Yarım kalan bir turizm hayali

A -
A +
 “Şu var ki sadece otuz beş senedir içimde kalan ukdeye bir de şimdi hicran eklendi”   Arkadaşımın iş ortağı anlatılanı doğru anlamıştı. “Evet, kısaca mesele bu…” dedim, “Gödene’den ırmağa bir yol, sonra da Altınbeşik Mağarası’na uzanan bir köprü yapmak gerekiyor.” “Bu yol ve köprü, başta köyümüz Gödene, ilçemiz Akseki ve ülkemiz için çok yararlı olacak” diyorsun; değil mi?” “Evet, aynen bu görüşteyim.” “Ben de öyle düşündüm; sizi dinlerken. Öyleyse hiç vakit geçirmeden yapalım bunu. Ben bu işten anlayan bir arkadaş görevlendireyim. Bir keşif yapıp bildirsin. Hemen başlayalım, işe...” Doğrusu ya, bu kadar kolay “evet” diyeceğini hiç sanmamıştım; Aksekili ünlü hemşehrimin... Sözünde durup hiç gecikmeden, görev verdiği kişiden gelen raporu onaylayıp hemen işe koyuldu. Yol yapımına başlandı önce. Köprüyü yapabilmek için yol gerekiyordu çünkü. Ve ben de saf saf bu girişimi yazıp durarak sevincimi paylaşıyor, “aldığım bilgilere göre yol şuraya ulaştı; köprü oraya yapılacak. Antalya’dan, Konya’dan gelen turist kafileleri kolayca Altınbeşik’e ulaşacak” diyerek havalarda uçuyordum. Bir gün aldığım haberle hayallerim tuzla buz oldu… Niye mi? Bazı nüfuzlu kimseler “Altınbeşik, İbradı sınırları içinde... Eğer bu yol ve bu köprü yapılırsa, Altınbeşik’in kaymağını Akseki yer; İbradı olarak biz gölgede kalırız. Öyleyse ne yapıp edip bu işi durduralım” mı dediler kim bilir? Ömer Bey çok detaylı konuşmadı ama “maalesef bu işten vazgeçtim” dedi. Öyle kestirip atma şeklinde değil yine aynı nezakette aynı beyefendilikte: “Ne olur beni bu hemşehrilerimle karşı karşıya getirme, çok rica ediyorum” dedi. Ne diyebilirdim ki? Elbette Ömer Bey de haklıydı… Sadece otuz beş senedir içimde kalan ukdeye bir de hicran eklendi… Kim olursa olsun, bir insan ülkemin menfaati benim menfaatimin üstünde nasıl diyemezdi? Veya “ben yapamıyorsam o da yapmasın” gibi bir erdem fukaralığı nasıl yaşanırdı? Sonuçta Altınbeşik orada durur hâlâ. Yine ne gelen var, ne giden. Ne de “siz yapamazsınız ama bak şimdi biz yapıyoruz” diyerek işbaşına geçen… “Altınbeşik Mağarası ve Yeraltı Gölü turizme açılmadı” diye sanki kendi kendime mi üzülüp duruyorum ne? Neyse sizi bari üzmeyeyim sevgili dostlarım…          Hüseyin Erkan-İstanbul
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.