Mukaddes topraklara doğru Surre Alayı

Mukaddes topraklara doğru Surre Alayı

YAŞAM Haberleri

Osmanlı Padişahları her yıl Surre Alayı'nı Ramazan ayında özenle hazırlatır, dualar, naatlar ve gözyaşları eşliğinde Hicaz'a yolcu ederlerdi..

Osmanlı Sultanları şüphesiz İslamiyet'e en çok hizmet edenlerdendi. nbsp;Padişahlar her sene hac mevsiminde Haremeyn-i Şerif ile Mekke-Medine ahalisine ve bu mukaddes topraklarda geçici olarak bulunan Müslümanlara ve Mekke Şeriflerine hediyeler gönderirdi. Bu eşyalara Surre, hediyeleri götüren topluluğa ise Surre Alayı denilirdi. Surre Alayı Osmanlı Padişahların bu mukaddes beldelere gösterdikleri sevgi, saygı ve hizmetin en büyük örneklerinden biriydi.
İlk Surre Alayı'nı Osmanlı Padişahlarından Çelebi Sultan Mehmed yollamıştı. Sonra gelen padişahların hepsi de seferde olmadıkları zamanlarda Surre Alayı'nı gönderirlerdi. Daha sonra her yıl muntazam gönderme adeti ise Yavuz Sultan Selim Han zamanında başladı. Surre-i Hümayun, Dârü's-Saâde Ağalarının sorumluluğu altında hazırlanır ve merasim ile gönderilirdi. Merasim sırasında bulunması gereken kimseler bir gün önceden Dârü's-Saâde Ağası ve Kethüda Bey tarafından yazılı olarak davet edilirdi. Surre'nin Üsküdar'a geçirilmesi için Kireç Kapı İskelesi'nde gemi hazırlanır. Mekke Şerifine verilmek üzerine mektup yazılır ve Surre Alayı'nda görevlendirilenlere hil'atler giydirilirdi. Gönderilecek para ve eşyalar teslim edilir, hazırlıklar tamamlanırdı. nbsp;
41 PARA TOP ATILIRDI
Seyahatten önce Saray'da iftar verilir ve yemekten sonra padişahın gelmesi beklenirdi. Padişah geldikten sonra gönderilecek hediyeler ve bunların kayıtlı olduğu defterler 'Surre Emini'ne teslim edilirdi. Bu esnada Kur'an-ı Kerim ve naatlar okunur, adaklar kesilir, tekbir getirilir ve dualar edilirdi. Hediyelerin yükleneceği Surre'nin develeri son derece süslenmiş donatılmış bir şekilde Padişah'ın oturduğu Kubbe-i Hümayun'un önünden geçirilirdi. Bundan sonra develer sıra ile Bab-ı Hümayun'dan çıkarılır, Kireç Kapı İskelesine götürülür, burada tekrar dualar edilir, hazırlanan gemi ile Üsküdar'a geçilirken 41 pare top atılarak uğurlanırdı.
Yol üzerinde bulunan Beylerbeyliler, Surre'nin emniyetini sağlamakla görevliydiler. Ayrıca ülkenin her tarafından Hac'ca gitmek isteyenler Surre Alayı'na katılırlar ve Surre Alayı ile beraber Hacca giderlerdi. Surre-i Hümayun'da paralardan dışında gönderilen nadir bulunan kıymetli halılar, seccadeler, şamdanlar, avizeler, paha biçilmez Mushaf-ı Şerifler, levhalar, örtüler, gümüş perde halkaları, okkalarla buhur, elbiseler, mücevherli kılıç, inciden tesbih ve daha birçok kıymetli eşyalar, Mekke ve Medine'deki mübarek makamlara, seyyidlere, şeriflere, zahidlere hediye edilirdi. Hediyeleri alan Hicaz ahalisi de kendilerine göre, keselere zemzem, hurma gibi hediyeler koyarak surre ile geri göndererek bir nevi karşılıklı hediyeleşirlerdi. nbsp;
SÜPÜRGE PADİŞAHIN BAŞINDA
Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim Surre Alayı ile birlikte gidecek hediyeleri görmüş ve bunların içinde bulunan süslü bir süpürgeyi almış başına tutmuş sarığı ve kavuğu arasına geçirmişti. Kabe'nin ve mukaddes yerlerin süpürülmesi için kullanılacak bu hediyeyi başının üstünde tutarak ona tazimini göstermişti. Ramazan ayında yapılan Surre-i Hümayun yol emniyetine göre Recep ve Şaban aylarında da gönderildiği olmuştu. Surre Alayı Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar devam etti. Ancak 1916-1917 yılında gönderilen Surre Alayı İngilizlerin işgalinden dolayı Mısır'dan dönmüş ve bundan böyle Surre Alayı gönde adeti de son bulmuş oldu. İNAN ARVAS
nbsp;Mukaddes topraklara doğru Surre Alayı
Hayat mezarlıklarla iç içe
Osmanlı'nın mezarlıkları birçok yabancı seyyahı şaşırtan hâliyle, şehrin en güzel yerlerine kurulur. Ünlü Fransız yazar ve seyyah Gerard de Nerval, İstanbul mezarlıkları hakkında şunları söyler: "Boğaz'da son derece güzel ve serin bir yerdeyiz. Buranın bir mezarlık olduğunu söylememe ihtiyaç yok sanırım. İstanbul'un bütün güzel yerleri, gezilecek ve zevk alınacak sahaları mezarlıklardır. Bakıyorsunuz yüksek ağaçların arasında, şuradan buradan güneş ışınlarının sızıp renklendirdiği, sıra sıra beyaz hayâletler var. Bunlar bir insan yüksekliğinde, mermerden yapılmış mezar taşlarıdır. Başları sarıklı, üzerleri yazılı mezar taşlarıdır. Sarığın biçimi, ölünün hayattayken işgal ettiği mevkii, sosyal seviyesini veya mezarın yapılış tarihini belli ediyor. Bazı mezar taşlarının başları koparılmış. Bu koparılmış olanların çoğu Yeniçeri mezarlarına ait. Kadınların mezarlarında da sütun taşlar var. Fakat bunlarda, baş yerinde gül veya demet şeklinde bir süs bulunuyor. Kabartma veya oyma şeklinde çiçeklerle süslenmişler."
Mezarlıkta Müslüman kadın
Sabah Et Joaillier - 1889

