Şekip Hazar

Van Hooijdonk nasıl bir futbolcu, daha doğrusu hangi özelliklere sahip, bunu Avrupa'da bilmeyen yok.

Maça değil sanki savaşa geliyorlar. Ancak ben artık bu taraftar müsvettelerine kızmıyorum.

100 milyon dolarlık F.Bahçe şampiyonluğa oynuyorsa eğer, mutsuz, bezgin, geleceği belirsiz Adanaspor'u Kadıköy'de evire çevire yenip, en azından rakiplerine gözdağı vermeliydi.

Böyle iğrençlik görmedim... Hani çapulcu tipler vardır, onlar yaptığında yadırgamayız ve normal karşılayarak hemen yanlarından uzaklaşırız.

Öncelikle ifade etmeliyim ki; meğer gezmişiz dünyayı ama hiç de görmemişiz Konya'yı... Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Konyaspor Fahri Başkanı Mustafa Özkafa ile Konyaspor Kulüp Başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Köseoğlu maç günü Fenerbahçe'yi takip eden spor yazarlarını harikulade ağırladı.

Tüm spor otoriteleri gibi 25 milyon Fenerli de Tuncay'ın Serhat'ın yerine G.Saray maçında oynaması halinde sarı-lacivertlilerin tarihi rakiplerine fark atacağını söylüyordu. Daum, böyle düşünenleri kırmadı ve G.Saray maçının 11'inden sadece Serhat'ı yanına çekerek, Tuncay'ı sahaya sürdü.

Geçen hafta 7-1 biten Elazığspor maçından sonra yaptığımız yorumda, "Evet, harika bir skor ve üç puan çok çok iyi ama kimse kendini kandırmasın. F. Bahçe önümüzdeki hafta D.Bakır'da da bu futbolunu sürdürür ve karşısında dün geceki gibi sıradan bir takım bulacağını zannederse hüsrana uğrar" demiştik. Vay, sen misin böyle söyleyen? Hafta boyu sarı-lacivertli taraftarların bana gerek telefonla, gerekse de mail yoluyla yönelttiği tepkiler durmak bilmedi.

Sevgili Öcal ağabeyciğim stop... Mesajıma başlamadan önce saygılar sunuyorum stop... Dünkü yazınızı okudum stop... Trabzon'daki olaylar sonrası PFDK'nın F.Bahçe'ye verdiği 1 maç saha kapatma cezasını doğru bulduğunuzu yazıyorsunuz stop... Ancak ben bu yorumunuza çok çok özür dileyerek katılmadığımı belirtmek istiyorum stop.... Ekte iki fotoğraf sunuyorum stop... Fotoğraflarda da göreceğiniz gibi stop; stada girdikleri anda çok sayıda yabancı madde yağmuruna tutulan F.Bahçeli taraftarlar stop, tıpkı bir polisin yaptığı gibi stop, söktükleri koltukları başlarına siper ediyorlar stop... Koltuk sökemeyenler ise stop, bayrak altına sığınmak zorunda kalıyor stop...

F. Bahçe büyük farkla kazandı. Attıklarının iki mislini kaçırdı. Yöneticileri ve taraftarları çok mutlu oldu. Ama sanmayın ki F. Bahçe dün gece mükemmel bir futbol sergiledi.

İlk haftada aldıkları neticelerden sonra taraftarları her iki takımdan da galibiyet bekliyordu. Bu beklentinin gerilime soktuğu Trabzonspor ile F.Bahçeli futbolcular haliyle sahaya çıkarken öncelikle gol yememeyi düşündüklerinden, her ne kadar mücadele üst seviyedeymiş gibi gözükse de, ilk yarıda birbirlerinin üstüne pek gitmediler. Bu da gol pozisyonu açısından kısır bir ilk yarı izletti bizlere. Düşünün ki; koskoca 45 dakikada akıllarda kalan sadece Van Hooijdonk'un nefis frikiğinden gelen gol ve Trabzonspor'un kombine geliştirdiği bir atakta Augustine'in karşı karşıya kaldığı kaleci Recep'e takılan vuruşuydu. Hemen söylemeliyim ki; Van Hooijdonk'un serbest vuruştan attığı golde iyi yer tutamayan Petkoviç ne kadar hatalıysa, Augustine'in atağında çok iyi zamanlama yaparak açıyı kapatan Recep de bir o kadar başarılıydı. Genç file bekçisi, aynı Augustine'in maçın sonlarına doğru bulduğu net pozisyonu da bertaraf ederek dün geceye damgasını vurdu.

Sadece 1 maç oynayıp gönderilen Robert Enke, F.Bahçe'de; başkan Aziz Yıldırım döneminde yaşanan çelişkilerin ilki değil 1 İstanbul'da 3 gün krallar gibi yedirilip, içirilip, gezdirilen ve ardından "Eşyalarımızı toplayıp gelelim" diyerek ülkemizden ayrılan Ancelotti ve eşi sırra kadem bastı. 2 Togolu Salou İstanbul'a getirildi, medya önünde sözleşme yapıldı. Ancak Salou da tıpkı Ancelotti gibi eşyalarını toplamak üzere gittiği Almanya'dan bir daha dönmedi. 3Joachim Löw, sözleşmesi 1 yıl daha uzatılmasına rağmen şampiyonluk kaptırılınca kovuldu. Yönetim sözleşmedeki başkan Aziz Yıldırım'ın imzasını "yetkisiz" diye tanımadı. 4Bazı eski futbolcu yazarların "Yeni Pele" dolduruşuyla 3.5 milyon dolara transfer edilen Brezilyalı Sergio Neves, neredeyse bedavaya geri gönderildi.

