluğu kalır bakide
İyi günümde, kötü günümde
Dertlenir benim derdimle
Herkes terk etse bile
Kalır hep benimle
Sevgisidir gönüllere giren
Işığıdır yol gösteren
Canından çok seven
Kuşku olmaz sevgisinden
Bir yel eser, savurur seni
Kapılır o da düşünmez kendini
Yanında olunca bir güç gelir ki
Dağlar olsa aşarsın bendini...
Rumuz: İki Dost...
MAHALLÎ KELİMELER
1) Heye -veya- Heyye: Mersin yöresinde çok kullanılabilen bir kelime. "Evet" anlamında.
2) Mahana: Annem bunu cümlede kullanınca kardeşimin arkadaşı ne demek demişti. Kardeşim de "bahane" anlamında olduğunu söyledi.
3) Küncü: Annem bir cümlesinde bunu söyleyince yine aynı kişi sordu bu ne demek diye kardeşim de "susam" olduğunu söyledi.
4) Güle güle kirlen: Banyodan sonra söylenebiliyor. Televizyonda Çukurova ile ilgili bir dizide bunu Adanalı biri söyleyince söylenen (rolü iyi olmayan) kişinin tuhafına gitmişti. Banyo yapmak için illa kirlenmem mi gerekiyor gibi bir şeyler demişti. İlk defa duymuş.
"Heye" kelimesi dışındakiler mahalli olmayabilir, bilmiyorum. Bize normal gelen bu kelimeleri başka bölgelerde yaşayanlar bilmeyebiliyor.
Rumuz: "Çiçek"-Tarsus