Rahim Er

Bu seneki Davos toplantısının özeti bir cümledir: -Ne olacak bu Avrupa Birliği'nin hâli?

Dünya önderleri bir kere daha İsviçre'nin Sarıkamış'ı Davos'ta idi. 30 yıl evvel bir milyon dolar borç vermeye nazlanan Avrupa'nın bugünkü temsilcileri Başbakan yardımcımız Ali Babacan'a 'bize ders verin' ricasında bulunmakla kalmayıp, 2013'te Davos toplantısının İstanbul'da yapılmasına da karar verdiler

Cemiyet olarak Kızılay, Yeşilay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Darüşşafaka...gibi sosyal taşıyıcı sütunlarımız var.

TSK'da devrim gibi bir karar, Fransa'daki Ermeni kayırmacılığına dair kanunun doğurduğu ateşli münakaşalar sebebiyle layıkıyla görülemedi.

Fransa, Türkleri kızdırdı. Aslında Fransa bu davranışıyla hiç farkında olmadan bize bir iyilik yapmış oldu. Anadolu insanı, Fransa'da, Avrupa'da, batıda artık giderek birlikte hareket etme ve kulis gerçeğini, hatta adam kazanma ve harcama tekniğini öğrenecek. Öfkeliyiz, doğru. Fakat bu bir şuursuz tepki olamaz.

Fransa, siyaset çoğunluğu aklıselimi tercih etmedi. Bundan böyle Türkiye-Fransa ilişkileri, en az yirmi beş sene düzelemez. Şüphesiz ki Türkiye, bundan böyle kendine karşı alenen soğuk savaş ilan etmiş olan Fransa'ya çok ağır müeyyideler uygulayacaktır.

Osmanlı Türkiyesi, beyaz mendil sallamadan bir adım evvel hem Medine'ye kadar demir yolu yapmış ve hem de dünyada ikinci metro olan Tünel'i gerçekleştirmişti.

Sezai Karakoç, bir şiirinde şöyle der: 'Büyüyüp de çocuk kalmak/İşte bu en büyük tehlike/Belki gün doğarken patlak verir/ Belki bir bando geçende.

Fransızlar, her nasılsa başlarına getirdikleri Nicolas Sakozy'nin seçim kazanma uğruna fakat temel insan haklarına aykırı biçimde sahnelediği bir 'show'dan dolayı mustarip olmalılar.

2012'de ABD'de başkanlık seçimi var. Demokrat Parti de Cumhuriyetçi Parti de seçimlere hazırlanıyor. Başkan aday adayları kamuoyu önüne çıkarak kendilerini kabul ettirip partide aday konumuna geçmek için koşturmaca içindeler.

Şimdilerde devlet, yeni bir uygulamaya gidiyor. Buna göre çocuk bayramı, gençlik bayramı ve zafer bayramı... gibi bir kitleye ithaf edilmiş olanlar ile cumhuriyet bayramı birbirinden ayrılmakta. Cumhuriyet bayramı, daha güçlü bir şekilde kutlamak istenirken diğerleri yeniden tanzim olunacak..

Bugün kapitalist çağdaş dünyada artık ideal, idealist, dâvâ adamı, gönül adamı, kahraman... gibi madde üstü kelime ve mefhumlar bir mânâ ifade etmez hale gelmiştir. Bu gidişle bir zaman sonra şehitlik de aşağılanabilir.

Rauf Raif Denktaş için 1924'te başlayan bu dünya günleri, 2012'de son buldu. Kısa olmayan bir hayat. Bu hayat dolu dolu. Alabildiğine mücadeleyle geçen çifte su verilmiş çelikten bir ömür.

Yazıya 'Esad sonrası Suriye' de diyebilirdik. Ancak, hadise bir şahıs değişikliğinden öte bir devrin ve rejimin değişmesidir.

Avrupa, iç içe tehditler altında. Ekonomik durgunluk, Avrupa Birliği'nin duraklama dönemine girmesi, Avro'nun istikbaline şüpheyle bakılması, yabancı düşmanlığından doğan ırkçılık...

2000 sonrası darbecilerinden bazıları 'hükümeti yıkmaya teşebbüs' suçlamasıyla cezaevinde tutuklular. 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren ve hayatta kalmış arkadaşları da mahkemeye çıkacaklar.

Bu dâvâlar, oligarşik dikta ve faşist zihniyetle milletin ve milletin bin yıllık değerlerinin yüzleşmesi, diktacılardan meşru zeminlerde ve meşru usullerle hesap sorulmasıdır. Vahşet, nezaketle muamele görmekte.

İlker Başbuğ, tutuklandı. Tutuklanma fiili, malum olduğu üzre Cumhuriyet savcısının talebi ve mahkemenin talebi haklı bulmasının adıdır.

Dışişleri bakanımız sayın Ahmet Davutoğlu, İran'a gitti. Bu seyahat, yılın ilk dış ziyaretidir. Biraz da beklenmedik olarak telakki edildi. Şaşırmanın sebebi dikkatlerin Uludere'deki müessif bombalama üzerinde olmasındandır.

'Ham hayal' diye bir tabir vardır, olmayacak hayallere, boş ümitlere işaret etmekte. Aksi de mümkün mü? Evet, tabiî ki. Her hakikat bir hayalin mahsulüdür. İnsan hayalden mahrum kalırsa biter, dengeli hayal yarın demektir.