Yardımlarını gizler, kimseyi rencide etmezdi

Yardımlarını gizler, kimseyi rencide etmezdi

RAMAZAN 2013 Haberleri

Sultan Mecit'le Aziz'in ablası olan Âdile Sultan; okumuş, yazmış, gayet zeki, iyi bir şair, kâtip ve yazısı güzel bir sultandır.

nbsp;Sultan Mecit'le Aziz'in ablası olan Âdile Sultan; okumuş, yazmış, gayet zeki, iyi bir şair, kâtip ve yazısı güzel bir sultandır. Kaptanı Derya Mehmet Ali Paşa ile mutlu bir evlilik yapar, öyle ki, "Ben kocamla iftihar etmekteyim." der ve bu sözlerini her mecliste söylemekten çekinmez. Çok geçmeden bu mutlu çiftin Hayriye adında bir kızları dünyaya gelir. Mehmet Ali Paşa daha sonraları sadrazam olacak, ama çiftin mutlu evliliği ciddi kayıplarla yüzleşecektir. Çok geçmeden Adile Sultan önce kocasını, ardından da biricik kızını kaybeder. Bu acılara tahammül ve sabreden sultan, artık kendini bir kat daha iyilik etmeye vermiştir. Silivrikapı'da hâlâ duran "Bâlâ" adlı tekkeyi baştanbaşa tamir ettirmiş, bir imaret yeri açtırmıştır. Kazanlarla aşureler pişirterek fukaraya ve civar mahallelere dağıttırır. Arap Camii'ni yeniden inşa ettirip, yanına şadırvan ve mektep yaptırır. Medine'de yaptırdığı sebilhânenin giderlerini karşılamak üzere; arsa, fırın, sebil, kahvehane, dükkan, mağaza, değirmen, dokuz kâgir menzil, bir hurma bahçesi, on dört oda, sofadan oluşan bir ribat, boş araziler vakfeder. Ayrıca çok sayıda müstakil bina, ev, mağaza ve arazi gibi taşınmaz malını da hayır işler için bağışlar. Nakit olarak verdiği paraların İstanbul'un yoksullarına dağıtılması ise çok olağan vakalardandır. nbsp;Âdile Sultan Sarayı bir ramazan boyu misafirlerle dolar ve benzeri saraylarda görülmeyen bir ihtişam ile meşhur ve malûmdur.NEYİ VARSA DAĞITTI…
Sarayın halkından çok dışarıdaki fukarayı yedirmek ve giydirmek için bir hayli para harcayan Adile Sultan tahsisatını hemen hemen borç edercesine sarf eder, fakat kardeşleri zamanında maaşlarını herkes muntazaman aldığı için hazinesi dengesizlik çekmez. Fukarasını kendisinden fazla düşünen Âdile Sultan kâhyasına, "Benim kimsem kalmadı; ölümümden sonra mallarım hazineye gidip çürüyeceğine satılsın, fukaramız mahzun olmasın. Fazla gümüş takımlar, mücevherli sahanlar ve antika takımların getireceği para epeyce eder, bunlar satılsın" emirler verir. Bu emirler karşısında bir süreliğine tereddüde düşen kâhyasına, "Allahü teâlâ, fukarasına elimizden geldiği kadar bakmamızı emrediyor, tereddüde mahal yoktur" der ve elinde lüzumsuz ne varsa satıp fukaraya bağışlar. Hastalara ilaçlarını, öğrencilere kitap ve defterlerini, gelinlik kızlara çeyizlerini derhal el altından yetiştirir.
Senelerce saraydan çıkmayan Âdile Sultan, sekseni geçen yaşlılığında karyolasından kalkacak mecali yoktur, nbsp;yemeğini bile oracıkta yer, ancak namaz vakitleri bu yerinden kalkar. Pirifaniliğin de verdiği yorgunluk haliyle sultan, gece gündüz uyur, çevresindekilere de; "Aman beni uyutun, masal söyleyin, ninni söyleyin. Ne yaparsanız yapın, uyutun; kızımı, kocamı rüyada göreyim" der.
Çok sevdiği eşi ve yitirdiği evladının acısıyla yanan Âdile Sultan, nihayet Bağlarbaşı'ndaki Validebağ Sarayında 1898'de vefat eder. İstanbul Eyüp'te, Bostan İskelesi yakınındaki türbesine defnedilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...