HADİS-İ ŞERİF
Açlık ve susuzluk yoluyla nefisle cihad etmek, Allah yolunda cihad gibidir.

Her güne bir dua
Günahların affı için...
Her günahın affı için, kalp ile tövbe etmek ve dil ile istiğfâr etmek ve beden ile kaza etmek lazımdır. nbsp;
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Sabah-akşam 7defa 'Allahümme ecirni minennar' diyen cehennemden kurtulur"
"Sabah-akşam 7 defa, 'Hasbiyallahü la ilahe illa hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arşil-azim' okuyanın dünya ve ahıret işine Allah kâfi gelir." nbsp;

Hayal Tiyatrosu: Şefkat 7
NE OLUR ELİNİZİ ÖPEYİM...
- Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi... Onun temizliği karşısında kendimi nasıl kirli hissettiğimi kelimelerle anlatamam... Bir de irademin dışında örtünme ihtiyacı hissettim o anda... Bir şey bulsam da saçımı örtseydim... Ama kimseden bir şey isteyemezdim ki... Çok utanıyordum kendimden... Gözlerimi ondan ayıramıyordum...
- Mübarek olsun hanım... Mübarek olsun...
- Kirli hissediyordum... Başım dönüyordu... Sonra bir anda karardı her şey... Bayılmışım...
Gözlerimi açtığımda Seyyide Hanım yere oturmuş, başımı dizine koymuş... Bana büyük bir şefkatle tebessüm ediyordu... Ben ağlamaya başladım... Gözlerim yaş içinde...
- Nasılsın yavrum, dediler ama nasıl içten...
Konuşmakta zorlandım... Saçımı okşadılar... Annem de kenarda ağlıyordu...
'Efendim ne olur ellerinizi öpeyim... Kabul edin', dedim titrek bir sesle... Tebessümle 'Peki' buyurdular... Ellerini öperken sicim gibi gözyaşı dökmeye başladım... Sanki Fatıma annemizin ellerini öpüyordum... Sonra, 'Ah canım benim' diyerek duygulu bir şekilde sarıldılar bana... Orada kalbime ılık ılık bir şeylerin aktığını hissettim... Odadaki bütün hanımlar da gözlerini siliyorlardı... Herkes çok duygulanmıştı...
Beni önlerine oturttular... Gözyaşlarımı sildiler... 'Sabır eyle yavrum... Allahü teala her güçlüğün sonunu kolaylaştırır' dediler...
Efendim sizi de telaşlandırdım... Bugün Fatıma annemizle ilgili bir şey öğrenmiş ve duygulanmıştım... Şimdi de sizi görünce kendimi tutamadım dedim... 'Ah benim annem... Ah canım anneciğim... Ne kadar özledim sizi' dediler içli içli... 'Müsaade eder misiniz... Namazımı kılayım' dediler tebessüm ederek ve çok kibarca... Herkes de hazırlanmaya başladı... Onlar odadan çıktıktan sonra, bütün hanımlar yanıma toplandı... Hiçbir şey söylemiyorlardı... Sadece hayranlıkla bana bakıyorlardı... Bir de tebessüm ediyorlardı... Ben de, bu temiz insanlar benim gibi birine niye bu kadar sevecen davranıyor... Bunlar ne güzel insanlar diyordum...
Annem müsaade istedi... Daha fazla meşgul etmek istemedi... Tam kapıdan çıkıyorduk ki... (devam edecek)
Ömer Çetin Engin
omer.cetin@tg.com.tr

nbsp;Mukaddes topraklara doğru Surre Alayı
Denizli MUTFAĞINDAN
Ekşili Kutırma
Malzemeler:
gt; 1 kilo kemiksiz kuzu veya dana eti gt; 3 adet patlıcan gt; 1 nbsp;kahve fincanı sıvı yağ gt; 2 adet domates gt; 2 adet soğan gt; 5 diş sarımsak gt; 1 çorba kaşığı koruk ekşisi veya limon suyu gt; Yeteri kadar tuz, karabiber, maydanoz
Hazırlanışı:
Patlıcanları alacalı olarak soyup ikiye ayırın. Bunları dibine gelmemek kaydı ile 4 parçaya bölün. Acısını bırakması için tuzlu suda yarım saat bekletin. Kuşbaşı etleri bir tencereye koyup üstüne yağı ve ince doğranmış soğanları ilave ederek et suyunu çekinceye kadar hafifçe kavurun. Etin üzerine ikiye böldüğünüz sarımsakları, rendelenmiş domatesleri, tuz ve karabiberi ekleyip biraz da su katarak etler iyice yumuşayıncaya kadar pişirin. Ayrı bir tepsi veya tencereye patlıcanları dizip bunların arasına etleri eşit şekilde doldurun. Üzerine koruk ekşisi veya limon suyunu ve etin suyunu ilave edip fırın veya ocakta 15 dakika pişirin. Üzerine maydanoz doğrayıp servise sunun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...