İrfan Özfatura

Pehleviler asırlar evvel yaşamış güçlü ve itibarlı bir hanedandır, lakin Mazenderanlı Rıza'nın bu soy ile uzaktan yakından alakası bulunmaz....

Enzo Ferrari arkadaşının iyi niyetli tenkitlerine karşı "Sen ne anlarsın spor arabadan. Ben senin traktörlerine karışıyor muyum" diye tafra yapınca...

Ah cebinde 100 altını olsa, devlet için gözünü mü kırpar. Bir anda zihninde bir ampul yanar. Tabii ya... Nasıl da gelmemiştir aklına...

Cildinin rengi yüzünden üniversiteye sokulmak istenmeyen Vivian dimdik mevziye yürür, kurtarılmış bölgede bir başına cenge çıkar. "Saçını boya, krem kullan" diyenlere inat, renginden asla utanmaz

Onu görenler şaşırır "sahi bu o mu?" diye sorarlar. İttihatçılara kök söktüren efsane Şeyh-ül İslam; ufak tefek, zayıf, nahif, latif, zarif biridir zira...

Yaklaşık 20 yıl Türkiye'de kalan ve yüzlerce tabloya imza atan ZONARO kültürümüzün tanıtılmasında üstüne düşeni yapar. Ressam-ı hazret-i şehriyâri unvanıyla onurlandırılan ünlü ressam, bilahare İttihatçıların hışmına uğrar.

1. Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin bir numaralı düşmanı olan Yunan devlet ve siyaset adamı, barış zamanında 3 yıl arayla iki defa Türkiye'ye gelir...

Komünizmi tehdit olarak gören Suharto, ABD yanlısı bir politikada karar kılar. Hatırlarsanız Türkiye de aynı yolda yürür o zamanlar...

Hollandalılar Sukarno'yu adi mahkumlar gibi üç numara tıraş eder, önüne çuvaldan bozma urbalar atarlar. Bunlar şanstır aslında, koluna vurulan kelepçeler onu kahraman yapmaktan başka işe yaramaz

Kâsım'ın, Zeyneb'in, Ümmü Gülsüm'ün, Rukayye'nin, Fâtımat-üz Zehrâ'nın, Abdullah'ın (rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain) "ve hepimizin" annesi...

Yaptığı sıra dışı arabalarla tanınan ve pistlerin tozunu atan Enzo Ferrari'nin hayatı tam bir roman...

İlk mola yerinde Fahr-i Kâinata değerli elbiseler uzatır ve "hanımefendinin emri" der, "bunları giymenizi arzuluyorlar..."

Çekoslovakya'da iktidara gelen Komünistler tasfiyeye başlar, zamanında Almanlara yakın duranları izler, dipler, intikamlarını komaz alırlar...

Hazret-i Zeyneb, Medine yolunda hep beyini düşünür ve dua eder yalvarırcasına. Dile kolay, Ebü'l Âs ile tam16 yıl yaşamışlardır ve bir kere olsun kaba davranmamıştır ona.

Kendi icazeti yoktur ama dünyanın dört bir yanından gelen hattatlar huzurunda diz kırar, ondan icazet alabilmek için çırpınırlar

1950'lerde halk hayli politize olur, o yıllarda doğanlar Adnan, Berin, Celal, İsmet gibi isimler taşırlar... Derken Bülentler, Rahşanlar, Süleymanlar, Necmeddinler, Alpaslanlar...

General De Gaulle, acımasızdır, tahammülsüzdür, aksidir, kibirlidir, her şeyin doğrusunu o bilir ve siyasete kışla usulleriyle yön verir.

"Tek bir patron tanırım: Müşteri! İnanın kızdırmaya gelmez yoksa hepimizi işten atar!"

Karaoğlan'ın dürüstlüğüne kimse bir şey diyemez ancak solcu muydu, sağcı mıydı, düzene karşı mıydı, rejimden yana mıydı pek anlaşılamadı. Hayatı boyunca zikzaklar çizdi, memlekete ufuk açamadı.

FRANSIZ general Aussaresses'in Cezayir'de sorguladığı 3 bin kişiden haber alınamadı, 24 Müslümanı da bizzat eliyle öldürdü.