...Sadece Enke mi? Hakan, Luciano, Ümit, Erhan, Kemal, Selçuk, Serhat al birini vur hepsini birbirlerine... F.Bahçeli yöneticilerin, bilhassa da başkan Aziz Yıldırım'ın dün akşam maçı izlerken hiç yüzleri kızardı mı acaba? Bir zamanlar 'Tu kaka' dedikleri 36'lık Saffet'le Uche'yi İstanbulspor savunmasına demirden duvar örerken yürekleri hiç sızladı mı?

F.Bahçe Bundesliga'nın asansör takımlarından Bochum'u 1-0 zar zor yenebildiği maçta, Van Hooijdonk'un muhteşem frikik golü dışında beni fazla etkilemedi... Bir kere büyük umutlarla alınan Luciano, Uche-Högh ikilisinden bu yana sürekli sıkıntı çekilen bölgeye pek ferahlık getirecek gibi görünmüyor. Uzun boyuna rağmen rakibe hem de bomboş durumda kafa vurma imkanı vermekle kalmıyor, Ümit Özat'la bariz şekilde görülen uyumsuzluğu, F.Bahçe'nin geleceğine umutla bakmama da engel oluyor...

Daum'un ilk geldiği günlerde şöyle demiştik: ''Türk futbolunu tanımasına, futbol bilgisine, kültürüne, zekâsına, kariyerine diyecek tek söz yok. Hatta şu aşamada Fenerbahçe'yi ayağa kaldıracak yegâne hoca belki de o. Ancak değil mi ki kullandı o mâlum mereti, o halde asla benim takımımın başına getirilmemeli... '' Hâl böyleyken bazı akl-ı evvellerin bizzat ismimizi kullanarak, gerek Fenerbahçe camiasında, gerekse de Fenerbahçe endeksli internet sitelerinde Daum'a tümden karşı olduğumuzu söylemeleri, bizi sadece tebessüm ettiriyor...

Werner Lorant'ın İlyas Tüfekçi'yi yardımcı antrenör olarak istediği ama F.Bahçe yönetiminin karşı çıktığı dönemlerde, gazetenin birinde şöyle bir haber çıkmıştı: "Werner Lorant'la İlyas Tüfekçi başbaşa yemek yerken başkan Aziz Yıldırım'a yakalandı. İkiliyi gören F.Bahçe Başkanı 'Hiçbir şey gözümden kaçmaz' dercesine kendilerine meyve tabağı yolladı..." Ertesi gün başkan Aziz Yıldırım bu haberi "Lorant'la İlyas Tüfekçi'yi başbaşa yemek yerken yakalamadım, kendilerine meyve tabağı yollamadım" diye yalanlamıştı. Hem de kulübün resm^İ internet sitesinden.

Ahhaa, işte şimdi oldu sayın başkan... Tüm camia, taraftarlar, kamuoyu senden işte böylesine radikal atılım, böylesine kökten çözüm bekliyordu... Transfer ayında yapabileceğin tek doğruyu yaptın ve kimsenin aklına gelmeyecek çözümü 'şak' diye buldun... F.Bahçe muhabirlerine köpeklerin bile duramayacağı bir kulübeyi revâ gördün, yetmedi tüm idmanları da yüzlerine kapattın ya, vallahi helâl olsun sana... F.Bahçe artık bu sezon kesin şampiyon olur... Boşver Van Hooijdonk'u, Rivaldo'yu, Overmars'ı, Elber'i şunu bunu... Bu takıma Ortega'yı getirdin de ne oldu? Kıymetini mi bildiler sanki?

...Vay anam vay! Vatan Gazetesi bir haber yaptı, ortalık karıştı... F. Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım güya antipati duyduğu 32 kişiyi teker teker evlerinden aldıracakmış... Başkan Aziz Yıldırım haberi yalanladı... Ancak bu yalanlama, kafalarda soru işaretlerinin oluşmasını engelleyemedi... Herkes "Kim bunlar?" diye birbirine soruyordu ki; 32 kişilik liste F.Bahçe camiasında elden ele dolaşmaya başladı... Ardından da bir internet sitesinde yayınlandı...

Şampiyonlar Ligi yok, şampiyonluk yok, UEFA Kupası yok, Türkiye Kupası yok, önümüzdeki sezon Avrupa da yok... Yok, yok, yok, yok... F.Bahçe hiçbir yerde yok...

Revivo, Rapaiç, Ortega, Serhat kaçmış... Oktay, Ogün, Abdullah, Yusuf, Ali Akdeniz, kaleci Oğuz kovulmuş... Şampiyonlar Ligi'nden elenen, ligde ve kupada havlu atan, UEFA şansını zora sokan ve gram huzuru kalmayan koskoca F.Bahçe iyice göçmüş...

Sarı-lacivertliler tam 1994-95 sezonundan bu yana ligde gol kralı çıkaramıyor